YÜZDE elli vatansever, yüzde elli vatan haini… Yüzde elli iffetli
kadın, yüzde elli fahişe… Yüzde elli ihlaslı, yüzde elli ihlassız..
Yüzde elli doğru, yüzde elli yamuk… Yüzde elli helal yer, yüzde
elli haram yer…
Böyle adamlarla ve kadınlarla hiçbir iş düzelmez.
Yüzde yüz vatansever olacak.
Yüzde yüz iffetli.
Yüzde yüz ihlaslı (Zaten ihlas kesir kabul etmez, ya yüzde yüz olur
yahut hiç olmaz.)
Yüzde yüz helal kazanacak ve helalinden yiyecek, geçinecek.
İyi ve olgun olması için insanda bazı hasletlerin yüzde yüz olması
gerekir.
İnsanda bazı kusurlar olabilir. İyidir ama biraz tembeldir… Bu
kabul edilebilir ama vatan hainliği, iffetsizlik, ihlassızlık,
yamukluk, haram yeme, yalancılık, iftira, gıybet asla kabul
edilemez.
İslamda bazı suçların affı yoktur. Hırsız affedilemez… Zina edenler
(suçları sabit ise) affedilemez…
Devlet ve belediye bütçelerini hortumlayanları affetmeye kimsenin
hakkı yoktur. O bütçeler halkın malıdır. Onlarda saçı bitmedik
yetimlerin hakkı vardır.
Yalan söyleyerek halkı aldatanlar affedilemez.
Siyasette, medyada, halk hizmetlerinde yalan hem ahlaksızlıktır,
hem suçtur.
Müslüman adalet taraftarıdır.
Vaktiyle bu düzen küfür düzenidir, bu düzen pistir, bunu yıkıp
yerine hak bir düzen getireceğiz diyenlerin bir kısmının, ellerine
imkan ve fırsat geçince, eskiden bozuk ve pis dedikleri düzenin
haram nimetlerine ve rahtlarına nasıl aç köpekler gibi
saldırdıklarını gördük. Bu adamlara kesinlikle güvenilmez.
Türkiye’nin adalete ihtiyacı vardır. İsveç, Norveç, Danimarka,
Finlandiya ve İngiltere’de olan ciddî adalete benzer millî bir
adalete ihtiyacı vardır. Müslümanların var güçleriyle Kur’an,
Sünnet ve Şeriat, Hikmet adaleti için çalışmaları gerekir.
Türkiye’nin, bilgi ve kültür yanında sağlam ahlak ve karakter
terbiyesi veren millî bir eğitime ihtiyacı vardır.
Müslüman Türkiye’nin İslam ahlakına ihtiyacı vardır.
İslam ahlakına en fazla Müslüman halkın ihtiyacı vardır.
İslam ahlakı ile ahlaklı olmayan dindar kimse, kesinlikle dindar
değildir, sahte bir dindardır, sinsi bir canavardır.
Siyasete vasıf, ahlak, temizlik, yüzde yüz vatanseverlik
getirilmedikçe bu memleket düzelmez.
Eğitim milli kimliğe ve kültüre hizmet etmedikçe bu memleket
düzelmez.
Yargı âdil olmadıkça bu memleket düzelmez.
Medya düzelmezse, Türkiye düzelmez.
Yeterli miktarda âdil, kültürlü, ahlaklı, faziletli, vatansever,
ihlaslı, iffetli, müstakim (doğru ve dürüst), vasıflı, güçlü,
başarılı elemanlar yetiştirilip, işler ve emanetler onlara
verilmedikçe bu memleket düzelmez. Düzeleceğini sanan ahmaktır,
geri zekalıdır.
Ağır konuşacağım… Müslümanların bugünkü durumu, parçalanmışlığı,
bölünmüşlüğü, kültür eksikliği, ahlakî zaafları ile bu memleket
düzelmez ve kurtulmaz.
Her şey iyiye gidiyormuş, İslamın zaferi pek yakınmış… Bendeniz bu
yaldızlı edebiyata inanmam.
Dindarlık ile birlikte şu vasıflar, hasletler, faziletler=erdemler,
üstünlükler, güçler bulunmalıdır:
1. Sağlam bir din kültürü… 2. Sağlam ve geniş bir genel kültür… 3.
Yüksek ahlak ve karakter… 4. Hamiyet ve vatanseverlik… 5. Adalet…
6. Haysiyet… 7. Haram yemezlik… 8. Bilgelik…
Dindar geçiniyor ama mütemadiyen (durup dinlenmeden) gıybet ediyor.
Böylesi gerçek dindar değil, sahte dindardır.
Haram yiyen, haram kazanan, haramla zengin olan kimse; namaz kılsa,
oruç tutsa, umreye gitse bile gerçek dindar değildir, sahtekarın
tekidir.
Yazdığım temizlikler ve iyilikler olmazsa Türkiye kurtulmaz.
Kuru, hayattan kopuk ahlak edebiyatı istemiyoruz, hayata uygulanan
gerçek ahlak istiyoruz.
Gerçek dindarlık istiyoruz.
İslam dinindeki bütün faziletlerin ve vasıfların Müslümanlarda
görülmesini istiyoruz.
Ahlaklı Müslüman istiyoruz, ahlaksız Müslüman istemiyoruz.
(İkinci yazı)
Türkçenin Millî Yazısı Kur’an Yazısıdır
NE kadar edebî, yazılı, zengin kültür Türkçesi biliyorsan o kadar
(o nispette) Türksün, Türkiyelisin.
Türklüğü kabul etmiyor, ben Kürdüm diyor, yukarıdaki kural onun
için de geçerlidir. Çünkü Türkçe onun da kültür dilidir.
Millî yazımızın 1928’de zorla, tepeden inme rejim terörüyle
değiştirilmiş olması, bin yıllık yazımızın yasaklanması,
Osmanlıcanın değiştirilip yerine uydurukçanın ikame edilmesi millî
kimliğimizin, millî kültürümüzün belini kırmıştır.
Japonların millî yazısı bizim Osmanlıcadan bin kere zordu, onlar
yazılarını değiştirmediler ve ilimlerde fenlerde kültürde harikalar
meydana getirdiler.
Osmanlıca devamlılığı temsil ediyordu, Latin/Frenk yazısı
kopukluğa, kültür amnezisine sebep olmuştur.
Bu coğrafyada kelle sayısı itibariyle çoğunluğu oluşturan
Müslümanlar, lisan ve yazı konusunda devamlılığa dönmezlerse
kesinlikle kurtulamazlar, yücelemezler, hür olamazlar.
Osmanlıca hürriyeti, Latin/Frenk yazısı esareti simgeler.
Osmanlıca bağımsızlıktır, Latin yazısı sömürgeciliktir.
Birtakım Yahudisever Latinciler, öncelikle şu sorularıma cevap
versinler:
O çok sevdikleri İsrail devleti İbraniceyi niçin Latin yazısıyla
yazmıyor da, kendi millî-dinî alfabesi ile yazıyor?
Çinliler lisanlarını niçin Çin yazısıyla yazıp okuyor?
Hintliler Sanskritçeyi niçin Sanskrit alfabesiyle okuyup
yazıyor?
Osmanlı yazısı bizim millî yazımız değilmiş, Latin yazısı Türk
yazısıymış… Bu iddialara deliler bile güler.
Millî yazı isteniliyordu ise niçin Gök Türk, Uygur veya Orkun
yazısını benimsemediler?
Türkçeyi yazmak için Türklerin tarih boyunca kullanmış oldukları
yazıların en millîsi Kur’an ve İslam yazısıdır. En yabancısı ve
gayr-i millîsi de Latincedir.
Latin yazısı çok kolaymış da, şöyleymiş de böyleymiş de… Bırakın bu
safsataları da şu iki kitaba göz atın
*İstanbul Üniversitesi müderrislerinden Prof. Avram Galanti’nin
“Arabî Harfleri Terakkimize Mâni değildir.” (Osmanlıca orjinali ve
Latin harfli metin. Bedir yayınevi.)
*Kazan Türkologlarından Âlimcan Şeref beyin, 1926 Baku Türkiyat
kongresinde okuduğu Rusça tebliğin Türkçeye tercümesi olan
“Harflerimizin Müdafaası” başlıklı kitap. Osmanlıcası ve Latin
yazılısı birlikte. (Bedir yayınevi)
Kolay alfabeler bir toplumu tembelleştirir, beynini köreltir. Bizde
olduğu gibi.
1928’den bu yana kaç nesil geçti, cehalet katmerleşti. Latin yazısı
artık acı bir realitedir. Bu yazı kullanılacaktır ama mutlaka
Osmanlıcanın da canlandırılması gerekir.
Küçük de olsa haftalık Osmanlıca bir gazete çıkartılmalıdır. Aylık
Osmanlıca bir dergi yayınlanmalıdır. Osmanlıca cep kitapları
yayınlanmalıdır. Osmanlıca seferberliği başlatılmalıdır.
Her Müslüman MEB’in ücretsiz Osmanlıca kurslarına yazılıp millî
yazımızı öğrenmelidir.
Osmanlıca ve Latince eğitim veren İslam Mektepleri açılmalıdır.
Türk ve Müslüman geçindikleri halde, Osmanlıca aleyhinde bulunan,
Latin yazısı için çırpınan filosemit Türkler ve Kriptolar
yaygaralarına ara versinler. İsrail ne zaman Latinceye dönerse
onlara o zaman kulak vereceğiz?