13 Haziran 2014 gün karne günü idi. Bu yazımda eğitim öğretimi bir
yıllık bir genel değerlendirmesini yapmak ve bu eğitim öğretim
işlerinde kimler sorumludur. 2013 yılı eylül ayında eğitim öğretime
başlarken öğrencilerimizle birlikte okullarımızın tören alanlarına
toplandığımızda yöneticiler ve öğretmenler iyi dilek ve
temennilerimizle başladık. Öğrencilerimiz yeni okula başladığı için
çok heyecanlı idi. Bu heyecan her yönüyle öğrencilerimizin yüzüne
yansımış idi.
Özellikle ülkemizde ana okulları, ilkokul ve ortaokula giden
öğrenciler daha başka bir heyecanla başlamışlardı. Ana okula ve
ilkokula başlayanlar ilk defa okullu oldukları ve okulla
tanıştıkları için onalar daha çok heyecanlı idiler. Anaokulu ve
ilkokul birinci sınıf öğrencileri diğer öğrencilere göre bir hafta
önceden okula başlamışlardır. Öğrenciler kadar öğrencilerin anne ve
babaları da bir o kadar heyecanla çocuklarını okula alıştırmak için
büyük bir emek sarf ettiler. İlkokulunun diğer sınıfları, Ortaokul
ve liselerde bunlardan bir hafta sonra okulla tanışmışlardır.
Öğrenciler okula başladıkları ilk gün ders kitaplarını sınıf masa
ve sıraların üzerinde hazır bulmuşlardır. Ortaokul son sınıf ve
lise son sınıf öğrencileri Okul açılır açılmaz derslerini çalışmak
ve kendisini bekleyen sınavlara hazırlıklı olmak için zaman
kaybetmeden çalışmaya başlamış oldular.
Okul idareleri ve okul öğretmenleri her sene bildik sene başı
konuşmalarını yaptılar. Bu konuşmaların ağırlık noktası okul
kurallarına uymak, derslerine çalışmak ve başarılı olmak için çok
çalışması gerekliliği üzerine vurgu yapmışlardı. Öğrenciler her yıl
aynı klasik ifadeleri dinlemiş oldukları için birçokları yapılan
konuşmaları dinlemiyor ve okul yönetici ve öğretmenleri konuşan
öğrencileri susturmak için çaba içine girmişlerdi. Her şeye rağmen
okul yönetimleri ve öğretmenler eğitim öğretimin hayırlı olması
için iyi temennilerde bulunmayı kural haline getirmiş ve aynı
şeyleri tekrar etmekte idiler.
Öğrencilerin kimisi bu yapılan konuşmaları, verilen direktifleri
can kulağıyla dinliyordu ve kimisi ise dinlemek zahmetinde
bulunmuyordu. Zaman zaman verilen talimat ve direktifleri iyi
dinleyenler çok iyi başarılar aldılar. Talimat ve direktifleri
yeteri kadar dinlemeyenler ise her iki karne dönemi sonunda daha az
başarı gösterdikleri için üzüldüler. Karnelerinde bir çok kırk
notlarla döndüler. Özellikle ikinci dönemin başında kırık notlarla
ikinci dönem başlayanlar kırık notlarını düzelteceğim diye söz
verdiler. Kimisi bu sözü tuttu ve ikinci dönemin sonu olan 13
Haziran 2014 günü daha iyi bir başarıyla eve döndüler. Kimisi ise
verdikleri sözü unuttu ve başarı düzeyinde bir değişiklik yapmadan
ikinci dönem sonunu tamamlamış oldular.
Biz yönetici ve öğretmenler öğrencilerimizin başarısını artırmak
için okul idaresi, okul öğretmenleri, öğrenci velileri ve
öğrencilerimizle birlikte dörtlü sacayağını kurmak suretiyle
öğrencilerimizin başarılı olması için onlara rehberlik ve
danışmanlık görev ve sorumluluklarımızı yerine getirme gayreti
içinde olmaya çalıştık. Zaman zaman öğrenci velilerimizi okula
çağırdık ve her dönem en az bir veli toplantısı yapmak suretiyle
öğrencilerimizin çalışma durumu başta olmak üzere öğrenci
velilerimize bilgilendirme yapmaya çalıştık. Yukarı da bahsi geçen
dörtlü sacayağını kurmaya çalıştık.
Öğrenci velilerimizin birçoğu çocuğuyla yakından ilgili olmak için
her okula çağrıldığında okula geldiler ve öğrencileriyle
ilgilendiler. Öğrencisinin yakın takipçisi oldular. Bazı öğrenci
velileri ise çağrıldığında okula gelmemiş ve öğrencisiyle
ilgilenmediği için öğrencisi 13 Haziran 2014 karne öğrencisi iyi
sonuç elde etmediği için üzülmüştür. Öğrenci velisi ve bizler iyi
bilmeliyiz ki öğrencinin başarısı bizim ilgi ve alakamız la direk
bir konudur. Az ilgilenme az başarı, çok ilgilenme daha iyi başarı
elde elde etmek demektir.
Bu karne günü sadece öğrenciler karne almadı. Bu ülke de yaşayan
her insan mutlaka eğitim öğretimle ilgilidir. Her insanın görevi
kadar sorumluluğu vardır. Kimisi çok sorumluluk taşımakta ve kimisi
daha az sorumluluk taşımaktadır. Yönetici olarak, öğretmen olarak,
anne, baba olarak ve milli eğitimde üst yöneticiler olarak ülkenin
eğitim öğretim işlerinden sorumluyuz dur. Bu sorumluluklarımızı
başkasına havale etmek ve sorumluluktan kaçma gibi bir lüksümüz
olamaz.
Ben yönetici ve der öğretmeni olarak görevimi ne derece yapabildim?
Görev sorumluluklarımı yerine getirirken işimde ne kadar verimli
oldum. Yönetici olarak okulda düzenli ve verimli eğitim öğretim
yapılması için fiziki ortamları, araç ve gereci, okulun düzenli ve
temiz olması için çaba sarf ettim. Öğretmenlerin ve öğrencilerin
huzur ve güven içinde okula devam etmesi için koşulları
hazırladım.
Öğretmenler olarak derslerimizi ne derece düzenli hazırladık ve
öğrencilerin hizmetine sunduk? Öğrenci velileri ne kadar okul ve
öğrencisiyle ilgili oldular? Okulların üst düzey yönetici ve
denetleyicileri okullarla ne kadar ilgili ve alakalı oldular?
Topyekun teşkilat olarak işimizle ne derece ilgili olduk ve
okulların her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için çaba içinde
olduk.
Plan ve program hazırlayıcılar, eğitim programı hazırlayanlar ne
derece sorumluluk duyarak iyi plan ve programlar yaptılar. Plan ve
program doğrultusunda kitap ve ders materyali ne derece başarılı
çalışmalar yaparak öğrencinin başarılı olması için katkı
sağladılar. Milli eğitim bakanlığı nasıl bir eğitim politikasıyla
yola çıktı ve her türlü maddi ve manevi katkıları sağladı? Yönetici
ve öğretmen talepleri ne derece karşılandı? Yönetici ve
öğretmenlerin maddi ve manevi ihtiyaçlarının ne kadarı karşılandı?
Öğrencilerin huzur ve güven içinde okullarına devam etmesi için
okulun paydaşları ne kadar kendini sorumlu hissettiler.
Öğrencilerin huzur ve güven içinde okullarına geliş ve gidişleri
okul servislerince sağlandı. Okul kantinleri öğrencilerin temiz ve
hijyen ortamda ihtiyaçlarını karşılamak için ne derece ilgili ve
alakalı oldular ve sorumluluk duygusuyla işlerini en iyi şeklide
yaptılar. Okullardaki diğer destek personeli öğrencilerin okulda
her türlü ihtiyaç ve karşılamak için ne derece görev bilinci ve
sorumluluğu içinde hareket ettiler. Okulların düzenli, temiz ve
hijyen olması için yardımcı hizmetler sınıfı personeli ne derece
sorumluluk duyarak işini en iyi şekilde yaparak sıcak bir okul
ortamın hazırlamasına destek verdiler. Okul aile birlikleri ne
derece okullara yardımcı oldular. Okulların maddi ihtiyaçlarını
karşılamada ne kadar destek oldular? Sözün kısası bu ülkede yaşayan
her insanın okullara direk veya endirek bir desteğinin olması
gereği vardır. Kimse sorumluluktan kendini uzak tutamaz. Demek ki
eğitim öğretim işi kolektif olarak yürütülmesi gereken bir
iştir.
Bu sorumluluklar kadar etkili olduk mu? Görev anlayışımızı ne kadar
verimli kılmak için takım halinde çalıştık? Okulda iyi bir okul
kültürünün oluşması ve iyi bir iklimle ders yapmaya ne kadar katkı
sağladık? Okullarda sosyal, kültürel, sportif faaliyetlerin olması
için ne derece koşullar hazırladık. Okullarda demokrasi kültürünün
yerleşmesi için ne derece demokrasiye, insan haklarına önem verdik?
Öğrencilerimizin zekasını geliştirmek için ne derede onlara
demokrasi kültürü içinde kalmak koşuluyla yardımcı olduk. Onların
daha çok kitap okuması, araştırma yapması, projeler hazırlaması
için danışmanlık ve rehberlik yaptık. Sınavlara hazırlanması için
ne derece kedilerine katkı sağladık. Ders içi ve ders dışı
etkinliklere katılması ve başarılı olması için neler yaptık?
Öğrencilerimizde milli bilinç uyanması ve milli bilinç etrafında
bütünleşmesi için ne kadar emek verdik? Değerlerimize ve değerler
eğitimi ne derece önem verdik?
Bu sorumluluklarımızı çoğaltmak mümkündür. Önemli olan sorunları
hatalı yerden değil doğru yerde aramak ve çözüm üretmektir. Her
birimiz bulunduğumuz noktada kendimizi sorumlu ve görevli hisseder
ve bu görev anlayışıyla görev yapmalıyız.
Eğitim öğretimde başarılı olmak için her kesin birlikte takım
halinde çalışmasıyla başarının söz konusu olacağı gerçeğidir.
Eğitim öğretim işini bileşik kalplar gibi düşünmek ve ilde, bölgede
ve ülkede her noktada aynı çalışmaları yapmak ve başarılı olmakla
eğitim öğretimdeki seviye ve düzeyin yükseleceğine inanmak gerekir.
Her bölge ve ili aynı düzeyde eğitim öğretimde önemser ve koşulları
buna göre hazırlarsak o zaman başarılı sonuçlar elde etmiş oluruz.
Yoksa bir ilde ve bir bölgede eğitim öğretimde iyi koşullar
hazırlamak ve belli okul, il, bölgelerde başarı elde etmekle top
yekûn başarıya koşmak mümkün değildir.
Eğitim öğretimde alacağımız mesafe her konuya yansıdığında ülkede
huzur ve güven ortamı olacaktır. Ülke de başarılı işler yapacak ve
ülkemizin ileri ülkeler arasına katılmasını sağlamış olacağız.
Okuyan birey, okuyan toplum olursak o zaman birçok meselemizi
çözmüş olacağız. Üreten bireyden üreten topluma geçerek daha çok
kazanacak ve refah düzeyimizi daha yükseklere çekerek milli gelir
düzeyimiz yükselecektir. Milli gelir düzeyimiz düzeldikçe daha çok
bilgi ve daha çok demokrasi kültürü ile yaşamımızı sürdürecek ve
huzurlu bir toplum olacağız.
Bütün bu açıklamalar doğrultusunda söylenecek çok söz vardır. Demek
ki 13 Haziran 2014 günü yani karne günü sadece çocuklarımız ve
öğrencilerimiz karne almadı. Aslında her sorumlu ve görevli karne
aldı. Öğrencilerimizin almış olduğu iyi ve kötü notlar bizimde
notlarımız dır. Bu başarısızlıklar ve başarılar bize aittir. Bundan
kurtulmamızın çaresi ve mazereti olamaz. Mazeret bizim için gereçli
değildir. Tek yapılacak şey bu karne günü alınan karnelerdeki
notları sahiplenmektir. Yükü ve problemi başkasına yıkmakla
sorumluluktan kurtulmamızın imkanı yoktur. Her birimiz bulunduğumuz
notada bu çocuklara ne verebiliyoruz. Ne imkanlar sağlıyoruz? Bunu
tekrar düşünmek ve çocuklarımıza yardımcı olmaktır.
Sonuçta 13 Haziran 2014 günü çocuklarımızla birlikte karne aldık.
Bunu sorgulamak ve empati yaparak sorunlara yaklaşmak ve çözüm
yolları bulmak için bir kez daha düşünmek gerekir. Okullarda iyi
eğitim öğretim yapmanın yolu öğrenci, öğretmen, yönetici ve
çalışanların moral değerleri yüksek olmalıdır. Öğretmen ve
yöneticilerin maddi ve manevi her türlü sorunları çözüm
bulmalıdır.
Yönetici ve öğretmenlere moral desteği tam olmalıdır. Öğretmen ve
yöneticiler maddi sıkıntılarını çözmüş olmalıdır. Öğretmen ve
yöneticilerin ekonomik sıkıntıları en aza indirgenmelidir. Yönetici
ve öğretmenlerin milli gelirden geçinebileceği kadar pay alması
sağlanmalıdır. Bütün olumsuzluklara ve sorunlara rağmen öğretmen ve
yöneticiler olarak 13 Haziran 2014 günü öğrencilerimizin karne
gününü, başarısızlık ve başarılarını saygıyla karşılıyor.
Öğrencilerimizin yaz tatillerini iyi değerlendirmesi ve dinlenerek
gelecek yıla hazırlık yapmalarını diliyoruz.
Biz öğrencilerimizi seviyoruz. Onlar çalıştıkları takdirde başarılı
olacaklardır. Öğrencilerimizin başarı ve başarısızlıkları hepimize
aittir. Ailelerinde bu şekilde değerlendirme yapması gerektiğine
inanıyoruz. Bu karne döneminde başarı ve Başarısızlıkta pay sahibi
olduğumuzun bilincinde olduğumuzun bilinmesi gerekmektedir.
Ülkede başarının olması için her insanın üzerine düşen görev ve
sorumluluklarını yönetici ve öğretmenlerle birlikte yerine
getirmesi dileklerimle. Öğrencilerin karne gününü ve yaz tatilini
kutluyorum. Yolları açık ve aydınlık olsun