ŞU yazdıklarıma itiraz edecek bir Müslüman çıkar mı? Çıkmaz
çıkamaz. Nedir bunlar:
Memleketimizde her gün uğursuzluklar, bereketsizlikler, akıl almaz
kazalar görülmektedir.
Sanki Türkiye’nin üzerinde şeamet bulutları gezmektedir.
Saymakla bitmez… Okullardaki bonzai salgını… Zeytin ağaçlarının ve
başka ağaçların kesilmesi… Birbiri ardınca maden kazaları olması…
Asansör kazaları… Cinayet gibi trafik kazaları… Adam öldürmeler…
Babasını anasını öldüren çocuklar… Evladını öldüren babalar… Evcil
ve vahşî hayvanlara yapılan merhametsizlikler… En son patlak veren
et kaçakçılığı… Kanser, kalp, diyabet hastalıklarının salgın hale
gelmesi… Terör terör terör…
Bu uğursuzluklar ve kötülükler sebep değil, neticedir. Bunların
sebepleri nelerdir?
En büyük iki sebep, bir yanda dinsizlerin, öbür yanda sahte
dindarların yaptığı tahribattır.
Büyük sebeplerden biri, Ayasofya’nın hâlâ müze olarak tutulmasıdır.
Biliyorum, Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla meselelerimiz
halledilmiş olmaz ama o ulu mabet bir bayraktır, bir semboldür,
Türkiye’nin uğuru ve bereketidir. İbadete kapalı kaldığı müddetçe
hiçbir iş yolunda gitmeyecektir.
Kötülük ve uğursuzluk sebeplerinden bir diğeri, bir kısım büyük
medyanın dinsizce, ahlaksızca yayınlar yapıp toplumu fitne ve
fesada sevk etmesidir.
Bugünkü iğrenç, rezil, bayağı, utanç verici müstehcen neşriyat
bitirilmezse, Türkiye bitecektir.
Uğursuzlukların ana sebeplerinden biri Cenab-ı Hakk’ın en büyük
nimeti olan ekmeğe edilen hakarettir. Günde beş milyon aziz ekmeğin
çöpe atıldığı bir ülke iflah olmaz, necat bulmaz, onun başı beladan
kurtulmaz.
İstanbul Validebağında haftalardan beri cami yapılmaması için
nümayişler, protestolar sürdürülüyor, iç barışa darbe indiriliyor.
Dindar vatandaşlarla, dindar olmayanlar bu konuda anlaşıp âdil ve
mâkul bir çözüm bulmuyor.
Bütün kötülüklerin ve uğursuzlukların en baş sebebi bence millî
eğitimin çökmüş, iflas etmiş olmasıdır. Bu eğitim sistemiyle
Türkiye ayakta duramaz.
Korkunç hıyanetler, ihmaller, gafletler içindeyiz. Bazen yuvası
yıkılan, yavruları perişan edilen bir serçe bile bütün ülkeye bela
ve felaket gelmesine sebep olur.
Bakımsız ve ilgisiz kaldığı için ağlayan bir yetimin gözyaşları
boğar.
Yazın birtakım rezil ve vahşi çeteler ormanları, çalılık yerleri
yakmışlardı rant için. Onlar da felaket sebebidir.
Pozitivistler, Descartes mantığıyla düşünüp görenler bendenizin
dediklerini anlayamaz.
Acımasızların kurşunlarıyla can veren zavallı masum bir tavşanın
ahı bile yakıp yıkar.
Siz sahtekarlar ve riyakarlar, hem kadın hürriyet ve
haysiyetlerinden bahs ediyorsunuz, hem de resmî yasal vesikalarla
KDV’li seks köleliği yaptırıyorsunuz. Böylece hem kendinizi, hem
memleketi yakıyorsunuz.
Uğursuzlukların ve belaların bir sebebi de yalanın, iftiranın,
yargısız infazın genelleşmesidir.
Gıybetin ve diğer lisan afetlerinin yaygın olduğu bir ülke filah
olabilir mi?
Bir başka önemli sebep: Birtakım sapıklar evliyaurrahmana dil
uzatıyor, hakaret ediyor. Onlar Allah’ın dostlarıdır. Hak teala
dostlarının tahkir edilmesinden razı olmaz. Bela gelir bela…
Derin güçler tarafından Ehl-i Sünnetin kaldırılıp, yerine Mutezile
ve Fazlurrahmancılık mezheplerinin getirilmek istenmesi de bela
sebebidir.
Dinde yapılmak istenen bütün reformlar, değişimler, yenilikler
belaya sebep olur.
Ashaba kirama hakaret edilmesi de bela ve azab sebebidir.
Bir ülkede birtakım agresif, militan ve holigan kafirler kahr olsun
Şeriat diye bağırıyorsa orada belasız gün geçmez. Emr-i mâruf ve
nehy-i münker yapmayan Müslümanların üzerine baran-ı belâ
yağar.
Belaların, uğursuzluk ve bereketsizliğin bir sebebi de lüks, israf,
gösteriş, gurur, kibir; müzeyyen meskenler, yazlıklar ve
otolardır.
Müslümanlar için söylüyorum: Namazın terki, namaz kılanların şer’î
özürsüz cemaate katılmamaları da bela sebebidir.
Bu memlekette doğru dürüst emr-i mâruf ve nehy-i münker
yapılamamasının sebebi mü’minlerin tek bir Ümmet çatısı altında
toplanmamaları, âdil ve râşid bir İmama biat ve itaat
etmemeleridir. Bu da bütün kötülüklerin temel sebeplerinden
biridir.
Zina büyük sebeplerdendir.
Riba da öyledir.
Yüksek şeytanî, deccalî, nemrudî, şeddadî binalar da...
Müslümanların dünyevileşmesi büyük bela sebebidir.
Ey ahali, ey okur yazarlar, varsa ey aydınlar, seçkinler, ey gerçek
dindarlar!.. Belaların, uğursuzlukların, bereketsizliklerin,
şeametlerin sebeplerini ortadan kaldırmaya çalışınız. Gafil
olmayın, gafil kalmayın. Aksi takdirde kuruyla beraber yaşı da
yakacak umumî bir felaket, azap, bela gelir…
* (İkinci yazı)
Sabah Namazlarında Camiler Cuma Namazlarında Olduğu Gibi
Dolmalıdır
1. Camileri kadınlarla değil erkeklerle doldurmak gerekir. Erkek
Müslümanları mâbetlere davet etmeyip kadınları çağırmak bid’attir,
Şeriata aykırıdır. Şeriat kadınların camilere gelmelerini
yasaklamıyor ama onların evlerinde ibadet etmelerinin efdal
olduğunu söylüyor.
2. Müslüman halka ilk öğretilecek bilgiler ilmihal bilgileridir.
Bunların öğretilmesi ve öğrenilmesi farzdır. İlmihalini doğru
dürüst bilmeyen kimse İslam’ı hayata nasıl uygulayabilir?
3. Dinde zorlama yoktur hükmü gayr-i müslimler içindir. Müslümanlar
arasında dinî konularda yaptırıcı hareket edilmelidir. Mesela bir
baba buluğa ermiş çocuğuna namaz kıldırmalı, eşinin başını
örttürmelidir.
4. Farz namazları cemaatle kılmak, Müslüman’ın isterse yapacağı,
istemezse yapmayacağı bir iş değil, bir mecburiyettir. Hanefî
mezhebine göre yirmi küsur şer’î özrün dışında herkes cemaate
katılmalıdır.
5. Cami imamları icazetli ve ehliyetli din âlimi ve fakih
olmalıdır. Cami imamlarını maaş ve ücretle namaz kıldırma memuru
olarak gören, onları bu hale getiren zihniyet sapıktır.
6. Bu devirde, itikatta İmamı Eş’arî ve İmamı Mâturidîden birine
bağlı olmayan kimsenin ardında namaz kılınmaz.
7. Ehl-i Sünet Müslüman’ı, başı açık namaz kıldıran imamın ardında
cemaat olmaz. Çünkü namazda başı örtülü olmak hem sünnet, hem
edeptir. Sünnet ve edebe aykırı hareket edene uyulmaz.
8. Ezan ve kamet Arapçadır. Türkçesi olmaz.
9. Allah’a mâsiyet konusunda kullara itaat yoktur.
10. Müslümanların başını çekenler (hocalar, hoca efendiler,
şeyhler, fakihler, müftüler, mürşidler, üstadlar, ağabeyler,
kendilerine uyulanlar), halkı ve bilhassa gençliği beş vakit namazı
cemaatle kılmaya davet etmekle mükelleftir.
11. Bu dâvet en güzel, en etkili şekilde devamlı yapılmalıdır.
12. Bütün İmam-Hatip okullarına ve Müslümanların özel liselerine,
öğrencilerin tamamını içine alacak genişlikte camiler yapılmalı ve
ders saatlerine rastlayan vakit namazları BÜTÜN öğrencilerin
mecburen katılacağı cemaatle ehliyetli ve inancı sahih bir imamın
ardında kılınmalıdır.
13. Namazı hafife alan, ihmal eden, namaz konusunda gaflet
gösteren; Allah’a, Resulüne (Salat ve selam olsun ona), Şeriata
karşı gelmiş ve kendine zulm etmiş olur.
14. Müslüman halk ve gençlik namazı dosdoğru kılmadıkça iflah
olmaz, necat ve izzet bulmaz.
15. Ölçü: Sabah namazlarında camiler, Cuma namazlarında olduğu gibi
dolmalıdır. Cuma namazlarında ise hayat durmalıdır.
16. Cuma namazı okunduktan sonra ticarete ara verilmeli, dükkanlar
ve işyerleri kapatılmalı ve Allah’ı anmak üzere camilere
seğirtilmelidir. Doğrusu budur.
17. Cuma ezanı okunduktan sonra yapılan ticarette hayır ve bereket
yoktur. Bu husus Müslümanlara iyice anlatılmalıdır.
18. İslam’a hizmet etmek üzere ücret ve maaş alıp da, namaz
konusunda vazifelerini yapmayanlar mânen suçludur.
19. Namaz vazifesi ve ibadeti âqil, baliğ ve mükellef hiçbir
Müslüman’ın üzerinden o kişi ölünceye kadar kalkmaz. (Sana yakîn
gelinceye kadar namaz kıl emrindeki yakîn ölüm demektir.)
20. Müslüman çocukları yedi yaşına gelince namaza alıştırılmalıdır.
Buluğdan sonra namazları mutlaka kılmalıdırlar. Kılmayan çocuğun
te’dib edilmesi haktır, doğrudur.
21. Sahih bir imandan sonra İslam’ın ikinci temel emri beş vakit
namazdır.
22. Bir gram akaid ve fıkıh ilmi, bir ton din magazininden ve
edebiyatından hayırlı ve kıymetlidir.
23. Bütün evliyaurrahmanın itikatları sahihti, onlar beş vakit
namazı dikkatle ve dosdoğru kılarlardı.
Ne mutlu, tashih-i itikat ve namazın ikamesi için çalışanlara,
Müslüman halka ve gençliğe rızaenlillah ve muhlisenlillah ilmihal
öğretenlere, öğrettirenlere.
İlmihal bilgilerinin içinde yüksek İslam ahlakı da vardır.
Ahlaksızın dini ya hiç yoktur yahut o kötü ve derecesi alçak bir
Müslüman’dır