BUGÜNKÜ bozuk sistem veya düzenle Türkiye düze çıkamaz, necat ve
selamet bulamaz. Bunu herkes kafasına iyice yerleştirmelidir.
Otoyollar, hava alanları, barajlar, köprüler, hızlı trenler, yüksek
binalar, seller gibi akan lüks otomobiller, yapılaşma, birkaç yüz
yeni üniversite… bunlara benzer teknik ve diğer terakkiler iyi
yolda olduğumuza delil olmaz. Müslümanlık açısından için iyi yolda
olmanın delilleri şunlardır:
1. Sahih=doğru inançlara sahip olmak.
2. Tahkikî imana sahip olmak.
3. İslamı doğru olarak bilmek ve hayata uygulamak.
4. Kur’anı ana kaynak olarak kabul etmek ve onun emirlerini,
yasaklarını, öğütlerini hayata tatbik etmek.
5. Tevhid eğitimi veren çok güçlü, çok vasıflı, çok üstün eğitim
sistemine, İslam Mekteplerine sahip olmak. Eton kolejinden üstün
kolejler kurmak, çağın seviyesinin üstünde vasıflı Müslümanlar
yetiştirmek.
6. Eski Endülüs medreseleri ayarında üstün ve vasıflı hocalar
yetiştiren İslam Medreselerine sahip olmak. Şeyhülislam Mustafa
Sabriler, Düzceli Zahid el-Kevserîler, Elmalılı Hamdi, Erzurumlu
Ömer Nasuhi efendiler ayarında ulema yetiştirmek.
7. Bedevilikten medeniliğe geçmek.
8. Bütün Müslümanların tek bir Ümmet olmaları.
9. Bu Ümmetin başında ehliyetli, liyakatli, muttaqi, râşid bir
halife bulunması ve ehl-i imanın bu zata biat ve itaat etmesi.
10. Âşikâre işlenen fısk ve fücurun, lüksün, israfın, tebzirin,
fuhşiyatın önlenmesi.
11. Beş vakit namazın ikamesi ve edası
12. Müslüman mahalle teşkilatı kurulması.
13. İş, ticaret, sanayi, finans hayatının fütüvvet ahlakı ve ahîlik
teşkilatı ile yola sokulması.
14. İslamî hizmetler ve faaliyetler alanına sızmış olan din
sömürücüsü serserilerin, hergelelerin, münafıkların, yârı mühtedi
haşaratın kovulması.
15. İslamın hayata Sünnetin ışığında tatbik edilmesi.
16. Selef-i Sâlihîn uygulamasının esas alınması…
17. Müslümanların yüzde doksanı beş vakit namazı dosdoğru kılmazsa
Ümmet kurtulamaz.
18. Zekatın Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun olarak
verilmesi, bu suretle toplumda sosyal adaletin sağlanması; bunun
için Türkiye çapında cemaatler üstü bir Ümmet Zekat Sandığı
kurulması.
19. İslamın hayata uygulanmasında, 16’ncı asırdaki Osmanlı
sisteminden de ilham alınması.
20. Şeriata aykırı olmamak şartıyla tasavvuf ve tarikattan
faydalanılması.
21. Batıdan alınan taklid hukukun yerine millî hukuka
dönülmesi.
22. Feminizm şeytanî tuzağına düşülmemesi.
23. Dünyada ne kadar üstün beyin varsa, bir çaresini bularak
Türkiye getirilip İslama ve Ümmete hizmet ettirilmesi.
24. Dünyada ne kadar mağdur ve mazlum vasıflı-değerli insan varsa
onların Türkiyeye sığınması.
25. Uluslararası temizlik ve şeffaflık anketlerinde Türkiyenin, 10
üzerinden 9 küsur not alarak birinci olması. (Şu anda Danimarka ile
Yeni Zelanda ikisi de aynı notu alarak birinci olmuşlardır. Türkiye
5 not ile elli küsuruncudur.)
26. Türkiyenin temiz, örnek, faziletli, hayran bırakan durumunun
insanlığı tesir altında bırakarak kütlevî ihtidalara sebebiyet
vermesi.
27. Tarih boyunca az görülmüş bir ahlak, fazilet, bilgelik
sergilenmesi.
28. Türkiyenin ahlak, fazilet, iyilik, doğruluk ve güzelliğinin,
bilgeliğinin düşmanlar ve karşıtlar tarafından da kabul ve teslim
edilmesi.
29. Türkiyenin öncülüğünde İslam devletleri Federasyonunun
kurulması.
30. Müslüman ülkeler arasında pasaport ve vizenin kaldırılması.
31. Başka dinlere mensup insanların çocuklarını Türkiye İslam
Mekteplerinde okutup adam etmek için çırpınmaları.
32. Kur’anda, “Sizin için kısasta hayat vardır” buyurulmaktadır.
İdam cezasının geri getirilmesi ve adaletli bir şekilde
uygulanması.
33. Haram, kara, kirli, pis, necis servetler hakkında nereden
buldun kanunu çıkartılması.
34. Büyük miktarda rüşvet alan, yolsuzluk yapan, kara servet
edinenlerin idam edilmesi. (Çinde böyledir).
35. Bin yıllık millî ve islamî alfabemiz üzerindeki yasakların
kaldırılması ve okullarda Kur’an ve Latin alfabesi ile eğitim
yapılması.
36. Dünyanın en temiz, en şeffaf, en ciddî, en vasıflı, en faydalı,
en vatansever, en dürüst, en âdil medyasının kurulması.
37. Karma eğitimden vaz geçilmesi.
38. Kaybedilen bir cüzdanını veya çantanın mutlaka sahibini
bulması.
39. Hırsızlığın, dolandırıcılığın milyonda bire indirilmesi ve
bunların da ibret verecek, korkutacak, suçları önleyecek şekilde
tenkil edilmesi, cezalandırılıp tepelenmesi.
40. Sadece okumaya istidadı olanlar gençlere lise ve üniversite
tahsili yaptırılması, istidatlı olmayanların meslekî eğitime
yönlendirilmesi.
41. Din kitaplarından sonra her yıl en fazla baskısı yapılan, yirmi
beş çeşit edisyonu olan kitabın Fuzulî Divanı olması.
42. Türkiyenin sisteminin bir Medine-i Fâdıla (Erdemli sistem)
olması.
43. İstanbulda on beş milyon kitaplık bir Fatih Sultan Mehmed
Kütüphanesi kurulması.
**
Evet, parmaklarımı birtakım görmez gözlere doğru uzatarak tekrar
ediyorum: Türkiyemiz bu anlattıklarımla kurtulur, necat ve felah
bulur, selamete çıkar ve yücelir.
(İkinci yazı)
Dershane Savaşlarında Seviye Düşüklüğü
Dershane savaşlarında, kim haklı kim haksız sorusunu bırakalım da,
manzaraya bakalım. Maalesef Müslümanlar bu konuda gereçli not
alamamışlardır. Dershane meselesinin savaş haline getirilmesi çok
yanlış olmuştur. Bu konuda Ergenekoncu, Gezici, Kemalist,
Sabataist, Kripto medyanın tuzağına düşmüş bulunuyoruz. Bir eğitim
meselesini siyasileştirmek hatâsına düşülmüştür. Dershaneciler
kendilerinde binde bir bile hatâ ve noksan görmemekte, bütün suçu
ötekilerin üzerine atmaktadır. Müslüman kesim, dershane savaşının
asıl sebepleri üzerinde yeteri kadar durmamıştır. Üslup ve seviye
son derece düşmüştür.
Müslümanlar tek bir Ümmet halinde olsaydılar, başlarında râşid bir
İmam bulunsaydı, herkes bu zata biat ve itaat etmiş olsaydı böyle
bir savaş olmazdı. Bin kere yazıklar olsun ki, bazı fanatikler ve
militanlar, Müslüman kardeşlerine amansızca saldırmışlar, fitne
yangınını körükleyen din düşmanlarıyla ittifak etmişlerdir.
Hiçbir aklı Müslüman cemaatin, sivil saray darbeleriyle halkın
seçtiği bir Başbakanı ve iktidarı devirmeye hakkı yoktur. Böyle bir
darbe, Türkiyenin bugünkü durumunda büyük bir fitne ve çılgınlık
olur ve sadece küfür ve nifakın ekmeğine yağ sürer.
Seçimle başa geçen, sandıktan çıkan iktidarlar ancak seçimle
değişmelidir.
27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat
darbelerinden ibret almayan bazı Müslümanların sivil saray
darbelerinden medet ummaları doğrusu pek acınacak bir haldir.
Cenab-ı Hak memleketimizi, halkımızı, devletimizi, üzerinde
yolculuk ettiğimiz gemiyi veya uçağı böyle darbe çılgınlıklarından
hıfz buyursun.
13.12.2013