Hain darbe girişiminin sonucu istedikleri gibi olmadığı için ve bir de üstüne üslük suçüstü yakalandıklarından dolayı ABD’li dostlarımızın(!) duyduğumuza göre bu günlerde kafaları pek karışıkmış vesselam.
Hain darbe girişiminin sonucu istedikleri gibi olmadığı için ve bir de üstüne üslük suçüstü yakalandıklarından dolayı ABD’li dostlarımızın(!) duyduğumuza göre bu günlerde kafaları pek karışıkmış vesselam. Ahlaksızlığın dibini bulmuş bu çukurlardan, her Allah’ın günü ayrık ayrık sesler çıkıyormuş. Sanırım bunlar ataşlı bunağın gazına gelip ayranları kabartmışlar da öyle iş tutmuşlar. Geri zekâlılar daha hâlâ Türkiye’yi sabah erken kalkanın darbe yaptığı bir ülke sanıyorlarmış ya.. Bunlar sanırım kendi aralarında bir durum değerlendirmesi yapar iken; ‘’Bizim çocuklar bu sefer maalesef beceremediler, sümüklünün gazına gelip hafife aldık bu çılgın Türkleri” diye öfkelenerek, FETÖ elebaşına ‘’Hani kırk yıldır bugüne çalışmıştın lan çürümüş ihtiyar?.. Yediğin içtiğin gözüne dursun hain herif! Ne oldu hani? Mısır’daki gibi şappadanak teslim alacaktık ülkeyi. Beceriksiz adamlar, yazıklar olsun alayınıza! Elinize yüzünüze bulaştırdınız, yetmiyor gibi karizmamızı çizdirip dünya âleme rezil rüsva ettiniz ‘’ diyorlardır...
Bir başkası; ‘’Olsun ne yapalım, Türkler’den özür dileyecek değiliz ya.. Biz ki, dünyanın jandarması ve dahi süper gücüyüz! Arkamızda kocaman AB var, NATO var.. Zinhar alttan almayız! Tamam, iyi de öte taraftan da kuyruğu dik tutup yine parmak sallasak, bunu da Erdoğan yemiyor! Ne etsek te ne eylesek? Hey Corç, kabul edelim ki gerçekten çılgınmış bu Türkler be birader! Helal olsun adamlara kurşunların üstüne yürüyüp, tankların altına yatıyorlar, levye ile uçak kovalıyorlar.. Bu son kullanma tarihi dolan, kokuşmuş kalibresi düşük Fetullah da başımıza bela oldu.. Sıkıldık bu adamdan artık... Acaba sarımsaklasak da mı saklasak, sarımsaklamasakta mı?
Evet, tahminim o dur ki; Türkiye’yi muz cumhuriyeti zanneden Neocon çetesinin artık şirazesi kaymıştır dostlar, ellerindeki değneğin iki ucu da sıkıntılı.. Yine bir taraftan The New York Times yazarı Stephen Kinzer ‘’Ne yapalım işte Erdoğan’ı olduğu gibi kabul edelim’’ diye ağzında lafı geveleyerek aba altından Erdoğan’a diktatör demeye çalışır iken, öte taraftan adam kılığına girmiş ABD'nin Ankara eski Büyükelçisi James Jefrry de hiç utanıp sıkılmadan, aslında kafasının arkasındakileri de ifşa ederek, aklınca ayar vermeye çalışıyor. "Erdoğan diğer liderler gibi ikiyüzlü değil. Bak, bizimle aynı değerleri paylaşmayan başka liderler bunu açık açık dile getirmiyorlar. Karşımızda el pençe divan durup, hep duymak istediklerimizi bize söylüyorlar. Erdoğan ise bizimle hep çatışıyor, çelişkilerimizi yüzümüze vuruyor, dostumuz olmaya çalışmıyor. İşte bu yüzden Erdoğan Washington'da da Avrupa'da da sevilmiyor" diyor..
Anlaşılan o ki bu kifayetsizler, hiç sıkılmadan Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın ülkelerine selam çakıp, yaltaklanmasını, onlara hoş görünmek için, onursuz davranmasını, koşulsuz itaat etmesini bekliyorlar.. Vela Havle Vela Kuvvete.. Aklımıza mukayyet ol Allah’ım. Ulan! Yeryüzü egemenleri, çolpa herifler, sittin sene bekleseniz avcunuzu yalar çok beklersiniz.. Böyle bir şey asla olmayacak. Belli ki tasmasını elinde tutup beslediğiniz, esas oğlan FETÖ iblisi sizi de bolca efsunlamış.. Güzelleme yapıp durmayın, acaba bira ile haşhaşı fazlamı kaçırdınız onu da bilemedim işin doğrusu.. Azıcık adam olun adam!
Cennet mekan Muhsin Yazıcıoğlu’nun o güzel sözü geldi yine aklıma "Erkek olmak alın yazısı olsa da adam olmak her kula nasip olmaz!” Suçunuzla durun da iki dakika adam olun lan diye başlayıp size saydırıp söyleyeceğim o kadar çok söz var amma Ve Lakin Hz. Mevlana’nın buyurduğu gibi;
“Suskunluğum asaletimdendir
Her lafa verilecek bir cevabım var.
Lakin bir lafa bakarım laf mı diye.
Bir de söyleyene bakarım adam mı diye?” diyor,
şimdilik susuyorum.
Siz Sayın Erdoğan’ı hiç tanımamışsınız.. Bu kafayla da sanırım hiçbir zamanda tanımayacaksınız! Hafsalanız almıyor, anlayamıyorsunuz değil mi? Anlayamazsınız zaten… Bir işareti ile milyonlarca insanı sokaklara döken lideri de ‘’Öl de ölürüz, Vur de Vururuz…’’ diye onu ölümüne seven halkını da.. Evet, siz onu anlayamazsınız çünkü çapınız buna müsait değil! Vatanı, Milleti, Bayrağı için ve dahi inandığı davası, mazlum ümmet için asla bir milim geri adım atmayacağını, talimatınız ile iş yapmayacağını siz asla anlayamazsınız.. O hep Allah dediği için ve sizin de işinize gelmediği için, siz onu asla anlayamazsınız! Ama ben yine de söyleyeyim; O kocaman kitleleri akın akın onun peşinden sürükleyen şey nedir biliyor musunuz? Onun Vatanına, Bayrağına, Dinine ve Milletine olan bağlılığı, samimiyeti ve sevgisidir. Yaşadığımız son elim olaylara daha fazla ekstra anlamlar yüklemek istemiyorum lakin şunu da bilin ki yaşadıklarımız şeyler bizlere sizlerin ne kadar çirkinleşebileceğinizi gösterir iken, Milletin ona karşı sevgisini ve güvenini kat be kat daha arttırdı. Şunu da kafanızın bir köşesine yazın lütfen ‘’Kefenimi giyip öyle çıktım ben bu yola’’ diyen lideri asla ve asla yolundan çeviremezsiniz!
Hatırlarsınız dostlar.. Müşrikler, Peygamber efendimizin amcası Ebû Talib'e gelip; "Ey Ebû Talib! Sen bizim yaşlı ve ileri gelenlerimizden birisin. Yeğenini yaptıklarından vazgeçirmek için sana müracaat ettik. Fakat sen istediğimizi yapmadın. Vallahi, artık, bundan sonra onun babalarımızı, dedelerimizi kötülemesine, bizi akılsızlıkla ithâm etmesine, ilâhlarımıza hakaretlerde bulunmasına asla tahammül edemeyiz. Sen, ya onu bunları yapıp durmaktan vazgeçirirsin yahut da iki taraftan biri yok oluncaya kadar onunla da, seninle de çarpışırız" demişlerdi.
Bunun üzerine Ebû Talib, Peygamber efendimize
"Kardeşimin oğlu, kavminin ileri gelenleri bana başvurarak
senin onlara dediklerini bana ârz ettiler. Ne olursun, bana ve
kendine acı! İkimizin de altından kalkamayacağımız işleri üzerimize
yükleme. Kavminin hoşuna gitmeyen sözleri söylemekten artık
vazgeç." dedi.
Bu teklifle karşı karşıya kalan Peygamber Efendimiz (a.s.v), bir
müddet mahzun mahzun düşündü. Sonra, hakiki muhafızının Cenâb-ı Hak
olduğunu bilmenin gönül rahatlığı içinde amcasına cevabı kılıç
kadar keskin, kayalar gibi sert ve kesin oldu:
"Bunu bilesin ki, ey amcacım! Güneşi sağ elime, Ayı da sol elime verseler, ben yine bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem. Ya Allah, bu dini hâkim kılar yahut ben bu uğurda canımı veririm" diye buyurmuşlardı. Peki şimdi anladınız mı neden Sayın Erdoğan’ı yolundan asla ve asla vazgeçiremeyeceğinizi..
Ez Cümle, diyeceğim o ki ‘’Allah var Gam yok.!’’ Yazıma Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye hitaben söylemiş olduğu güzel sözü bende muhterem Cumhurbaşkanımıza ithaf ederek son vermek istiyorum.
‘’Yükseklerde yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette
değildir.
Haklı olduğuna inanıyorsan mücadeleden korkma, yılgınlık
gösterme.
Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli
derler.
Yolun uzun, işin çetin, yükün ağırdır. Allah yardımcın
olsun."