Birileri sivil darbe yapmak için birtakım yolsuzluk iddialarını bahane edip akıl almaz çılgınca işler yapacak. Ben de onlara uyacağım, yolsuzluk var diye bağıracağım… Yağma yok!..

Bendeniz yıllardan beri yolsuzluklar, kokuşma, hukuka ve ahlaka aykırı işler aleyhinde yazıyorum. Bu konudaki makalelerim bir araya getirilse kitap olur.

Uzun yıllar boyunca yolsuzlukları dile getirmeyenler, şimdi kalkmışlar beni yolsuzluklara göz yummakla suçluyor.

Onlara soruyorum:

Bu fakir uzun yıllardan beri yolsuzlukları kınar ve kötülerken onların ağabeyleri ve hocaları ne yapıyordu? Susmuyorlar mıydı?

Müslüman, doğru olmakla mükelleftir. Bütün yolsuzluklar, doğruluğa dürüstlüğe aykırıdır ve mutlaka onlara kalben buğz edilmeli, imkân varsa lisanen kötülenmelidir.

Kur’an’ın, Sünnetin, Şeriatın kötü gördüğü bütün işlere kalben buğz etmek imanın asgarîsidir.

İşlerine geldi mi çatır çatın yolsuzluk yapan, haram gelirler elde edenler sakın bendenizi yolsuzluklara göz yummakla, dolaylı olsa da onları desteklemekle suçlamasınlar. Bu fakir ne yolsuzluk yaparım, ne de yapanları desteklerim.

Yolsuzluğun en büyüğü, en iğrenci, en çirkini nedir biliyor musunuz? Din sömürüsüdür, mukaddesat bezirgânlığı yaparak zengin olmaktır.

En büyük soyguncular saf Müslümanları kaz gibi yolan, inek gibi sağan eşkıyadır.

Cenab-ı Hak sağcı, solcu, sahte dindar, dinsiz bütün soyguncuların, yolsuzların belasını versin!

Bizimkiler malı götürünce ses çıkartmamak, ötekiler (bizden olmayanlar) yolsuzluk yapınca yeri göğü birbirine katmak. Allah kimseyi bu duruma düşürmesin.

Mefhar-i Kâinat Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) ne demişti: “Allah’a kasem olsun ki, Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsa onun da elini keserim.” İşte İslam budur.

Fakirin ölçüsü şudur: Dinsiz, kâfir, mürted yolsuzluk yaparsa bir kızarım, Müslüman yaparsa bin kızarım.

Dinsizdir, âhirete inanmıyordur, küfür karanlıklarıyla sarılmıştır yapabilir… Lakin Müslüman, Müslüman olarak nasıl hırsızlık yapabilir, rüşvet alabilir, haram rant yiyebilir? Böyle bir şey olabilir mi?


(İkinci Yazı)

Yahudi Soyadları


SOYADI Arslan veya Kaplan olan herkesin Yahudi olduğunu iddia edemem ama bugün ülkemizde en az (evet en az) bir milyon Kripto Yahudi bulunduğunu, bunların bazısını, soyadlarından ve fizyonomilerinden tanımanın mümkün olduğunu söyleyebilirim.

Günümüzde nice Kürt’ün gerçek Kürt olmadığını, Kürt ve Müslüman görünen bazılarının Yahudi olduğunu da söylerim.

İsimbilim (onomastique) denilen bir bilgi dalı bulunmaktadır. Bu ilme âşinâ olanlar, cahil olanlara sır gibi görünen nice gerçeğe kolayca ulaşabilir

Türk, Kürt, Tatar, Kafkasya Yahudileri Müslüman isimlerinin ardına gizlenmişlerdir.

Azılı Şeriat düşmanı Moiz Kohen, Türklere milliyetçilik ve Türklük öğretmek için kaleme aldığı kitaplara asıl adını gizleyerek Tekin Alp takma ismini yazmıştır.

Yirminci asrın ilk yarısında Doğu Akdeniz’de kurulan Yahudi devletinin kurucularının çoğu Kripto Yahudi’dir.

Kripto Yahudi denilence hemen hatıra Dönmeler, Sabataycılar gelmesin. Kriptoların çeşitleri vardır.

Kürt Yahudileri… Kırımçak denilen Kırım Yahudileri… Azerîlerin Dağ Çufudu dediği Tatlar… Yalancıktan Müslüman görünen Karaylar… Türkiye’de yaşayan İran asıllı Meşhed Yahudileri… Pogromlardan kaçıp Türkiye’ye iltica ettikten sonra Alevî veya Bektaşî postuna bürünenler… Pakraduniler… Daha neler neler…

Kıbrıslı Kâmil Paşanın Yahudi olduğunu bilen kaç kişi vardır aramızda.

Türkiye Müslümanlarına bu Kripto Yahudiler meselesini anlatabilmek mümkün müdür?.. Bu konuda fazla şansımız olduğunu sanmıyorum. Böyle esrarlı, derin meseleler yazılı kültürlü medenî bir halka anlatılabilir.

Peki birtakım zeki, ciddî, yatırıma müsait gençlere nasıl anlatabileceğiz?

Bunun yolu bence şudur:

Süper gençlerden oluşan 25 kişilik bir sınıf oluşturursunuz. Bu konunun uzmanı ciddî bir zatı öğretmen tâyin edersiniz. Haftada beş ders verir. Her dersin metni yazılı olur. Yirmi hafta yani yüz ders sonunda sonra yazılı imtihan yapılır, başarılı olanlara, “Türkiye’deki Kripto Yahudilerle ilgili dersler almış, sonunda imtihan vermiş, başarılı olmuştur” mealinde bir belge verilir.

Yüz dersin metinleri kitap halinde basılır, yüz bin nüsha kütüphanelere, meraklılara satılır, verilir.

Ayrıca internette çok ciddî, çok ilmî, şarlatanlıktan ve soytarılıktan çok uzak bir site açılır. Doğru bilgiler, sağlam belgeler yayınlanır…

Belki bu yolla birkaç yüz bin kişi bu konuda aydınlatılır.

Böyle hizmet ve faaliyetler dedikodu, gıybet, iftira, magazin, futbol holiganlığına benzeyen kültürle olmaz.

Şifahî toplumlar bu işi yapamaz.

Yirmi hafta boyunca bu kursa gidecek 25 süper zeki genç bulmak zordur. Bulunsa ve kurs açılsa bile, diyelim on yedinci haftada talebe sayısı yediye düşebilir.

Haaa, bir yol daha var: Kursa katılacakların her birine on bin dolar burs verileceğini ilan ederseniz, o zaman da büyük izdiham olur, kurs binası çökebilir, ölenler olabilir!