Dün akşam beni çok seven bir arkadaşım bana ''Hüseyin,
yazma!!!'' dedi. Arkadaşımın bu tembihi değerli bir büyüğümün daha
önceleri bana ''Hüseyin, konuşma!!!'' demesini hatırlattı. Oturdum,
çok düşündüm, düşündüm üşenmeden araştırma yaptım. Araştırma
sonucunda anlaşıldı ki:
- Özgür ve özgün düşünüp, düşündüklerini anlaşılır şekilde ifade etme yeteneğine sahip olan kişiler %86 düzeyinde karanlık işler çeviren kişiler, %14 düzeyinde ise diktatörler tarafından tehdit olarak kabul edilmekteler. Tehdit olarak algılanan özgür düşünce sahiplerinin sadece %4'ü arkalarındaki bir takım destekler nedeniyle ifade özgürlüğünün keyfini çıkarabiliyor iken geriye kalan %96'lık kısmı ise kişisel yaşam ve iş hayatlarında ifade özgürlüğüne özgürlükleriyle bedel ödemekte.
- Özgür ve özgün düşünüp, düşündüklerini anlaşılır şekilde ifade etme yeteneğine sahip olan kişiler %86 düzeyinde karanlık işler çeviren kişiler, %14 düzeyinde ise diktatörler tarafından tehdit olarak kabul edilmekteler. Tehdit olarak algılanan özgür düşünce sahiplerinin sadece %4'ü arkalarındaki bir takım destekler nedeniyle ifade özgürlüğünün keyfini çıkarabiliyor iken geriye kalan %96'lık kısmı ise kişisel yaşam ve iş hayatlarında ifade özgürlüğüne özgürlükleriyle bedel ödemekte.
- Özgürlüğüyle ifade özgürlüğüne bedel ödeyenlere gelince. Bu
%96'yı teşkil eden insanların %48'i düşüncelerini yazarak, %52'si
ise konuşarak ifade etmekteler. Yani net bir dilde etmek gerekirse
''İNSANLARIN %48'i YAZARAK, %52'Sİ İSE KONUŞARAK KAYBETMEKTE''
diyebiliriz.
- Yazarak kaybeden %48'lik kesimin sadece %57'si dünyanın
çeşitli ülkelerindeki gazeteciler olup, geriye kalan %43'ün %75'i
Facebook, Twitter gibi sosyal medyada kişisel sayfa ve duvarından
düşüncelerini paylaşanlar, %25'i ise özellikle totaliter diktatör
rejimiyle yönetilen kurum ve ülkelerdeki anonim
yazanlardır.
- Konuşarak kaybeden %52'nin tasnifatı ise bir hayli karmaşık.
Şöyle, yüzdelikler o kadar çok çeşitli ki bire bir yazarsam tam bir
kelime yığınına dönüşür. Fakat ben kısaltmak ve sadeleştirmek
amacıyla tek cümlede şu şekilde anlatayım: Genel olarak patronu ve
ya bağlı bulunduğu hiyerarşik düzende bir üstü tarafından
cezalandırılan, konuşarak kaybedenler ile eski Kamboçya manyağı Pol
Pot ve Kuzey Kore lideri Kim Jong İl tarafından konuştuğu için
infaz edilenler meşhur ifadeyle fifti / fifti denkleminde. Yani
matematiksel olarak %50 / %50...
Gelinen netice: YAZ, arkadaşım! Yazmadan ve konuşmadan önce
iyi hesap edeceksin. Yazıp konuşacaklarının getirisi götüründen
maddi olarak fazlaysa, By Pass edilip devredışı bırakılacağın zaman
iş bulana kadar maişetini, zevk-ü sefanı sağlamaya yetecekse renk
renk, şak şak istediğin kadar yaz, istediğin kadar konuş. Kalemine
kuvvet, klavyene kuvvet. Dilersen CAPS yaparak İnci'ye, Ekşi'ye
gönder, dilersen havalı havalı amerikan tarzı tavşan kulağı
göstererek sözümonalarla konuş. Paşa gönlün istediği gibi yap.
Çünkü yazıp, konuştuklarının kazananı sen olursun ve malum,
savaşlarda kazananları değil kaybedenleri tartışırlar. Fakat, yazıp
konuştukların seni düz olup düzde bırakacaksa, doğrucu Davut gibi
kenarda köşede beş kuruşun yoksa bana söyleneni ben de sana
söylüyorum: ''Hüseyin, YAZ MA!, Hüseyin, KONUŞ MA!'' Çünkü
kaybederseniz susturucu takanlar arkanızdan ''Nerede ne
konuşacağını bilmeyen adam'' diye atıp tutacaklardır. Ancak size
ufak bir sır vereyim mi? Şu IŞİD var ya, IŞİD... Biliyor musunuz,
IŞİD saflarında serseri mayınlık yapanların %99'u yazacak ve
konuşacak sözü olup da susturulanlardır. Bastırılmışlığın verdiği
serseri bir fetva ile lafla, yazıyla söyleyemediğini silahlarla,
kurşunlarla söyleyen eski ''3 maymun'' oyuncularıdır. Gerisini siz
düşünün artık.
P.S. - Son abzasta ''getirisi götüründen maddi olarak
fazlaysa'' derken manevi artı eksisinden bahsetmeyişimi merak eden
olursa, elbet vardır bir sebebi. Bu işin manevi fazlası haysiyetle,
onurla alakalı bir durum ki şimdiki susturucu takanlarda onlar ne
arar. Başka bir alternatifi yok mu? ''Dinlemek'' diyeceğim ama, o
da bilirsiniz konuşmak ve yazmaktan çok daha tehlikeli bir durum.
Börtü böceklerle uğraşanların yüzünden şimdiki zamanda dinlemek
yazmaktan da, konuşmaktan da daha çok zarar veriyor. Ya... İşte 3
Maymun böyle olup da ortaya çıkmıştır. Yalnız biliyor musunuz
insanlar her ne kadar 3 Maymunu oynamayı dayatsalar da Allah'ın
İtalyanı, Galileo Galilei der ki ''EPPUR Sİ MUOVE!'' Sakın şimdi
''Bu da ne demek?'' demeyin, kızarım. Her şeyin hazırına kaçmayın,
açın bir ansiklopedi ya da girin Google meretine sorun ne demek
olduğunu. Böylesi hafızalarda daha kalıcı olur. Öteki türlü,
yaşasın lümpen tayfası, amele takımı...