Edirne'nin ve aynı zamanda Osmanlı Döneminin simgesi olan Selimiye Camii; 1569-1575 yılları arasında II. Selim'in emriyle yapıldı. Çok uzaklardan dört minaresi ile göze çarpan yapı, kurulduğu yerin seçimiyle Mimar Sinan'ın aynı zamanda usta bir şehircilik uzmanı olduğunu da gösteriyor.
Günümüz teknolojisiyle dahi Mimar Sinan’ın yaptığı eserlerin mimari ve teknik zenginliğine erişilmesi mümkün değilke büyük usta derin manalar taşıyan tarihi caminin yapımını 6 yılda tamamladı.
İŞTE TARİHİ CAMİNİN YAPIM SÜRECİ VE TARİHSEL ANLAMI
Mimar Sinan şöyle anlatıyor: Bir gün Sultan Selîm Han’ın meclisinde iken şöyle dedim: “Padişahım, bendeniz bu yaşa gelinceye kadar birçok nâdide ve sanatkârane bina yaptım. Lâkin şu gönlüme şöyle gelir ki şevketlü sultanımıza bir câmi-i şerîf bina edip kubbesini Ayasofya Câmii’nin kubbesinden büyük yapsam. Zira küffâr derler ki: “Devlet-i Osmâniyye her ne kadar kuvvetli olsa da Ayasofya Câmii kubbesi gibi bir büyük kubbeli câmi binasından âcizdir. Eğer olsa idi, geçmiş padişahların binalarında meydana çıkardı.’ Ben de onların bu bâtıl iddialarını reddetmek arzusundayım.”
Bu sözlerimden Sultan Selîm Han gayret-i dîniyyeye gelerek dedi ki: “..Buyurdum ki dilediğin mahalde benim için Ayasofya Câmii kubbesinden büyük kubbeli bir câmi-i şerîf binasına başlayasın. Masrafı benden, binası senden olsun.” Sonra o günlerde Kıbrıs Fethi’nden hayli ganimet gelmişti, bunların da câmi için kullanılmasını emretti.
Ben, câmiyi nereye bina edeyim diye düşünceler içerisinde iken meğer Sultân Selîm Han da bu husûs için istihâre etmiş. Rüyasında Resûl-i Ekrem sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizi görmüş. Edirne’de Eskisaray’ın olduğu mahalde bina olunmasını emir ve işaret buyurmuşlar. Padişah beni çağırıp gözyaşları içinde rüyasını bana nakledip işaret olunan mahalle bina olunmasını emretti.
Ben de Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizin işareti ve onun halifesinin emri üzerine o mahalle câmi inşasına başladım ve altı senede tamamlanması müyesser oldu. Başlangıcına “Fazlullâh” (976) ve bitmesine de “Fazl-ı Yezdânî” (982) tarihini düşürdüm. Bu mübârek câminin kubbesini, Ayasofya Câmii kubbesinden 4 zirâ geniş ve 2 zirâ da yüksek eyledim. Allâh’a hamd olsun bu yaşa gelinceye kadar İstanbul’da Cihângîr, Şehzâde, Sultan Selîm, Edirnekapı, Mihrimâh, Topkapı Şehid Ahmed Paşa ve Süleymâniye câmilerinde icrâ ettiğim sanatların tamamını Selîmiye Câmii’nde bir araya topladım.”