“GARDİYAN olmalısınız” diyerek söze girer uygun bulduğu aralıklarda tekrar etmeyi ihmal etmez ve muhabbetin sonunu da hekim raporlarının son cümlesi gibi olmazsa olmaz bir hüküm cümlesi olarak aynı şekilde bağlardı: “Gardiyan olmalısınız.”
İlk başlarda dikkatimi çokça çekmişti. İlginç bulmuştum üstelik ama zamanla ülfete yenik düştüm.
Sonraları cümleyi genişletti ve şöyle demeye başladı: “Gardiyan olmalısınız yoksa hapsedemezsiniz.”
…
HAPSETME kavramı ilk bakışta irrite edici, kabul ediyorum.
Hele de son zamanlarda tanık olduğumuz ölüm hücreleri hâline gelen hapishane görüntülerine maruz kaldıktan sonra. Ayrıca ülke insanları olarak büyüklerimizden dinlediğimiz ruhumuza işkence eden nice hatıralarımız var travmalara sebebiyet veren.
Dolayısıyla hoşlanmadım bu tabirden ama bu üzerinde düşünmeme mâni olmamalı elbette.
…
GARDİYANIZ diyelim ki… O zaman nasıl bir gardiyanız? Nelerin gardiyanıyız?
Bu vazifeyi bihakkın yapabiliyor muyuz yoksa kural dışı davranarak keyfimizce tutumlara mı yöneliyoruz. Bunun canımızı yakan, ruhumuzu örseleyen, vicdanımıza işkence eden yanları yok mu?
Varsa bunlar nelerdir?
Geçiştirmek, ertelemek, gözünü kapamak hakikati değiştirir mi, hayır.
Gözünü kapayan kendine yalancı bir gece oluşturur sadece. Üstelik gündüz olduğunu yine de bilir.
…
YANGIN söndürme çalışmalarında “Hapsetme Yöntemi”nden bahsedilir örneğin.
Yayılmadan başarıyla söndürmek için bu yöntemi uygulamak mühimdir.
Ama bu iş riskleri bilip analiz etmeden yapılabilir mi, yapılırsa beklenen netice elde edilebilir mi, hayır.
…
RİSK yönetimi çok önemlidir.
Tüm duygularımızın hile yapmadan, yan çizmeden katılması aynı şekilde kaçınılmazdır. Kaynak katkısı asla görmezlikten gelinemeyecek bir husustur ve burada sabitenin belirlenmesi ve bu tespit edilen asla kesinlikle riayet edilmesi elzemdir. Dolayısıyla sıkı ve sürdürülebilen bir eğitimden vazgeçemeyiz.
Kaynak ilahi vahiy olan Kur’an-ı Kerim’dir.
Öğretici ise sünnetini uygulamakla yükümlü olduğumuz Resulü Zişan Efendimizdir.
Koruma ve önleme anlayışını kesinlikle bu sahih kaynaktan ve onu tebliğ eden sevgili Nebi’mizden öğrenip talim etmeliyiz.
…
HAYAT gözle görünen ve görünmeyen tehlikelerle doludur. Bu tehlikelerden kaynaklanan riskleri tahmin etmek, doğru analize tabi tutmak ve zamanı doğru kullanmak şaşmaz esasımız olan vahye uygunlukla elde edilebilir ancak. Bu sebeple kendimizi Kur’an bilgisi açısından yeterli hâle getirmemiz ilkin ilki bir şarttır. Ardından oradan edindiğimiz ve Fahr-i Kâinat Efendimizin uygulamalarında gördüğümüz standartlara uyum göstermemiz kaçınılmaz. Bunların yanı sıra sahih gözlem yani hakikatli müşahede olmalıdır. Ardındansa nasılsa doğru yapıyoruz gibi bir gaflete kapılmadan kendimizi sürekli vahyin denetimine açma şuuruna erişmeliyiz.
…
ŞEYTANIN ve nefsin, bağlı olarak onların motivasyonuna açık olumsuz duygularımızın potansiyel tehlike ve risklerini tam olarak hesap edemezsek eğer onları hapsetmeyi başaramayız.
Gardiyanlığımız görev ihmali ile malul olur.
Akıl, düşünce ve duygulanımlarımızın olması gereken sınırlarda kalmasını sağlayıp çeldirilmelerine mâni olmak aynı şekilde dikkate alınmalıdır. Belirsizlik alanları varsa kişiliğimize ve yatkınlıklarımıza göre değişebilecek, bunları hesap edebilmeliyiz. Burada başarılı olabilmek için bilinen riskler, tahmin edilebilir riskler ve tahmin edilemez risklerin neler olabileceği hususu kesinleştirilebilmelidir.
“Bana bir şey olmaz, bize sahip çıkanlar var” gibi vahyin dışına yaslanma söz konusu olduğunda riskler hapsedilemediğinden çıkan yangın kolayca söndürülemez. Bu sebeple ilkelere dayalı analiz önemsenmelidir.
Nefsimizin ve kötücül duygularımızın oluşturduğu tehlikeleri önceden fark edip önlem alabilmek ve iyi bir gardiyan olabilmek için yüksek bir hassasiyet ahlakına ulaşmalıyız. Bu hassasiyetle; insanın, hayatın, kulluğun, şeytanın, nefsin, negatif duyguların etki ve sonuçlarını hesap ederek tehlike belirlemelerinde bulunmalıyız. Rabbimizin bize bildirdiği ve Efendimizin gösterdiği riskleri yok sayma veya başkalarına havale etme aymazlığına prim vermeden Kur’an’da bize anlatılan Nebi ve kavimlerine ilişkin kıssaları iyi kavrayıp çözümleyerek hayatımıza izdüşümlerini yansıtmalıyız. Bu ise kendimize mahsus “Yapılacaklar Listesi” oluşturmak ve sıkı takiple mümkündür.
Nefsin akışını, yüklenme seviyesini, hile becerilerini, basınç gücünü, yalanla doğruyu karıştırma maharetini, tepkilerimizi yanlış yöne yönlendirme kapasitesini bu kontrol listesinde bulundurmalıyız.
Hapsetme yöntemi, kontrol edebilmek demektir. Yönetebilmek anlamına gelir.
Kötü duygularımızı hapsedip yönetmek yerine onları salıp, icra sahasında olması gereken iyicil duygularımızı hapsedersek kötü gardiyan oluruz.
Mevcut durumumuz bu değil mi zaten erenler?
Ya Selâm!