Beste özlemi içideyim dostlarım beste! Yani Bilim, Edebiyat, Sanat, Tarih El ele. Atatürk’ün 10.Yıl Nutku’nda gösterdiği millî ülküyle ilerleyebilmek için bütünleştirici harç olsun beste!
Beste özlemi içideyim dostlarım beste! Yani Bilim, Edebiyat, Sanat, Tarih El ele. Atatürk'ün 10.Yıl Nutku'nda gösterdiği millî ülküyle ilerleyebilmek için bütünleştirici harç olsun beste! Millet yüzyıllarca hep bölünmüş okumuşlarına şunu diyor: Gereksiz çatışma konuları yaratıp temcit pilavı yapmayın. İslam siyasete karışmaz, ilkeleri vardır. Uyan kazanır. Uymadığı halde sürekli lafını ederek tartışan, tartıştıran, adına yalnızca ehl-i sünnet benim diye farklı farklı ahkamlar kesenlerse ancak çatışmalara kaynak olur.
Organize sanayiden okurum adı gibi Veli Bey, şunu yazmış: Tükiye'de sağcılar ne zaman bağımsız müslüman olmayı becerir de dinlerini şeyhlerden, tarikat ve cemaatlerden, şıhlardan öğrenmeyi bırakırsa ülke de, din de, kendileri de kurtulur. Kürsülerden nutuk atan, yalnızca makamdan imzalar atan, eğitimle rehber olmak yerine elinde koçan cezalar yazan değil bunu söyleyen. Sanayi işi üreten ve işin içinde verdiği eğitimle de istihdam yaratıp ekmek dağıtan vatandaş! Halkın sesi bu işte! Var mı duyan ve neler yaşadığını tartışan? Söz hakkı hep aynı kişilerde; kürsülerde, ekranlarda ahkam kesen kesene. Hepsi de ne hikmetse her alanda uzman(!)
Şimdi dar boğazda millet! Döviz, altın fırladı gidiyor. İşsizlik salgınla tetiklendi. Canından bezmiş gibi tedbir almıyor insanlar. Hekimler feryat figan! 7düvel yine sardı çevremizi. Şükür ki gücümüzü savunma sanayindeki son teknolojimizle gösterebildik. Cumhurbaşkanı dünya öznesi oldu. Şimdi ne olmalı gündemimiz? Ekonomi, üretim, teknolojik atılım konuşulası değil mi? Ama neyi tartışıyoruz? Ayasofya kararı ardından hutbede İslam kılıcını, Atatürk'e lanet okundu okunmadı iddialarını, hilafeti, İstanbul Sözleşmesini…Batı dünyasının İslamafobi tuzağını bozulmasın diye yağlıyoruz. Cumhurbaşkanı art niyet seziyorum diyor. Doğru da zemin nasıl oluştu?
İncelemelere dayalı çok yönlü değerlendirmelerini takip ettiğim tarihçi Prof. Dr. Memet Çelik, itibarımız böylesine artmışken henüz vakti değil uyarı raporu yazmıştı Ayasofya için. Karar verilince de gidip şükür namazı kıldı. İslamın insanlığı barış ve huzura davetini servis edelim dünyaya diye yazdım hep. Kılıcını değil! Devletinin beka sorununu dert eden bizler, millî olma nitelikli kararları tartışmanın fitne fesat odaklarına malzeme olabileceğinin farkındayız da bu bilinçte mi herkes?
Allah'ım soruyor: Akletmez misiniz? Deaş İslamafobi tuzağı örgüt değil mi? Boğaz kesme videolarını niye servis etmişlerdi haber ajanslarına? Osmanlı geleneği diye kılıçla hutbeye çıkmak, neyi çağrıştırdı? Atatürk'ü kastetti iddaları tartışma konusu oldu gereksiz yere ya kim için söylerse söylesin, Diyanet diline lanet yakışır mı? Yesevi, Mevlana, Yunus, Hacı Bektaş…nasıl bir dil kullanmışlardı? Bugünkü Diyanet onları niye model almıyor? İslam ülkelerinin yönetimleri emperyalist tuzaklarda kimi nalına kimi mıhına vururken derginin biri niye hilafet çağrısı yaptı? Abdulhamit Han'ın İslam dünyası için verdiği onurlu mücadelenin sonucunu niye, nasıl unuttuk?
Kendi Meclisimizde millî benliğimize uygun kapsamlı bir şiddet yasası yapmak varken İstanbul Sözleşmesini kaleme alıp dünyaya açılmak niyeydi? Model mi olacaktık? Madem öyleydi şimdi neyi, niye tartışıyoruz. Bu ne yaman çelişki? Allah'ım aklımı koru, tüm okumuşlarımıza da Yüce Kelamullah'ında buyurduğun akletme gücünü ihsan et!
Bilim dünya gerçeklerinin, edebiyat-sanat devrinin sosyal yapısının, tarih olan bitenin kaydı. Tarihçilerin geleceğe ışık tecrübe taşıyabilmeleri de yalnızca olan biteni değil, bilim-edebiyat-sanat eserlerini incelemeyle sebep-sonuç derinliklerini de kayda geçebilmelerine bağlı dedim. Bu önerime Tarihçi Prof. Dr.Yusuf Halaçoğlu şu cevabı verdi: Arkadaşımız söylediğimi anlamamış. Roman tarih kaynağı olarak kullanılmaz dedim. Oysa tarihin inceleme metodolojisinde edebiyat var dememiştim, artık olmalı demiştim. Romancılar devirlerinin sosyal olaylarını işlemiyorlar mı? Vurun Kahpeye romanı İslamafobi nedeni şiddet kaynağını, Yeşil Gece imam-öğretmen zıtlaşmasını; Kiralık Konak, Araba Sevdası Batı sosyal hayatına özenti bunalımlarını; Sinekli Bakkal doğu-batı sentezini, Hakka Sığındık salgın ortamında din sömürüsünü yaşatarak anlatmıyor mu örneğin? Tarihçiler bunları inceleseler, yazarlarıyla da röportajlar yapsalar bugünlere tecrübe dersleri daha verimli olmaz mıydı? Tarihin tekerrürü kader mi ki?
80 Darbesi öncesindeki olayların dersi Vebal romanıma önceki Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan referans yazmış, tarihe tanıklığının incelenmesi için komisyona da havale etmişti. Komisyon tarihçileri, kurumu ilgilendiren bir eser olmadığı raporu yazdılar. Çok geçmeden de Başkan görevden alınıp yerine sonra istifa etmek zorunda kalan tartışmalı tarihçi atandı. Ne acı!
Bedri Rahmi Eyüpoğlu İstanbul'un Anadolu'yu ihmaline tepki gösterdi. O tepkiden hareketle Erkan Doğan da Canavar Sofrası oyunu yazdı. Devlet Tiyatroları sahneledi. İzledim, inceleme amaçlı bir daha izledim. Tarihçiler sürekli gündemlese Cumhurbaşkanı açıkça biz İstanbul'a ihanet ettik derken açılacak kanal çevresinde kalan üç-beş köyü de nüfus artırıcı kentleştirmeye devam eder miydi?
Destanlar milletlerin felaketleri ve kurtuluşlarının sözlü edebiyat ürünleridir. Milletlerin muhayyilesi ve gücüdür adeta. 15 Temmuz dersi, ta Manas Destanı'nın Közkaman Hilesi bölümünde kayıtlı. Hangi tarihçi baktı? Tarihçi Asena lakaplı Akşener, Göktük Destanı'nı ders gösterip liderine farklı düşünmemiz bizi bölmesin deseydi; Devlet Bey de diğergamlığıyla ille de olağanüstü genel kurul deme, sabret olağan kongreyi bekle, ülküdaşlarımız doğruya karar verecektir, çatışmak kendini millete adamışlara yakışmaz deseydi iyi olmaz mıydı? İline Köroğlu olmuş Enginyurt, ihraç edildi. Güya uyarıldığı halde parti disiplinine uymamış. İyi de halkın gücü üstüne güç mü var? 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı da böyle demedi mi?Ordu halkı, konuş Köroğlu bizden selam et dediyse susacak mıydı yani? iftihar edeceğiniz vekili ihraç ederek güç mü gösteriyorsunuz, demokrasicilik mi oynuyorsunuz? Gel de dertlenme! İşte ben bu yüzden BESTE' den ders diyorum. Siyasetçiler başta herkes müzik misali dinlesin de huzur dolsun diye kurulmalı artık BESTE!