GÜNEY sınırımızın ötesinde kurulan, önce Irak Şam İslam Devleti,
daha sonra sadece İslam Devleti ismiyle anılan, Hilafeti tekrar
kuran, bütün Müslümanları kendisine biat ve itaat etmeye çağıran
güç hakkında medyamızda hiçbir (tekrar ediyorum hiçbir) ciddî ve
derin analiz ve bilgi yoktur.
Bu kuruluşun Kabe’yi yıkmak istediğine dair başlığı görünce güldüm.
Dezenformasyonun bu kadarı!..
Türkiye uleması, fukahası, ziyalı Müslümanları İmamet veya Hilafet
konusunu gündeme getirip tartışmıyor.
Bu devleti İran destekliyormuş… Şiî camilerini ve türbelerini
yıkan, Şiaya savaş ilan eden,İran yanlısı Mâlikîyi düşman bilen bir
devleti Şiî bir rejim niçin desteklesin?
Bu yeni kurulan devlet bir Ortadoğu hadisesi ve realitesidir, bizim
hudutlarımıza bitişiktir. Binaenaleyh bizim üniversitelerimizde, bu
gelişmeyi açıklayacak, içyüzünü bildirecek, ilmî ve ciddî raporlar
yazacak, tahliller yapacak dünya çapında uzmanlar bulunması
gerekir.
Türkiye’deki Kemalist sistem büyük tehdit ve tehlike
altındadır.
Ankaradaki bazı yetkililerin ve sorumluların beyanlarından
anlaşıldığına göre durum vahimdir.
Magazinvâri haberler yerine şu on dört soruya cevap veren ilmî ve
ciddî makaleler, raporlar yazılmalıdır:
İslam devleti kurduğunu, Hilafeti canlandırdığını iddia eden bu
gücün inancı, doktrini, ana prensipleri nelerdir?
İtikatta İmamı Eş’arîyi ve İmamı Mâturidîyi imam olarak kabul
ediyorlar mı?
Osmanlı devleti ve Hilafeti ile mukayese edildiğinde arada ne gibi
farklar vardır?
Evliya türbelerini yıkmak istediklerine dair haberler doğru
mudur?
Bunlar dört fıkıh mezhebini kabul ediyorlar mı, yoksa mezhepleri
inkar eden Selefi zihniyetine mi sahiptirler?
Osmanlı İslam devletine ve Hilafetine isyan eden ve büyük yıkıma
sebep olan Muhammed ibnAbdilvehhabı imam olarak kabul ediyorlar
mı?
Şeriat ve Ehl-i Sünnet dairesi içindeki tasavvufa ve tarikatlara
bakış açıları nedir?
Ehl-i zimmete, yani Müslümanların hakimiyeti altında yaşayan gayr-i
Müslimlere karşı tutumları nedir?
Ehl-i Sünnet dairesi içindeki, geniş bir rahmete ve zenginliğe
vesile olan olumlu çeşitliliği kabul ediyorlar mı?
Sevad-ı Âzam dairesi içindeler mi?
Ümmetin büyük bir kısmının Şeyh-i Ekber diyerek hürmet ettiği
MuhyiddinArabî hakkındaki görüşleri ne merkezdedir?
Tarikat evliyasına evliyaurRahman mı diyorlar, evliyauşşeytan
mı?
Şeriatin emirlerine uyan, beş vakit namazı kılan tarikat ve
tasavvuf Müslümanlarını iman kardeşi olarak mı görüyorlar, yoksa
onlara müşrik ve kafir mi diyorlar?
Resulullah Efendimizin mucizevî hadisiyle övülen ve tahsin edilen
Fatih Sultan Mehmed han hazretleri, Şeyh Akşemseddin hazretlerinin
müridi idi, derviş idi, tarikatli idi, itikadenMaturidî idi, ona
bakışları nasıldır?
Ülkemizdeki bazı Kemalist, ılımlı, light, sulandırılmış İslam
taraftarı ilahiyatçıların ve Diyanetçilerin, BOP’çuların,
Fazlurrahmancıların, İslam Feministlerinin; İslam Devletinden,
Hilafetten, Halifeden çok rahatsız ve tedirgin oldukları
anlaşılıyor.
Anadolu Ajansı bu yeni devletten bahs ederken, adının yanına
devamlı olarak terörist sıfatını bir harf-itârif gibi ilave
ediyor.
Ortadoğuda terörist olmayan kaç güç var?
Sünnîlere kan kusturan aşırı Şiî militanı Malikîel-Safevînin rejimi
terörist değil midir?
Esed rejimi terörist değil midir?
Filistinlilere Cehennem azabı yaşatan İsrail terörist değil
midir?
Yazımda on dört konu ve sual yer alıyor. Bunlara doğru dürüst,
âdilâne, objektif cevap verecek uzmanlarımızdan rica ediyorum,
lütfen bendenizi ve halkımızı aydınlatsınlar.
Birtakımünlü ilahiyatçılarımız hacı yağı koklamak, karısını öpmek
orucu bozar mı, bozmaz mı fetvaları yerineöncelikle şu İslam
Devletini ve Hilafeti kelam ilminin ışığında objektif bir şekilde
inceleseler daha iyi ederler.
Büyük medyamız şu mübarek günlerde mankenlerin, şarkıcıların,
futbolcuların faaliyetlerinin ve marifetlerinin yanında, şu İslam
devletini ve Hilafetini bütün derinliği ve ayrıntıları ile bize
anlatıverseler ne iyi olur.
Basınımızın anlı şanlı Ortadoğu ve İslam uzmanları önemli, hayatî,
vahim, stratejik güncel konularda niçin dişe dokunur raporlar
kaleme alamıyor?
(İkinci Yazı)
Oruçlu Askerî Öğrenci
SON günlerin çok az sayıdaki güzel haberlerinden biri, askerî bir
okuldaki tören esnasında oruçlu öğrencilerden birinin sendeleyip
yere çökmesi hadisesidir.
Böyle bir şey 28 Şubat Türkiye’sinde yaşanamazdı. Birtakım zalimler
oruç tutmak isteyen çocuklarımıza tutmayacaksınız diye baskı yapar,
buna rağmen tutanlara su içirir bozdururlardı.
Hollanda ordusu her ay Ramazanda resmî bir iftar veriyor,
generaller geliyor, iftar vakti gelince, orduda din ve moral
hizmeti veren üniformalı Müslüman bir subay ezan okuyor, hep
birlikte yemek yeniyor.
İslam dünyasındaki icraatını tasvib etmediğimiz ABDbaşkanının her
Ramazan Beyaz Sarayda verdiği iftar ziyafetini bilmeyen yok.
Türkiye Müslüman bir ülkedir ama daha yakın zamana kadar ordumuzu
tekellerine almaya çalışan İslam karşıtı egemen azınlıklar vardı.
Bir zamanlar namaz kılana, oruç tutana, eşinin başı örtülü olana,
hattâ içki içmeyen, altın ziynet kullanmayan dindar subaylara çok
haksızlık edilmiştir.
Egemen azınlıklar ordumuza antidemokratik vesayet rejimini korumak
hizmetini vermişlerdi.
Dindar Müslüman personele eziyet edilirken, egemen paşalardan
birinin Kudüs’te başında Yahudi kippası olduğu halde Ağlama
Duvarı’nın önünde dua ettiğini gösteren fotoğrafı
görmüşünüzdür.
Bendeniz Sünnî bir Müslüman olarak ordumuz ne kadar dindar olursa o
kadar sevinirim. Lakin bu dindarlık gerçek dindarlık olacaktır.
Sekter bir dindarlık olmayacaktır. Ordu içinde cemaatçilik,
tarikatçılık, hizipçilik ve grupçuluk yapılmasına karşıyım. Askerî
öğrenciler, subaylar, astsubaylar dindar olabilir ama şu’cu, bu’cu,
o’cu, mu’cu olmazlar.
Gerçek dindar yüksek ahlaklı bir insandır. Ahlaksız, yalancı,
iftiracı, taqiyyeci, kitman yapan, gıybet ve tecessüs eden kişi
yüksek ve faziletli bir Müslüman değil, alçak ve faziletsiz bir
Müslümandır.
Ülkenin en zeki, en ahlaklı ve faziletli, en kabiliyetli, en
istidatlı, ruh soyluluğu bakımından en asil çocukları askerî
mekteplere gitmeli ve subay olmalıdır.
Ordumuz İslam’la ve Müslümanlarla barışık olmalıdır.
Ordu-İslam çatışması ve rekabeti Türkiye’ye büyük zarar
vermiştir.
Her yıl törenle iftar ziyafeti tertipleyen Hollanda’dan ibret
alalım.