“TATLI tarifi yapacak değilim. O başka bir konu ve ehline havale edilmeli. Yani bülbülyuvası değil mevzumuz, bülbülün yuvası.

'TATLI tarifi yapacak değilim.

O başka bir konu ve ehline havale edilmeli. Yani bülbülyuvası değil mevzumuz, bülbülün yuvası.

Bildiğimizi sandığımız ama aslında pek fena yanıldığımız ne çok husus var bir bilseniz' diyerek söze girmişti.

Neler anlattı, neler.

Bülbülyuvası tatlısından yüz kat daha lezzetli olduğunu iddia edebilirim.

Ayağa kalktı ve elleriyle bir görseli tarifler gibi bülbülün yuvasını anlattı uzun uzun.

Mühendislik hesaplarından, mimari değerinden, ince işçiliğinden, yapı sağlamlığından ve güvenlik önceliğinden bahsetti.

ÖNCELİK güvenlikteymiş.

Neslin güvenliği…

Bunu temin etmek için yumurtaların zarar görmemesi, yavruların hedef haline gelmemesine özel ihtimam gösterilerek torba gibi inşa edilmekteymiş.

Çoğumuzun ağaçlarda gördüğümüz leylek ve diğer kuşların yuvalarından farklı bir çalışma bu.

Sabırla mekik gibi bir dokuma.

Yüzlerce belki de binlerce defa gidip gelmeler.

Dervişane bir tabiat.

Kolayı tercih ediş değil zora talip oluş.

Yiğitçe bir eylem.

Ağaçların dallarına ve çalıların dikenlerine takılmış olan koyun yünlerini o küçük gagalarıyla toplayıp taşıyarak oluşturulan bir yuva.

Usta bir dokumacıdır.

Hassastır.

Bu sebeple yaptığı yuva sağlam, koruyucu ve sıcak.

BU çalışma derin bir şefkatin sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Sesiyle yirmi dört çeşit nağme sunan, zihnimize nice ilhamlar armağan ederken yorgunluklarımızı ferahlıkla buluşturan bülbül aynı zamanda mütevazı.

GÜNDÜZLERİ onu görmek nadirdir. Az rastlanır bir durumdur.

Göçü de öyledir.

Göze sokmadan yapar bunu.

Gece yolculuğa çıkar.

Biz onun terennümlerini yine geceleri duyarız en çok.

BÜLBÜL güle yanıktır.

Dikenlere aldırış etmez.

Sevdası uğruna her meşakkate katlanır.

Bunları anlattıktan sonra 'İşte onun için bülbülün bağrı kan olur, kanar' dedi.

Niye bülbül yuvasından bahsediyor şeklindeki zihnimde dönüp duran soruya cevap almıştım.

BÜLBÜLÜ sevmek yetmez.

Onun gibi olmak gerek.

Çalışkan, hassas, sabırlı, dikkatli, maharetli ve mütevazı…

Bunu başarabildiğimizde yuvalarımızda daha fazla bülbül şakımaları duyacağız.

Muhabbet ses verecek.

Sofralar şenlenecek, sohbetler kaybolan tadını yeniden bulacak.

GÖNÜLLERİMİZ bir bülbül yuvası değil mi?

Aşkın kaynama noktası…

Sevdanın bir buhur gibi tütmesi…

Mest eden kokuların etrafı ıtırlaması…

Merhametin herkese kol kanat germesi…

Lisanın ballanması…

Bakışların deniz maviliğine dönüşmesi ya da gecenin siyahını alması…

Kirpiklerin çekilmiş yaydaki ok gibi her an kalbi hizalaması…

Hepsi burada olup bitmiyor mu?

O zaman daha fazla emek verelim. Daha çok yorulalım. Başaralım.

Bunu hak ediyorlar!

Ve…

Bunu hak ediyoruz.

Ya Selam!