Şeyhü’l-İslam Mustafa Sabri Efendi’nin Kur’ân hizmeti
Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi ismi Tokat’ta bir İmam Hatip Anadolu lisesine konulmuştu. Bir takım sol görüşlü derneklerin ve medyanın tepki göstermesi ile İl Milli Eğitim Müdürü geri adım atarak okulun ismini Jandarma Astsubay Üstçavuş Yakup Adak olarak değiştirdi. Geçen haftaki yazımda hususiyle şunu belirtmiştim, iktidara muhalif olmak vatan hainliği değildir.
Gelelim il milli eğitimin ani bir kararla Mustafa Sabri Efendi’nin ismini kaldırmasına. Güzel bir davranış olmadı. İnsan inandığı dava uğruna mücadelesini verir, ufak bir eleştiri yapılınca tepki gösterilince çark etmez.
Gelelim Mustafa Sabri Efendi ile ilgili bilmemiz gereken noktalara;
Şeyhü’l-İslam Mustafa Sabri Efendi, 4 Mart 1919 târihinde Şeyhülislâm oldu. Yüz yirmi yedinci Osmanlı şeyhülislâmı olarak vazifeye başladı.
Yedi ay süren bu vazîfesinden sonra görevden alındı.
1920'de yeniden Şeyhülislâm olup iki ay daha bu vazîfede kaldı.
Şeyhü’l-İslam Mustafa Sabri Efendi, 1922 yılında İstanbul’dan Kahire’ye giderek oraya yerleşti ve Ezher Üniversitesi'nde müderrislik yaptı. Türkçe ve Arapça çeşitli eserler yazdı.
Mezhepsizlerle mücadele etti.
İlimde çok kuvvetli bir derecede olan Mustafa Sabri Efendi, Mısır’da Ezher Medresesi'nde bulunduğu sırada verdiği derslerde talebelere son derece faydalı oldu. Doğru yoldan ayrılarak kendi görüşüne göre sapık bir yol tutan Abduh ve ona aldananlarla yaptığı ilmi münâzaralarda, onların bozuk fikirlerini çürütürek sapıklıklarını ortaya koydu. Böylece birçok kimsenin bunlara aldanmasını önledi. Ehl-i sünnet îtikâdına saldıranların maskelerini indirdi. Mezhepsizlere karşı sağladığı başarıyı şöyle ifâde etmiştir:
- “Benim bu başarım hakkı müdâfaa etmiş olmamdandır.”
Mustafa Sabri Efendi Mevkıf-ul Akli vel İlmi adlı eserinde Abduh için şöyle demektedir: “Abduh’un tuttuğu bozuk yolun hülâsası şudur: Ehl-i sünnet îtikâdı üzere tedrisât yapmasıyla tanınmış olan Ezher Üniversitesini karıştırıp Ezherlilerin çoğunu adım adım dinsizlere yaklaştırmış, ama dinsizleri bir adım bile dîne, yaklaştırmamıştır. Hocası Cemâleddîn Efgânî vâsıtasıyla Ezher’e masonluğu sokan odur. Nitekim bir takım yanlış işlerin revaç bulması husûsunda Kasım Emînî’yi teşvik eden de odur...”
İslam düşmanlarıyla mücadele etti
Mustafa Sabri Efendi’nin yazmış olduğu en önemli eser, Mes’eletü Tercemet-il-Kur’ân, kitabıdır. Bu kitap, 1830 yıllarında İngilizler tarafından Hindistan ve Pakistan’da kurulan “Kur’ân ehli” (mealciler) cemaatine cevap niteliğindedir.
İngilizlerin kurduğu bu cemaat, Kur’ân-ı Kerim’i tercüme etmekle meşgul idi.
Bu cemaat halkı, Kur’an’a davet ediyordu. Kur’ân-ı Kerim’in içinde yani mealinde ne varsa; İslam budur. Gerisi, şunun ve bunun uydurmasıdır, diyorlardı. Müslümanları Hadis-i Şerif kitaplarını, fıkıh kitaplarını ve ilmihal kitaplarını terk ederek; sadece ve sadece Meal okumaya çağırıyorlardı.
Bu Kur’an ehlinin çağırdıkları din, hakikatte İslam dininin dışında bir din idi. Onlar mealde geçmeyen hiçbir şeyi kabul etmiyorlardı. Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretleri’nin hiçbir sünnet ve hadisini kabul etmiyorlardı. İmam Azam, Şafiî, Malik ve Hambelî Hazretlerini kabul etmedikleri gibi; din uydurmakla itham ediyorlardı.
Şeyhü’l-İslam Mustafa Sabri Efendi, Kur’ân-ı Kerim'in hiçbir dile ve hatta Arapçaya bile tercümesinin mümkün olmadığını aklî ve naklî delillerle anlattı. Mustafa Sabri Efendi, Kur’ân-ı Kerim meal ve bozuk tercümeleriyle halkı sapıtmaya çalışan İngilizlerin ve onların adamları olan bozuk cemaatlerin önüne geçti.
Mustafa Sabri Efendi 1954’te Mısır’da vefât etti.
Allâh Celle Celâlûhü kendisine ganiy ganiy rahmet etsin. Amin.
Vesselam...