Ben bu yazıyı yazarken PKK tarafından Diyarbakır Lice’de askeri bir araca yapılan saldırıda vatan evlatlarımız şehit edildi ve baltalar gömüldükleri yerden çıkarıldı. Artık fiili bir savaş hali söz konusu.

Uzun süredir PKK’nın şımarıklıklarına sabreden devlet, artık dayanma sınırını aşınca Kuzey Irak’taki PKK kamplarına hava harekatı düzenledi ve bu harekât ile artık Çözüm Süreci rafa kalkmış oldu.

Türkiye Cumhuriyeti’ni acil koalisyona zorlamak için yapılan ufak çaplı terör eylemlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepkisi sert oldu.

Başbakan Davutoğlu’nun karşı çıkmasına rağmen Başkomutan sıfatıyla müdahalede bulunan Erdoğan, erken seçimlere PKK’nın gerçek yüzünün görünerek gidilebilmesi için, Kuzey Irak’ın bombalanmasına izin verdi. Hafızası kötü olan bu milletin uyanması için maalesef başka bir ihtimal de yoktu. Üstelik bu seçimlerde ilk kez oy kullanan 4 milyonun üzerindeki 18 yaş seçmenlerine PKK’nın ne olduğu hakkında bir fikir verilmesi gerekliydi.

Aslında bütün bunlara erken seçim ihtimalini umursamadan, şımarıkça çıkışlar yapan PKK ve HDP sebep olurken, HDP Lideri Selahattin Demirtaş, tabanındaki %13’lük oy sevinci sonucu çıkarılan olaylara karşı koyamadı.

“Görmemişlik ve bedevilik” bir araya gelince HDP ve PKK tabanı istedikleri her şeyi yapabileceklerini sandılar. Tabii bunda Demirtaş’ı ve PKK’yı “Çiçek Çocuklar” mertebesine çıkaran vatan hainlerinin payı azımsanamayacak ölçüde.

Bunun sonucunda, daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz ve sonucunu beklediğimiz, Abdullah Öcalan ve Kandil arasındaki “birbirini pasifize etme mücadelesinde” yenik düşen taraf ise Abdullah Öcalan oldu maalesef.

Erken seçim ihtimalinin çok yüksek olduğu süre boyunca, Çözüm Sürecinin rafa kalkmasını isteyen HDP, kendisine verilen emanet oylara rağmen, ne AKP’nin azınlık hükümeti olarak tek başına gelmesini istedi, ne de AKP-CHP koalisyonunun arkasındaydı. Her iki durumda da sürecin devam edeceğini bildiklerinden, ortam sabote edilerek Abdullah Öcalan İmralı’ya gömülmüş oldu.

Şimdi bu durumda B Planı devreye girecek ve devlet Abdullah Öcalan üzerinden PKK’nın ikiye bölünmesi için çalışacak.

Bu Çözüm Süreci görüşmelerinin başından beri planlanan bir şeydi. Görüşmeler başarılı olursa barış gelecekti. Başarılı olmazsa Abdullah Öcalan İmralı’ya gömülecekti. Öcalan’ın hapisten kurtulabilmesi için de tek şart görüşmelerin başarılı olmasıydı.

Bu durumda pasifize edilmeyi hazmedemeyen Abdullah Öcalan kendi taraftarları üzerinden örgüte baskı yapacak, sonuç alamazsa örgütü bölecektir. Bölünecek olan kısmın gücü hakkında çok emin olmamakla birlikte, Öcalan’ın hâlâ örgütün doğal lideri ve teorisyeni olduğunu unutmamak gerekli.

Bu noktada devlet, Öcalan’ın “dışarıyla irtibat imkanını kontrollü bir şekilde genişletmeli.” ve örgüte bu yolla politik bir müdahalede bulunmalıdır. Ancak bu yöntem ile PKK’yı masaya geri dönmeye ikna edebilir.

Hep diyorum bu adam bize lazım diye.

O yüzden yeniden Biji Apo!