Bir gencin intiharı sonrası ailelerin çaresizlikten cemaat yurtlarına çocuklarını verdiği yaygarası yapılarak devleti yönetenler yurt ihtiyacını karşılamamakla suçlanmaktadır.

Bir gencin intiharı sonrası ailelerin çaresizlikten cemaat yurtlarına çocuklarını verdiği yaygarası yapılarak devleti yönetenler yurt ihtiyacını karşılamamakla suçlanmaktadır.

Özellikle İslami Cemaat yurtlarına ailelerin çocuklarını çaresizlikten gönderdikleri çok büyük oranında yalan ve iftiradır.

Doğru, bugün aileler çaresizlik içindeler hem de çok çok çaresizler!

Ancak, bu çaresizlik maddi çaresizlik değil; çocuklarına inancını, kültürünü öğretememenin çaresizliğidir.

Bu çaresizliği anlamak için şuurlu Müslüman olmak yeterli olup bu durumu Müslüman olmayan anlayamaz!

İntihar eden Enes'in babasını anlamak için şuurlu Müslüman olmak gerekir!

Bütün samimiyetimle ifade ediyorum; o babanın ne acılar içinde olduğunu anlıyor ve içim acıyor!

Bir ana babanın evladını kaybetmesi çok büyük acı Allah(c.c.) sabır versin; daha ötesi Müslüman bir ana baba için evladının bu dünyadan İMANSIZ gitmesi tarifi imkansız bir acıdır!

Bir de utanmadan arlanmadan çocuğunun intiharını babasına yüklemleri var ya hepinize yazıklar olsun!

-Bu baba evladına hangi kötülüğü yapmışta suçlanıyor?

Baba, evladının hem bu dünyası hem de öbür dünyasını kazanması için okutmuş, her türlü imkanı sağlamış.

Çocuk, bu dünyası için iyi bir bölümü kazanmış, ahiretini kazanması için de İslami bir cemaatin evine yerleştirilmiş.

Yani, Enes'in babası bir Müslüman baba hassasiyetiyle üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmiş.

Bu gencin intiharının sebebinin sadece kaldığı cemaat evine yüklenmesinin arkasında kesinlikle kasıt ve İslam düşmanlığı vardır!

Gencin bunalım içerisinde olduğu, okuduğu okul ve doktorluk mesleği ile ilgili birçok şikayeti var. Bu durum sadece videoda değil arkadaşıyla yaptığı whatsapp yazışmalarında da görülmektedir.

Oraya fazla girmeyeceğim, evladının intiharıyla ilgili babanın açıklamaları üzerinde durmaya çalışacağım; çünkü, genelde Müslüman ailelerin en büyük sıkıntısı, çaresizliği budur.

Ne diyor acılı baba:

'Ben çocuğumun 20 yaşına kadar her türlü ihtiyacını karşıladım ona hizmet ettim. Hiçbir zaman baskıcı olmadık ama tavsiyelerimiz oldu. Ona namaz kılmasını tavsiye etmek bir baskı değildir. Bir Müslüman çocuğunun her iki alemde de mutlu olmasını ister. Hem dünyada iyi bir mesleği olsun, rahat yaşasın, hem ahiretini kazansın istemiştik. Benim cemaatten hiçbir şikayetim yok.'

İfadelerine yer vererek bir Müslüman babanın yapması gerekenlere vurgu yapmaktadır.

Bütün ana babaların hassasiyetle dikkate almaları gereken 'Evladım Enes'i manevi boşluğa sürükleyen cemaat değil, ateist arkadaşları olduğu' sözüdür.

Bu söz benim için olağanüstü dikkate alınması gereken bir söz olup tüm Müslüman aileler bu sözün ne kadar büyük öneme sahip olduğunu bir değil bin kere düşünmelidirler.

Bu sözün önemine binaen tüm dost ve arkadaşlarıma çocuklarına sahip olmalarını, gençlerin Deizm ve Ateizmin etkisi altına girebileceğine vurgu yapıyorum.

Daha önceki yazılarımda Deist ve Ateist oranının yapılan anket verilerine göre yüzde 10'lara çıktığına yer vermiştim.

Geçenlerde televizyonun birinde bir araştırma şirketinin sahibi bu oranın yüzde 20'lere, başka bir yazar yüzde 35'lere çıktığını söyledi.

Bu oran, yüzde 99'nun kendisini Müslüman olarak tanımlayan bir ülke için felaket üstü FELAKETTİR!

Bu büyük felakete duçar olmamak için çocuklarınıza sahip çıkınız. Biliyorum, en büyük çaresizliği çocuklarınızın dini eğitiminde yaşıyorsunuz.

Milli ve manevi değerlerimizin çocuklarımıza aktarılmasında büyük sıkıntılar var.

Çocuklarımızın öz değerlerinden kopmasına sebep olan o kadar çok çevresel etken var ki, bunların etkisini en aza indirmek için çok çok gayret etmeliyiz.

Benden söylemesi!