Bazı çevrelerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı
besledikleri duygular, nefretten de öte kindir. Öyle ki bu
kimseler, sn Erdoğan'ın kanına ekmek doğrayıp içseler doymazlar.
Onların kimler olduğunu tek tek saymaya gerek yok. Bazı medya
unsurları, bazı kalemler, bazı partiler vs.
Bir Türk devlet reisine duyulan bu kin, tarihin tekerrürüdür:
Recep Tayyip Erdoğan, Cemal Gürsel gibi darbe mahsulü sözde
Cumhurbaşkanı, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk gibi varlığıyla yokluğu
belirsiz Cumhurbaşkanı, Kenan Evren gibi Washington'un "bizim
oğlanlar" dediklerinden bir Cumhurbaşkanı, Süleyman Demirel gibi
vesayetle iş tutan Cumhurbaşkanı, Ahmet Necdet Sezer gibi arkada
hiçbir hayırlı iz bırakmamış Cumhurbaşkanı olsaydı... Bugün o
çevreler, bu öfke nöbetlerinde olmayacaklardı...
Son bir buçuk asırda hangi Padişah, Başbakan, Cumhurbaşkanı, bu
millete ve bu ümmete hizmet ettiyse müstemleke komiseri edalılarla
o yabancılaşmışların dışardaki patronları tarafından onlara iftira
atıldı, darbe yapıldı, suikast tertiplendi, düşmanlık
gösterildi.
Sultan Abdülaziz, donanmayı güçlendirerek açık denizlere taşımaya
kalkışınca, ve ilaveten dış borçları da ödeme yoluna girince
bedelini hayatıyla ödedi. Sultan Abdülhamid, devlette toprak
kaybının önüne geçti, tasarruflarıyla hazineyi düzeltmeye başladı,
çok sayıda mektepler yaparak eğitimi kuvvetlendirdi, Bağdat ve
Hicaz demir yollarını hizmete açtı, hastaneler kurdu, Filsitin'de
Yahudilere devlet olma hakkı tanımadı, petrol sömürücülerine geçit
vermedi, Hilafet kurumunu -o güne kadar görülmemiş çapta- İslâm
âlemi ve dünyada etkinleştirdi. Bu ve daha onlarca sebepten daha
dolayı Gezi'de devrildi ve nezaret altındayken vefat etti. Adnan
Menderes, Türkiye'yi, yollarla, barajlarla, şehirleşmeyle,
ticaretle tanıştıran, Ezan'a hürriyet veren Başvekildir.
Darağacında astılar. Turgut Özal, Türkiye'nin önünü ve ufkunu açtı.
"21. Asır Türk asrı olacak!" diyen ilk devlet adamımız oldu. Bu
milletin evlatlârına eşit dünyalı fikrini aşıladı. O'nunla birlikte
Anadolu'dan büyük sanayici ve büyük tüccar yetişir oldu. İstanbul
baronlarının karşısına yerli sermayeyi çıkarttı. İhracatçımıza
kapılar araladı. Bürokrasinin belini kırdı. Fakat bir suikastte
canını kıl payı kurtardı. Sonunda Çankaya "nezaretinde" meçhul bir
şekilde vefat etti. Abdullah Gül'le başlayan icraatçı Cumhurbaşkanı
tipi, Tayyip Erdoğan'da kemal buldu. Tayyip Erdoğan, eser veren bir
Başbakanken risk alarak Cumhurbaşkanlığına soyundu.
Cumhurbaşkanlığında gücünü halktan almak istedi. Seçimlere girerek
yüzde 52 gibi yüksek bir vatandaş teveccühü ile seçildi.
Seçildikten sonra da olayları seyreden bir Cumhurbaşkanı
olmadı.
Anayasanın verdiği "icranın başı" olma yetkisini kullandı.
Başbakanlığında, Türkiye, iletişim, ulaşım, sağlık konularında
zirve yaptı. Bütün sabotajlara rağmen demir yolu ve hızlı tren
gelişti, Hava yolu, kara yolu, tüneller, köprüler dünyayla yarışır
oldu. 10 yıla bir asırlık hizmet sığdı. Ufkumuz, 2023 Büyük
Türkiye, 2071 Cihan Devleti idealleriyle tanıştı. Kanal İstanbul
dendi. Filsitin'den Myanmar’a oradan Somali'ye kadar İslâm âleminin
sahipsizlerine milletimiz adına kol kanat gerdi. Cumhurbaşkanı
olunca da bunları hiç tavsatmadan takip eder oldu. Bu sebeple
emperyalist devletler Düyun-u Umumiye'den bu yana ilk defa İMF'yi
gönderen, adını koymadan Hilafet hizmetini hayata geçiren,
nesillerde Osmanlı ruh ve heyecanının dirilişine imkân veren milli
olan ne varsa onları destekleyen, yerli savunma sanayiini
geliştiren, Türkler ve Müslümanlar lehine çalışan Recep Tayyip
Erdoğan'a düşman oldular. Elde ettikleri medya ve terör
örgütleriyle Tayyip Erdoğan'a silahla ve kalemle saldırdılar. Şu
farkedilmeli ki aslında Cumhurbaşkanının şahsında bu milletin
büyümesine, tarihten rövanş almasına düşmanlar.
Abdülhamid olmasaydı, Osmanlı 33 yıl evvel tarih sahnesinden
çekilecekti. Devleti takviye edip yenileyince bir Fransız tarihçi
kendisine "Kızıl Sultan" dedi. Bu iftirayı devrin paralel örgütü
İttihat ve Terakki Fırkası, çok sevdi. Ona bir de "pinti Hamid" ve
"müstebit!" yalanını ekleyerek Cumhuriyet'e devretti. "Müstebit,
diktatör demektir. Bugün Abdülhamid devri matbuatının devamı bir
kısım medya da sn Erdoğan'a diktatör diyorlar. Güya Tek adammış?
Yasama, yürütme, yargı kuvvetlerine rağmen bir Cumhurbaşkanı nasıl
Tek Adam olabilir?
Kaldı ki o "Tek Adam" deyimi de kendilerinin değil, Şevket
Süreyya'dan öğrendiler.