Bir akşam televizyon haberlerinde, artık yaşamayan, sadece 45 saniyeliğine bir kahraman olsam bile...
Bir akşam televizyon haberlerinde, artık yaşamayan, sadece 45 saniyeliğine bir kahraman olsam bile...
Savaşta kendisinden güçlü düşmana yenilmek olağandır, makuldür. Anlaşılması zor olan, ayıp olan, yüz karası sayılan ise savaşta kaybettiklerini bir gün geri almayı düşlememektir. Yenilgiyi kabullenip içten teslim olmaktır.
İntikam ve zafer yeminiyle kaybettiğine kavuşacağı günü bekleyenler bu gibi utanç ve kınamadan uzaklar. Tıpkı bir zamanlar kaybedilmiş Kudüs'ün kurtarıcısı Selahaddin Eyyubi gibi. Sahiden şimdi kendi Selahaddin'ini bekleyen kaç Kudüsler, Filistinler, Karabağlar, kaç Çeçenyalar vardır aceba. Sahiden, hazır ayağa kalkmış iken 3-5 köyü değil de 100 yıldır kurtarılmayı bekleyen tüm ata yurdunu geri alsalar n'olur?
Ya da en azından şimdilik Azerbaycan'ın sınırlarını değiştirip haritayı şöyle yapsalar n'olur? Ama biliyorum ki yapmazlar, yapmayacaklar da. Azerbaycan halkının duygularıyla oynayıp 3-5 köyden sonra söndürecekler gençlerin gözündeki o özgüven ışığını. Tıpkı 1990'da 20 Ocak sonrası Azatlık Meydanına toplanıp tüm Rus ordusunu Moskova'ya kadar yakıp yıkmaya hazır olan korkusuz bir halkın yüreğindeki cesareti ve özgürlük ruhunu öldürüp Karabağ'ı terkeden korkak ve aciz insan yığınına dönüştürdükleri gibi. Biliyorum ki Rusun KGB'sinden ve Lefortovo zindanındaki işkencelerden korkmayıp ''İstemiyorum ben özgürlüğü gram gram, Özgür olmak için kollarımdaki zincirleri gerek kıram, kıram!'' diyen özgürlük şairi Halil Rıza Ulutürk'ü unutturdukları gibi, Halil Rıza ile aynı beraber tutuklanıp aynı zindanda işkence yapılan Etibar Memmedov'u sonradan parayla susturdukları gibi yine bu halkı susturup şehitlerini, kahramanlarını unutturacaklardır.
Yaşlanıp kuruyan iktidar ağaçlarını, ömrünü biraz daha uzatmak için şehit kanıyla sulayanların ne vatan sevgisine, ne de halka samimiyetlerine hiç inanmıyorum. İnanmam için önce kendilerinin katıldığını görmem lazım. Şayet bir gün halkın tepesinde oturup milleti temsil ettiklerini iddia edenler Şehit Çeçen Cumhurbaşkanı Cevher Dudayev gibi önce kendi oğullarını, oğlu olmayanlar da damatlarını, yeğenlerini, torunlarını şehit verirlerse o zaman dünyanın öteki ucunda olsa bile insan varını, yoğunu satıp şehit olmaya gelir.
Beni kimse kınamasın! Petrolün para etmediği bu günlerde sadece yoksulun, garibanın şehit evlatlarının kanıyla iktidarını ayakta tutmaya çalışan, halkı açlık içindeyken kendi keyfine keder tanımayan hiç bir krala ''çok yaşa'' denilmez!
Vatan başka! Vatandaş Başka! Vatanı iktidarına alet eden kral bambaşka!
P.S. - Her şeye rağmen bir gün söylediklerimin yanlış olduğunu görmeyi, ''bak sen yanlış bilmişsin, kralın hakkına girmişsin'' diye kınanmayı çok isterdim. Ve dünyanın dört bir yanındaki kaybedilmiş, geri gelmesini çok istediğim tüm vatan toprakları için şimdiden bir komando marşını tüm kalbimle söylüyorum!
Vatan Sana, Canım Feda!