YARALARI KAŞIYARAK BÖLÜNMEK
Medenî dünyada saygınlığımızı koruyabilmek ve artırabilmek için hızla demokratik olgunluğa ulaşmamız lazım. Ders olsun diye seksen öncesi tarihe tanık Vebal romanını yazıp sundum Türk Tarih Kurumuna. Onun uzlaşma ve barış kültürü tezini, destanlarımızın da rengine boyaya boyaya birçok yazıyla da işledim durdum yıllarca. 40 yıldır da takip ediyorum milletine bu yolda hizmet çabasındaki birçok araştırmacı ve eğitimci yazar meslektaşımı, aksakalları, hocaları, düşünürleri… Niye hâlâ çekemiyoruz siyasî liderlerimizin dikkatini, niye?
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın; kem söz, ayrıştırma, bölmek bize bütünlemek sana diyen Şeyh Edebali, Gelin canlar bir olalım, işi kolay kılalım diyen Yunus, Ne olursan ol gel diyen Mevlana sözleri hep edebiyatımızda mı kalacak? Birbirinizi izleyip şöyle dedi, böyle dedi diye çekişmek için kusur aramak niye? Sadece hizmet için neyi, nasıl yapacağınızı anlatsanız milletinize ne olur!
Çok çekti bu millet çekişme elinden. Allah aşkına, millet aşkına değişsin artık siyasî paradigmamız! Yaraları kaşıyarak bölünmek neye yaradı, neye yarayacak? En büyük olma duygusu, çevrenizde çıkarcı iltifatçıları çoğaltmaktan, doğru düşünce üreticisi hasbî insanları uzaklaştırmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Bakın tarihe görürsünüz!
Tek ve en büyük olmak yerine dağıtımcı olmak yüceltir insanlığı. Eğitim Bilimci Prof. Dr. Necati Cemaloğlu başta eğitim yöneticileri olmak üzere bütün toplumsal örgüt liderleri için şu bilimsel açıklamayı yapıyor:
“Tek adam liderliğinde tüm güçleri üzerinde toplayan ve meydan okuyan bir liderlik davranışı ortaya çıkar. Dağıtımcı liderlikte ise tek adama ait olan yetkilerin tüm grup üyeleri arasında dağıtılması ve herkesin liderlik işlevini yerine getirmesiyle bütünlük oluşumunun sağlanması mümkün hale gelir.”
Siyasî partiler de milletin idaresine aday örgütlerdir. 2001 Krizi sonrası Erdemliler burada sözü edilen dağıtımcı liderliğin gereğini yapmıştı. Belediyecilik hizmetiyle milletinin dikkatini çekmiş bugünkü Cumhurbaşkanını da karizma olarak seçtiler. Dağıtımcılıkları, dengeleri gözetme anlayışları epey sürdü. Seksen öncesi devletin valisi için Defolup gitmelidir diyebilecek kadar sol hamiliğine soyunmuş birini iki dönem üst üste kültür bakanı yaptı bu dağıtımcı liderlik denge adına. Bunu geçmişe takılmak için değil, uzlaşma örneği göstermek için söylüyorum.
16 yıllık süreçte karizma etrafından çekilenler, yerlerine de kendi davalarını terk edenlerden ithal edilenler… derken iç çatışmalar sonucu istifa ettirilenler oldu. Yani dava arkadaşlığı hesabî söz ve hareketlerin kurbanı durumuna düştü.
Gerginlik yaratıcı hesabî konuşmalarla kendini gösteren çok siyasetçi var. Bunlar ya kasıtla ya da kendini göstermek için Atatürk ve tarihe gömülmüş tartışmalar üzerinden millî birliğimizi zedeliyor.
Milleti bütünlemek sorumluluğundaki Cumhurbaşkanı, Atatürk’e de inancı, düşüncesi farklı olana da hakaret ettirmeyiz, bu tartışmaların kimseye yararı yok dedi. Ne diyebilirdi başka? Kolay mı yani oy potansiyelli kanaat önderi konumundaki çekişme ve çatışmacı sorumsuz zıt kutupları dengelemek?
Sormadan edemiyorum: Ortadoğu bataklığındaki gibi özellikle gençleri dinden soğutan hizipçi yara kaşımaları var da bütünleştirici düşünürlerimizin güzel sözleri niye gündemde yok hiç? İslamın göğüs kabartan düşünürleri bizde değil mi? Bunu iyi düşünmeli ve asla dinimizi de tarihî şahsiyetlerimizi de siyasi çekişme ve çatışma konusu yapanların fitne fesat gündemine düşmemeli.
Siyasî rekabeti barış içinde örnek hizmet projeleriyle yapmalı. Geçim derdine çare bekleyen millet fertleri, yara kaşıyarak bölünme yolu açılmasından çok rahatsız! Düşmanlar da Suriye olalım istiyor.