Sömürgeci batının Osmanlı devletine kasdının gâyesi petroldü. Osmanlı Asyasındaki Müslüman unsurlar, kışkırtıldılar, devlete karşı isyan ve istiklal hareketlerinde desteklendiler. Yapılanın basit bir adı vardı "böl, parçala ve yut!".

Bugün yeniden tarihin tekerrür ettiğine şahitlik etmekteyiz. Türkiye ve Irak Kürdistanı, 2013 sonunda Kuzey Irak petrolünü dünyaya pazarlamak için bir anlaşma imzaladılar. Ceyhan'a gelecek petrol, buradan tankerlerle ihraç edilecek ve parası, Kuzey Irak adına Halk Bankası'na yatırılacaktı. İlk gemiler dolum yapıp da sevk başlayınca öfkeli güçler, devreye girerek onları haftalarca hiçbir limana yanaştırmadılar. Sonra kerhen razı olmuş gibi davranıldı ama hadise kayda girmişti. Bu haddini bilmezliğin haddi bildirilecekti.

Beri tarafta Suriye'nin kuzey doğusunda merkezi Kamışlı olan ve Kürtlerin Rojava yani "Batı" dedikleri bir Kürt bölgesi vardı. Bu bölgede kahir ekseriyeti sünni Kürt olan ve aralarında Arap ve Türkmen ve bir miktar da diğer ırkların da bulunduğu bir kaç milyonluk bir nüfus yaşamaktadır. Baas rejimi, bu insanlara hüviyet cüzdanı bile vermemişti.

Bu arada Arap Baharı vak'ası Suriye'ye de sıçradı. Ayaklanmalar başladı. Rojava bölgesi Kürtleri de vaziyetten istifade ettiler. Mevzu bölgede PKK'nın Suriye kolu PYD hâkim vaziyete geçti. Başlarında yüksek tahsilini Türkiye'de yapmış ve iyi Türkçe de konuşan Salih Müslim vardı. Irak ve Suriye coğrafyasında IŞİD denen sipariş bir örgüt peydahlanıp o çevre iyice kaosa gömülünce Rojavalılar Kobani, Afrin ve Cezireyi "özerk kantonlar" olarak ilan ettiler. Şam, özerklik/otonom ilanını tanımasa da yapacağı bir şey de yoktu.

O arada IŞİD, herhalde senaryo gereği Osmanlı'nın "Arap Pınarı", Arapların "Ayn el Arap" dedikleri Kobani'ye de insafsızca saldırdı. Âdeta taş taş üzerinde kalmadı. Türkiye, daha sonra büyük kısmı geri dönecek olan iki yüz bin kadar Kobanili mağduru kabul etti.

Bu kanton özerklik ilanları Kürtler için belki bir tatmin unsuruydu. Fakat bir yerler için kullanılacak önemli fırsat ortaya çıkmıştı. Bu kanton şehirler tek başlarına ne yapabilirlerdi? Hiçbir şey. Peki öyleyse neden birleşip yekvücut olmuyorlardı. Birleşemezlerdi; çünkü, aralarında ağırlıkla Türkmenlerin ve Arapların yaşadığı şehirler, kasabalar ve köyler vardı.

Öyle ise bunlar boşaltılmalıydı!..

Bunu tabiî ki PYD tek başına yapamazdı.

İşte o zaman IŞİD yahut DAİŞ denen kanlı örgütle güya mücadele için bölgeye yerleşmiş ve Amerika, İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, Kanada, Avustralya gibi devletlerle bazı küçük mahalli devletlerin askeri güçlerinden oluşan Koalisyon Kuvvetleri devreye girecekti. Koalisyon Kuvvetleri, DAİŞ'e saldıracaktı. Ama bombalanan yerler Cezire ile Kobani arasında bulunan Tel Abyad şehri başta olmak üzere Türkmen ve Arapların yaşadıkları şehir, kasaba ve köylerdi. Öyle de yapıldı, yapılmakta. Bombalardan kaçan on binden fazla Türkmen ve Arap, Türkiye'ye sığındı. Tel Abyad'ın 28 Türkmen köyü boşaldı. PYD dört köyü işgal etti.
Bütün bunların koalisyon devletlerine faydası nedir?

Niçin bunu yapmaktalar?

Açıklaması şöyle:

İsviçre özentili bu kantonlar birleşip tahliye edilen yerleşim yerlerine Kürtler geldiğinde Türkiye ile Suriye arasında bir devlet kurulmuş olacaktır. Bu maksatla plân hazırdır. Tel Abyad ele geçirildiğinde dörtte biri Kuzey Irak’tan olmak üzere buraya on bine yakın Kürt yerleştirilecektir. Bu cılız ve sömürgeci devletler güdümündeki Kürt devletiyle iki maksat elde edilecektir. Birincisi Türkiye'nin orta doğu ile irtibatını kesmek ve ikincisi de Kuzey Irak petrolünü bu kurgulanmış devlet topraklarından İsrail kontrollü olarak Akdeniz'e ulaştırmak.
En uzun sınırımız tehlikede...

Vahim gelişmeler olabilir.

Ankara, Esad rejimi aleyhine uçuşa yasak bölge için çok diretti ama oralı olmadılar. Şimdi istenir mi orada kurulacak bu PKK özlü devletçiği Türkiye'ye karşı himaye maksatlı olarak uçuşa yasak bölge ilan edilsin!? Şu gizden kaçmamalı menfaat icap ettiğinde marksist bir örgütle kapitalist dünya iş birliğine gidebiliyor.
Türkiye, petrol yüzünden yeniden sömürgeci batı kıskacında.
Şu ağırlığı bir koalisyon hükümeti taşıyamaz.
Kuvvetli bir iktidar kurmaktan başka şans yoktur.