Son zamanlarda internet ve sosyal medya mecralarında tarihte Türkler tarafından yılbaşında ‘Nardugan’ bayramının kutlandığını ve çam ağacı süslediklerine dair bilgiler yaygınlaştı ama bu, amatör kişiler tarafından ortaya atılan bilgi kirliliğinden başka bir şey değil!
‘’Nardugan’’ diye Türklerde yılbaşı kutlaması yoktur. Nardugan bayramı günümüzde bazı Türk topluluklarında görülmekte. Karadeniz’in kuzeyinde İdil Ural sahası dediğimiz bugün Rusya federasyonu sahası sınırları içerisinde yer alan Kazak Tatarları, Başkurtlar ve Hristiyan olan Çuvaşlarda kutlanmaktadır. Bu ilk saydığım iki topluluk, Müslüman diğerleri ise Ortodoks Hristiyandır. Bayram 21 Aralık’ta değil 21 Mart’ta Nevruz’da kutlanır. Onlar Nevruz kelimesi yerine Nardugan kelimesini kullanırlar.
Nevruz Bayramının Türk topluluklarının göç ettikçe farklı topluluklardan benimsediği bir değer olduğunu söyleyen Doç. Dr. Erkoç, “Türkler biraz daha güney bölgelere göçmeye başladıklarında İrani topluluklarla da iletişimleri artıyor ve Nevruz Bayramını kutlamaya başlıyorlar. Bu ilk olarak Uygurlarda görüyoruz. Uygurlar, ‘Yenikün’ yani yenigün olarak kutluyorlar. Yılbaşı burda da 21 Mart gününe denk gelir.
Diğer bir iddiaya göre de Nardugan, Öz Türkler’de ve İslama kadar olan Türkler ile Sümerler’de aynı adla anılan bir bayramdır. Her yıl 22 Aralık’tan sonra gelen ilk dolunayda kutlanır. Bunun sebebi ise Türkler’in eski inanışına göre gece ile gündüz sürekli savaşırlar ve savaşı gündüz kazanır.21 Aralık günü en uzun gecedir ve ardından günler uzamaya başlar. Bu yüzden 22 Aralık günü Türkler için çok önemlidir. Bu günü takiben (Ay yılı esasına dayalı bir takvim kullandıkları için) ilk dolunayın çıktığı ilk gün yeni yılın ilk günüdür.
Peki çam ağacının Türkler için önemi neydi?
Türklerin tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir Akçam Ağacı bulunuyordu. Bu yerin göbeğinden göğe kadar yükselen bir ağaç... Gökyüzüne uzanan ucunda Gök Tanrısı (Ülgen), Toprağın altına uzanan ucu ise kötülüğü simgeliyordu. Buna ‘’hayat ağacı’’ denirdi. Bu ağacı motif olarak Türklere ait bütün halı, kilim ve işlemelerde görebiliriz.
Noel ve yılbaşının farkı ne?
Öncelikle şunu bir netleştirelim; Batılı toplumlarda Noel ve yılbaşı farklı anlamlar taşıyor ve toplumumuzda bu günler birbiriyle çok karıştırılıyor.
Hıristiyanlıkta Noel, Aralık sonuna gelen tarihlerde Hazreti İsa’nın doğum günü ve yeryüzüne inişi olarak kabul edilir. Genellikle batı kiliselerinde 24 Aralık, doğu kiliselerinde ise 6 Ocak’ta kutlanır. Orta Çağdan itibaren Avrupalı Hıristiyanlar çam ağaçlarını İsa’nın doğumunu kutlamak amacıyla süsler. Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde böyle bir uygulama yoktu. Roma İmparatorluğu döneminde ve sonrasında bu yeni din Kuzey Avrupa’da yayıldıkça buradaki halkın geleneklerine uyum sağlamıştır.
Miladi takvim kullandığımız için yılbaşı kutluyoruz
Türk Devleti ve topluluklarında miladi takvim kullanıldığını, bu yüzden 1 Ocak tarihini yılbaşı olarak kutladığını biliyoruz.
Noel 20. yüzyılın başlarından beri Hıristiyan olmayanlar tarafından da takip ediliyor. Ancak dinî motiflerinden arınmış, hediye alışverişi, yeni yılın gelişi ve yeni umutlar etrafında gelişen seküler ve ticari bir kutlama olarak.
Kutlamalar Türkiye’de daha Osmanlı döneminde, Tanzimat’la birlikte tartışma konusu oldu. Miladi yılbaşı,Tanzimat sonrasındaki sosyal yenilikler arasında en yavaş yayılanı oldu,Zira yılbaşının 24 aralık gecesi kutlanan noel ile karıştırılmasından,Noel’in uzantısı sanılmasından,dolayısıyla da bir ‘Hıristiyan bayramı’ zannedilmesinden çekiniliyordu.
Saray çevresi, bürokrasi ve askerler genelde “ecnebilerin” balolarına katılırken, halk yılbaşını bir “Frenk adeti” olarak gördüğü için benimsemedi. Osmanlı'nın yılbaşı kutlamaları ile ilk buluşma ise 1829 yılında İngiliz elçisinin Haliç'te gerçekleştirdiği bir balo ile olur. Devlet adamları ilk kez bu balo ile kutlamalarına katılmışlardır. Hepsi olmasa da anlaşılana göre bazı davetlere padişahlar da katıldığından bu o dönemde “ecnebi icadıdır” diye çok da mevzu olmadı.
Cumhuriyet’in yılbaşı balolarıyla başlayan kutlama geleneği ise uzun süre “halkın geneli” tarafından evde, ailenin kesesine göre yemek, kuruyemiş, meyve ve tombala eğlencesi şekliyle içselleştirildi.
Karasal TV yayını başladıktan sonra Türkiye, uzun zaman yılbaşını gece 00:00’da TRT ekranlarına çıkan dansözlerle kutladı. Büyük Milli Piyango yeni yıl ikramiyesine umut bağladı.
Karşı olanlar, bunlara o zaman da karşıydı. Kutlamayan zaten kendi hâlinde kutlamıyordu. Kutlamalara tepki gösterenlerse marjinal kabul ediliyorlar, sesleri çok duyulmuyordu.Bugün aynı tartışmalar sürerken yılbaşı kutlamalarında en çok yüzü gülen ise ‘’yılın hediye zamanı’’sloganıyla para kazanan markaların olduğu tartışmasız bir gerçek….