“Allah ile aldatmak” sözü bir hakikat olarak dünümüzde olduğu kadar günümüzde de bir büyük gerçek olarak varlığını sürdürmekte, bizleri kuşatmakta yanlışa ve yanılgıya düşmemize sebep olmaktadır. “Allah’la aldatmak” sözü bizzat Allah tarafından dile getirilmiştir. Kuranı Kerim’in Lokman suresi 33. Ayetinde Yüce Allah: “Ey İnsanlar! Allah’tan korkun. Rabbinize karşı samimi olun! Allah’ın yeniden diriltme vaadi gerçekleşecektir.  Ne anne-babanın evladına, ne de evladın ana-babasına her hangi bir faydasının olmayacağı o günün gelip çatmasından korkun, tedbirinizi alın! Sakın dünya hayatının (cazibesinin) sizi aldatmasına fırsat vermeyin ve aldatmayı meslek edinenler, sizi Allah ile aldatmasın!”, diyor.

Allah’ın bu ikazından çıkartılacak derse gelince; demek ki bu dünyada Allah ile aldatmayı kendilerine meslek edinen birtakım insanlar vardır, var olacaktır ve samimi Müslümanlar bu insanlara karşı uyanık olmak zorundadır.

Peki, kimlerdir bu sapkınlar? Kimlerdir insan kılığına girerek aramızda hatta tepemizde dolaşan bizleri Allah’la aldatan şeytanlaşmış kişiler? Öyle ya insan bu sinsi düşmanını tanımalı bilmeli ki aldatmanın en tehlikelisi, sinsisi karşısında gerekli tedbirleri alabilsin.

 Allah, peygamber, din ve dinin kutsal değerlerini kullanarak bu değerler üzerinden kendilerine dünyalık, çıkar, mevki/makam elde etmeye çalışan kişiler gerçek anlamda “Allah’la aldatan” sapkınlardır. Bunlar; çıkarları ve çıkınları için dini ve dinin kutsal değerlerini çekinmeden kullanırlar. Bunlar, din üzerinden siyaset yapar, insanların inançlarını sömürerek makam, mevki itibar elde etmeye çalışırlar. Böyle davrandıkları için aldatılanların aldanması sonucu palazlanır, aldattıklarını yönetme mevkiine ulaşırlar. Aldatmalarını devam ettirmek ve dindar görünmek için de her türlü söz, eylem ve görüntüyü kullanırlar. Bunlar; sık sık ibadet yerlerinde gösterişli pozlar verir; Allah, peygamber, Kuran, din, iman sözlerini ağızlarından düşürmez; dindar görünmek için özel çaba gösterirler. Bunlar, zulüm ve gaddarlıkları ile ezdikleri kişi ve toplumlarda gösterişli yardım senaryoları ile kendilerinin ne kadar iyiliksever, yardımsever olduklarını sergilemekten de geri durmazlar. Bunlar; kimi zaman bir tarikat şeyhi, kimi zaman cemaat önderi, kimi zaman da devlet yöneticisi olarak karşımıza çıkarlar. Allah ve din üzerinden uydurdukları rivayet, kıssa ve hurafelerle bir taraftan dini tahrif ve tahrip eder diğer taraftan da Allah’la aldatma sapıklıklarına devam ettirirler.

İslam dininde ruhban sınıfı yoktur. Kısaca gavs, gavs-ı azam, kutup, şeyh gibi bir makam, ayrıcalık yoktur. Kâhin, müneccim, cinci, falcı, sihirbaz, medyum, üfürükçü yoktur. Bütün bunlar bilgisiz ve bilinçsiz insanları kandırmak aldatmak ve sömürmek için uydurulan İslam dışı düşünce ürünleridir.

Peki, bütün bu sapkınlıklara karşı bizim rehberimiz ne olmalıdır? Öncelikle Kuran ardından samimiyet ve insanoğluna bahşedilen bizleri doğruyu, yanlıştan;  iyiyi, kötüden, helalı, haramdan ayıran akıl olmalıdır. İlim olmalıdır. Kuran-ı Kerim’de akılla ilgili 75 bilimle ilgili 750 ayet vardır. Akıl sahipleri olarak bizlere hitap eden Allah, gönderdiği ayetlerle de bizlere aklımızı kullanmamızı, okumamızı, ilim yapmamızı böylece doğruları bulacağımızı, aklını kullanmayanların hüsranda olacağını beyan etmektedir. Duaları kabul etmek ve günahları affetmek sadece Allah’a mahsustur. Yaratılan hiçbir mahlûk, Allah’a ait bu yetkileri kullanamaz. Bu yetkileri kullanan kişi de ona inanan kişiler de Allah’a şirk koşma günahını işlemiş olurlar.