Siz sabahın erken saatlerinde kalkıp dershane, okul ve özel ders üçgeninde mekik dokurken bir de Sosyal Medya'da üniversiteli abla ve abilerinizi görüp "Off yaa, hayat onların işte!" diyor olabilirsiniz. Ama inanın, üniversiteli olmak gününü gün etmek ve güzel kahve fotoğrafları çekmek değildir.
Eğer Türkiye'de öğrenciyseniz, hayatınızın büyük bir kısmı sınav maratonları arasında koşturmakla geçebiliyor. YKS, TYT ve AYT, KPSS, DGS derken isimlerin bile içeriğinden fazla uzun oluşu başlı başına bir stres kaynağı olabiliyor. Eğer "Bir gün bu koşuşturma bitecek ve rahat edeceğiz." diye düşünüyorsanız, size kötü bir haberim var: Bu sınav da bitecek ve bittiğinde de yeni bir maraton başlayacak; vize ve finaller.
Final zamanı gelen o tatlı stres mi? İşte o anlarda gerçek mücadele başlıyor. O günlerde "Bütün dönem ne yaptım?" diye sorgulayan milyonlarca üniversiteli kahve içerek enerji toplarken bir yandan da müzik dinleyerek "motivasyon" oluşturmaya çalışadursun, işin daha da komik tarafı o motivasyon bir türlü "çalışmaya" dönüşmemesi. Neden her şey bir sınava bağlı? Neden tüm kariyerimiz birkaç saatlik performansa indirgeniyor? diyorsanız, belki de doğru yöntem ve disiplinle çalışmıyorsunuz. Konuyu Dörtgöz Akademi kurucusu, Eğitim Koçu Emrah Sevim İstiklal Gazetesine değerlendirdi.
Eğitimci Emrah Sevim öğrencilerin stresle mücadelesi konusunda “Stres sadece dersleri değil, sağlığımızı, hayallerimizi ve hatta aramızdaki bağları bile etkileyebiliyor. Sonuçta ne mi oluyor? Bir yanda tüm enerjisini YKS’ye harcayıp hayalindeki üniversiteye giremeyenler, diğer yanda o hayalini yakalasa bile vizelerle, finallerle boğuşan öğrenciler… Bu döngü her seferinde aynı. Fakat unutmamak gerekir ki bu yolda asıl önemli olan, öğrendiğimiz şeylerin ötesinde, dayanıklılığımızı, hedeflerimizi ve hayata bakış açımızı şekillendirebilmek.” İfadelerini kullandı.
Eğitim Koçu Emrah Sevim’den Öğrencilere Tavsiyeler
Sınav tarihleri belli olduğunda ya da sınav dönemi başladığında öğrenciler strese girmeye başlıyorlar. Tarih yaklaştıkça stresin de dozu artıyor. Aslında stres kontrol edebildiğimiz müddetçe, bizim için iyi birşeydir. Hatta başarıyı tetikleyen de iyi bir yönü yardır. Hayatımızda stresi kontrol edemediğimizde ise başımıza büyük sıkıntılar açar. Öğrencilere tavsiyemiz dersleri, zamanında ve düzenli bir şekilde takip etmeleri, notlarını düzenli almalarıdır.
İki tip öğrenci profili vardır; Stresini yönetebilenler ve yönetemeyenler. Yeri gelecek uykusuzluk ya da stres kaynaklı olumsuz tetiklenmeler olacaktır. Biz bunların hepsini kabul ediyoruz. Eğer düzenli çalışıyorsak ve kendimizden eminsek, planlı programlı hareket edebiliyorsak, stresi minimuma indirgemek mümkün.
Bizim öğrencilere tavsiyelerimiz; Müzik dinleyin, yürüyüş yapın, insanlarla iletişim halinde olun, kendinizi odalara kapatmayın!
Kendinize inanın ve negatif düşüncelerden çıkın. Çalışmalarınızı zamanında yapmaya çalışın. Aralıklı olarak notlarınızı inceleyin. Belirli saat aralıklarında çalışmalar yapın. Örneğin 25 dk. çalışıp 5 dk. dinlenin gibi..., Anlamadığınız yerlerde arkadaşlarınızdan destek alın, sorun yaşayacağınız konular varsa bunların üzerine gidin. Çünkü birşeyle münakaşa etmek yerine çözüm tarafında olmak her zaman daha iyidir. Takılacağınız yerleri çözümlemeye gayret gösterin. Zaten bunları yaptığınızda stresininiz otomatik olarak azalacak ve kendinize olan güveniniz de artacaktır.
AİLELER “BAŞARMAN GEREKİYOR” ZORLAMASI YAPIYOR
Emrah Sevim; “Elbette elimizde olmayan sebeplerle sitresi yönetemediğimiz durumlar da var. Bunlar da genelde psikolojik etkenler oluyor. Ailelerin baskısı gibi. Bu baskı genelde şu yönde oluyor ki aileler çocuklarının alttan ders almadan sınavı geçip, bir sonraki aşamaya geçmesini istiyor fakat bunun gençler üzerinde ne kadar baskıya sebep olduğunu farketmiyorlar.
Aailelerin başarman gerekiyor baskısı ile öğrenci başaracak düzeyde olsa bile ters etkiye sebep olarak başarısızlık getiriyor. Bazı aileler eğitim sistemini bilmiyor. Günün sonunda yaptırım geliyorsa ve öğrenci de bunu biliyorsa, stresin tetiklenmesi söz konusudur. Elbette ki ailelerdeki baskının en büyük sebebi hepimizin bildiği gibi ekonomik sebeplerdir.
Biz ise bu psikolojik baskıyı en fazla vakıf üniversitelerinde okuyan öğrencilerde görüyoruz. Yada bir öğrenci il dışında okuyorsa aile baskısı yüksek oluyor ve bu stresin hepsi karşımıza çarpan olarak çıkıyor. Devlet üniversitelerinde okuyan öğrencilerde bu tür bir baskı çok fazla görülmüyor.” diyerek aile baskısının öğrenci üzerindeki etkilerine değindi.