Borçla güzellik olmaz

ABD’de yıllık banka faizleri yüzde 0. iken fonların ilgisini çeken Türkiye, yıllardır ülkeye giren fonları üretim ve istihdamı artırmak yönünde değerlendirmek yerine, ranta dayalı bir modelle ülkedeki gelir adaletsizliğini tırmandırmıştır.

İşsizlikte çift haneli rakamların altı görülemedi. İthalata bağımlı büyüme modeliyle ekonomi sürekli dış açık verirken, ucuz sıcak paranın etkisiyle borçlandırma özendirildi. Hane halklarının borçları son 15 yılda 60 kat arttı.

Türkiye İthal sanayi ürünlerinden gıda ürünlerine kadar, hatta evcil hayvan yemleri ve saman olmak üzere yılda 2.600 çeşit ithal ürüne 2017 yılında 198 milyar dolar para ödenmiştir. 2017 Yılı ihracatımız ise 142,5 milyar dolar olmuş ve aradaki fark 56 milyar dolar seviyesine yükselmiştir.

Türkiye’de konut sektörünü güçlendirme yerine yurt dışına bağımlı olduğumuz ithal ikame ürünlerinin imalatına yönelik yatırımlara destek verilmelidir. Böylece yıllık cari açık makası daralmış olacak ve ödediğimiz dövizler ülkemizde yatırıma dönüştürülmelidir.

Örneğin!
Kimya ve ilaç sanayi sektörü : Petro kimya ürünleri, polimerler, amino bileşenler, nano-teknolojik ürünler, aşılar.
Yarı iletken ve elektronik: Robotik sistem sürücüleri, yeni nesil bataryalar, enerji depolama sistemleri, 5G haberleşme ürünleri, biyomedikal cihazlar.
Makine ve teçhizat: Sanayi robotları, takım tezgâhları, iş makineleri, tarım makineleri.
Motorlu kara taşıtları sektörü için: Elektrikli araç motorları, yakıt pilleri, özel tasarım aydınlatma ekipmanları, araçların ses ve gürültü aksanları, mobil uygulamalar.
Gıda sanayi: Organik gıdalar, enzimler, aramotikler, süt proteinleri, nişasta türevleri bizde bu ürünleri yapacak yetişmiş insan gücü ve kabiliyet vardır. Hükümet olarak bürokrasi engeli aşılsın, yatırımcılara köstek olmayalım destek olalım.

Genç ve dinamik beyinlerle üniversiteleri buluşturup her türlü destek ve teşvik mekanizmalarını işleterek destek olunursa inşallah bu ekonomik savaşında üstesinden geleceğimizi düşünüyorum.