SÖZ VAR Kİ…
Söz; salt bir veya birkaç heceden oluşan, anlamı olan ses birliği değildir elbet. Kâinat yaratılmadan önce de söz vardı. Yaratan; “Ol” dedi; toprak oldu, su oldu, hava oldu, ışık oldu, renk oldu. Sonra insan yaratıldı. Allah, yarattığı insana en büyük hediye olarak da sözü bahşetti. Söz, insanı diğer bütün yaratılanlardan ayıran ona, eşref-i mahlûkat unvanı kazandıran, kelâm sıfatının insanda tecellîsidir.
Söz; beynin tasarladığı, duyguların yönlendirdiği, kalbin onayladığı, nefes yolunun, dilin ve dudakların şekillendirdiği seslerdir. Terk edince dudakları; geri dönüşü mümkün olmayan sözün acısı can yakar, tatlısı cana can katar.
Söz; hikmettir, güçtür, kuvvettir. Söz; zaman ne kadar çabalasa da söküp atamadığı, silip ortadan kaldıramadığı, yegâne kalıcılıktır. Söz, asırlara hükmeder. Geçmiş onunla dillenir; gelecek onunla şekillenir. Sevinçlerimizi onunla ifade eder; kederlerimizi, üzüntülerimizi; eşimizle, dostumuzla, onunla paylaşırız. Yakarışlarımızı onunla yapar, dualarımızı onun vasıtası ile Allah katına göndeririz.
Söz; kimi zaman sevdalı yüreklerde bir aşk şarkısı, kimi zaman da hasret olur. Söz, umut olur bağlar bizi hayata. Yerine göre güven, yerine göre vefa olan sözle güzellikler anlam kazanır; iyilikler kulaktan kulağa onunla dolaşır. Söz, şekle bürünerek yazı olur. İnsanlık, onunla uygarlaşır. Medeniyet, onunla gelişir.
Sözün güzeli, samimî ve candan olanıdır. Gönül mutfağında pişirildikten sonra ikram edilenidir. Sözün doğru ve güzel olması kadar, yerinde ve zamanında söylenmesi de önem arz eder. Bakmayın siz öyle; «Söz gümüşse sükût altındır.» diyenlere. Bu atasözü, sözünü-sohbetini bilmeyenler için söylenmiştir. Yaratan’ın insana emanet ettiği bu güzellik yerinde kullanılmayacaksa bari bu kutsî varlığa karşı kusur işlemesin, diye söylenmiş bu atasözü. Gerçekte ham söz söyleyip mahcup olmaktansa hiç söylememek daha evlâdır. Dedik ya söz, diğer bütün yaratılmışlara nazaran insana bahşedilen, değeri ölçülemeyecek bir hediyedir. Elbette bu büyük nimetin büyük sorumluluğu da olacaktır. Düşünüp taşınılmadan söylenen söz, söyleyenin değerini düşürür. Söz; yerinde ve zamanında söylenirse yüceltir insanı. Ancak; kalbi fesat, kin ve kötülük dolu insanların ağzında atomdan daha tehlikelidir. Tarih, insanlığı felâketten felâkete sürükleyen sözün gücünü kötü emelleri için kullanan zâlimlerin yıkıcılıkları ile doludur.
Sözün güzelini söylemek, mârifet ister. Ama doğrusunu, aklı ve mantığı yerinde olan her kişi söyleyebilir. Önemli olan sözü yalandan arındırmaktır. Söz, doğru olmalıdır. Karşımızdaki kişiyi yanıltıcı, aldatıcı olmamalıdır. Hele kırıcı, incitici hiç olmamalıdır. Söz, önü-ardı hesap edildikten sonra ağzı terk etmelidir. Ağızdan bir defa çıktı mı geriye dönüşü mümkün olmayan sözle kalpler kazanıldığı gibi kırılır da. Bazen bir söz yılların özenli birikimlerini darmadağın eder. Kalplerde derin yaralar açar, dostlukları bitirir.
Söz; güzel olmalı, güzellik taşımalıdır. İlk vahyi; “Oku Rabbinin adı ile…” olan Kur’ân-ı Kerîm’in İbrahim Sûresi’nin 14. âyetinde Allah -celle celâlühû-: “Güzel söz; kökü yerde sâbit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir. O ağaç, Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Çirkin bir sözün durumu ise, kökü toprağın üzerine çıkarılmış, bütünüyle kararsız, dayanıksız, çürük bir ağaç gibidir.” demek sûretiyle sözün en güzelini; doğru olanı ve karşısındakine faydalı olanıdır, diye beyan etmiştir.
Söz, insanın kendisidir. İnsan onunla kimliklenir, onunla kişilik kazanır. Söz ve amel birbirini tamamlayan iki olgudur.
Sözün kişilik ve kimlik oluşumundaki etkisini bakın Hintli düşünce adamı Mahatma Gandhi nasıl anlatmış: “Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür... Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür... Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür... Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür... Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür... Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür... Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür...”
İnsan, sözü ve söylediği sözün gereklerini yerine getirdiği oranda değer kazanır. İçi-dışı bir olmayanların; söyledikleri ile yaptıkları çelişenlerin yahut verdiği sözü tutmayanların toplum nazarında değerleri kaybolur. Çevreleri tarafından soyutlanırlar. Sözüne güvenilmeyen insan yalnızlaşır.
Söz, ne kadar yürekten söylenirse o kadar tesirli olur. Sözün halletmeyeceği mesele yoktur. Nice engeller onun sayesinde kolayca aşılır. En karmaşık en olmayacak işler onun gücü kullanılarak halledilir.
Yaratan’ın en büyük hediyesi olan sözü; iyilikler, güzellikler için kullananlara ne mutlu…