Şeyh-mürid ilişkisi Hz. Adem’den bu yana var olan bir olgudur.

Şeyh-mürid ilişkisi Hz. Adem’den bu yana var olan bir olgudur. Bu olgu bu günlerde, FETÖ’nün yapmış olduğu darbe girişimi nedeniyle ehli sünnet adına yoğun bir şekilde eleştiriliyor, onun da ötesinde küçümseniyor, dine aykırı olduğu belirtiliyor, yok edilmek isteniyor. Suç işleyen öğretmenleri bahane ederek, öğretmen-öğrenci ilişkisini, suç işleyen doktorları bahane ederek hasta-doktor ilişkisini eleştirmek gibi bir şey bu düşünce. Şeyh-mürid ilişkisi, ihtiyaçlardan doğan bir sonuçtur. Sebepler kalkmadan sonuçlar ortadan kalkmaz, yasaklamak ile yok edilemez. Ancak kontrol edilebilir ve yönlendirilebilir. Doğru yönlendirilmezse ise topluma zarar veren bir ilişkiler bütününe dönebilir.
***
Şeyh-mürid ilişkisi üç temel sebepten doğar.
1. İnsanın, dünyadan sıkılıp inandığı Yaratıcısına yaklaşma ihtiyacından

2. İnsanın, dünyadaki sorunlarını halledemeyince başvurduğu çözüm yolu olarak görmesinden

3. İnsana, inandığı dinin gereği olarak öğretilmesinden

***
Şeyh-mürid ilişkisinin doğuşunun birinci ve en önemli sebebi dünyadan sıkılıp Yaratıcıya daha yakın olma ihtiyacıdır. Genelde de bu ihtiyacı da dinin tüm emir ve yasaklarına uyan insanlar daha fazla hisseder. Çünkü islam, müslümanın dünya hayatına bir takım yasaklar koyar. Bu yasaklardan uzak duran insan, dünya hayatına tam olarak dalıp da kendilerini ve dünyaya geliş amaçlarını unutacak hale düşmezler. Yasaklardan uzak duruş bir zaman sonra insanı ibadete sürükler. Çünkü haramlardaki nefsanî zevkler, helallerde yoktur. Evet, helal daire nefsani zevkler için yeterlidir ama yine de haramlardan alınan nefsani zevkler, helallerden alınan nefsani zevklerden fazladır. Haramlardan kaçmak, bir parça nefsani zevklerinde azalmasını kabul etmektir. Daha sonra ibadetlere yönelen insanlar, dinin bütün emir ve yasaklarına uydukları halde, dünya hayatından sıkılabilirler. Bu insanlara bir zaman sonra her şey rutin gelir. Hayatlarında manevi heyecan arayan bu insanlar dinin mistik alanına daha fazla yönelir. Melekleri merak eder, cinleri merak eder, cenneti ve cehennemi merak eder, görünmeyen alemleri merak eder, kırkları, yedileri, üçleri merak eder. Genelde bu manevi hale çok zenginler ile çok fakirler girmez. Açlık sınırındaki fakirler karnını doyurma derdinden dolayı öbür alemleri düşünemez; çok zenginlerin dünyevi meşguliyetleri ve helal alanda faydalanacağı nimetler çok fazla olduğu için öbür alemleri çok fazla düşünemez. Düşünseler bile hayatının en önemli merakı değildir. Öbür alemlere merak duyan kesim genelde orta hallidirler. Tabii zenginler ve fakirlerden de öbür alem meraklıları çıkabilir ama oranları azdır. Tabii dünya zevklerini helal ve haram demeden sonuna kadar yaşayıp sonra dünyadan sıkılıp öbür alemlere yönelen insanlarda az da olsa çıkabilir.
***
İşte öbür alem merakına düşen, rutin dünya hayatından sıkılan ve maddenin ötesinde manevi heyecan arayan bu insanın, ilk yapacağı iş, kendi gibi bu yollardan geçmiş amacına ulaşmış, bir insan bulmaktır. Bu insanlara her dilde farklı isimler verilse de (bizde şeyh, mürşid denir) temel görevi, manevi alemleri ve zevkleri talep eden ve böylece yaratıcıya yaklaşmak isteyen kişiyi, ölmeden, öbür alemler de gezdirmektir. Öbür alemde gezmek önemlidir çünkü öbür alemlerde gezmek Yaratıcıya yaklaşıldığını gösterir. Bu da ancak yaratıcının rızasını kazanmışlar tarafından yapılabilir ve yaptırılabilir. Yaratıcı kabul etmeden, öbür alemlere geçmek yoktur. Bu düşünce bütün dinlerde vardır. Öbür alemlere yönelme, insanların dünyadan sıkılması sonucu ortaya çıkar. Bu ihtiyacı ortadan kaldırmadığınız müddetçe şeyhlik müridlik ilişkisi olacaktır. Öbür alemlere gitmek için yaratılan insanlardan, dünyadan sıkılma ve öbür alemlere yönel duygusunu kaldıramazsınız. Ancak bütün insanları zengin ederseniz belki tasavvufa yöneliş azalabilir. Bu da şimdilik mümkün gözükmemektedir. Öyle ise tasavvufa, yönelmeyi yasaklamak ile yok etmek mümkün değildir. Amaç yok etmek değil kontrol etmek olmalıdır. Aksi takdirde İnsanların mutluluğa giden yollarını kapatmış oluruz.
**

Diğer sebepler bir daha ki yazıya inşaallah