‘’İnsanın en büyük düşmanı, doğrudan doğruya kendisidir’ ’der Cicero.
İnsanoğlu değer vermediği her şeyi göz ardı eder, emek vermek istemez ve kıymet bilmez. Ta ki onu kaybedene kadar. Ülkemizde bir sanatçının öldüğünde kıymetini anladığımız gibi.
Yasarken neredeydiniz?
Kendimize de aynı şeyi yapıyoruz. Nasılsa bu beden bana ait. İstediğimi yaparım, istediğimi yerim, istediğimi içerim. Bize bahşedilen en büyük nimetlerden biri tıkır tıkır işleyen en mükemmel makine olan bedenimizdir. O kadar iyi çalışıyordur ki hiç zarar görmez yada hastalanmaz diye düşünürüz. Aslında hastalıklar biz doğarken bedenimizde yoktu, kodlanmamıştı. Onları bedenimize alan, davetiye çıkaran ve bedenimizi bu hastalıklara karşı zayıf düşüren biziz. Bi insan kendine niye bunu yapar? Böyle düşününce haklı buluyoruz ama hala bedenimize zarar vermeye devam etmekten de geri kalmıyoruz.
İnsanoğlu hiç yaşlanmayacağını ve hep genç, sağlıklı kalacağını sanıyor. Çevremizde duyduğumuz ya da haberlerde okuduğumuz birçok hastalığın bizde vuku bulmayacağını düşünüyoruz. Bunun koca bir yanılgı olduğunu anladığımızda iş işten geçmiş olabilir.
Peki ne yapmalıyız? Dünyadaki bu kadar hastalıktan bedenimizi nasıl koruyacağız.
Bu soruların cevabını aşağı yukarı hepimiz biliyoruz aslında. Sosyal medyada takip ettiğimiz sağlık sayfalarından, televizyon programlarında dinlediğimiz tavsiyelerden, hastalıkları atlatan çevremizdeki insanlardan vb. her konuda biraz bilgimiz var. Olmayanları da öğrenebileceğimiz internet denen koca bı bilgi dünyası var. Burada önemli olan istemek ve kendine değer vermek. İnsan sevdiğini her türlü kötülükten korur değil mi? Mesela çocuklarımız, sağlıklı büyümeleri ve hasta olmamaları için en doğal, en temiz içerikli ve sağlıklı gıdaları bulup yediririz. Abur cubur yedirmez, asitli içeceklerden içirmeyiz. Böylece bağışıklık sistemi güçlü olur ve kolay kolay hasta olmaz. Peki biz neden bu zehirleri bedenimize sokuyoruz. Çünkü kendimizi sevmiyoruz. Kendimizi korumuyoruz.ve kaçınılmaz son. İşte düşmanlıktan kastettiğimiz bu, farkında olmadan bize emanet edilen bu sağlıklı bedeni hastalıklı, bozuk bir makineye dönüştürmek ve sonra bunun için suçlayacak birilerini bulmak. Kimseyi suçlamaya hakkın yok suçunu kabul et ve farkına var. Sen Rabbinin yarattığı bir mucizesin ve bu mucizeye sahip çık.