Ben olmasaydım Davutoğlu şöyle şöyle girişimlerde bulunacak, ben olmasaydım falanı filan ile takas edecek, ben olmasaydım falan oyunu devreye sokacak ve elbette ben olmasaydım Erdoğan devrilmiş ve Ak Parti, Davutoğlu’nun istediği bir forma doğru evrilmişti demekten başka bir cümle dahi kurmadığı bir video izledim.
Sanırım herkesin malumu olan pelikan videosu sosyal medyada elden ele dolaşıp durmaktadır. Başrolde, Bülent Arınç'ın tabiriyle troliçe lakaplı Hilal Kaplan bulunuyor. Büyük büyük vaveylalar koparıp büyük büyük şeyler açıklayacağını ve açıkladığını iddia ettiği videosunu, yaklaşık kırk beş çok özel dakikalarımı heba ederek izledim.
Halihazırda otuz sekiz yaşında olup dikkat çektiği konuların yaklaşık sekiz on yıl evvelinde cereyan ettiğini hesap edersek, henüz otuzlarında olan bir kadının videonun başından sonuna kadar kullandığı ben, ben ve ben diye başlayıp bitirdiği ego gösterisi, heba ettiğim kırk beş dakikanın başlıca müsebbibidir.
Az evvelde söylediğim gibi henüz otuzlarında olan bir kadının, Davutoğlu'nun gizli ve tehlikeli (!) oyunlarını bizatihi ben bozdum, Ak Partiyi ben kurtardım! vurgusunun öne çıkıp başkada kocaman bir sıfıra tekabul eden bir video izledim.
Bakmayın siz hanımefendinin aralara lutfedip bir iki cümle Erdoğan ve Davutoğlu'na ayırmış olmasına zira, ayrılan cümle ve süre, ben vurgusuna gölge düşürecek ağırlıkta ve uzunlukta olmamasınada özel bir ihtimam göstermiş otuzluk kurt(!)gazeteci.
Dediğim gibi video, beni çağırdılar, bana teklif yaptılar, benimle görüşmek için sıraya girdiler, beni kendi yanlarına çekmek için kendilerini paraladılar ve hatta, adeta bir rüşvet kabilinden millet vekilliği bile teklif edilen kişi olduğunun vurgusu ile başlayıp biten bir benlik videosu.
Henüz otuzunda olan bir kadının ve üstelik basın ve gazetecilik hayatıda yeni yeni tezahür eden bir kişinin etkinlik alanı ne ve ne kadar olabilir ki !? Kendisini kazanmak için ve yine kendi tabiriyle rahatsızlık vermemek adına çeşitli taltiflere müstehak görüldüğünün üzerinde önemle duruyor olması, Davutoğlu'un dan evvel Erdoğan'ın bizatihi kendisine atılmış bir çalımdır diye düşünüyorum.
Ben olmasaydım Davutoğlu şöyle şöyle girişimlerde bulunacak, ben olmasaydım falanı filan ile takas edecek, ben olmasaydım falan oyunu devreye sokacak ve elbette ben olmasaydım Erdoğan devrilmiş ve Ak Parti, Davutoğlu'nun istediği bir forma doğru evrilmişti demekten başka bir cümle dahi kurmadığı bir video izledim.
Üstelik, özenle ve inatla altını çizdiğim gibi bütün bunları henüz otuzlu yaşlarında olan bir kadının kurt bir siyasetçi olan Erdoğan ve Profesör olan ve o yıllarda siyasette de önemli deneyim, birikim ve tecrübe edinmiş bir bilim adamına karşı yaptığını iddia etmiş olması, küstahlık kavramının dahi yetersiz kalacağı bir durumdur.
Henüz ergen bir gazecinin bu denli yüksek perdeden ve de atarlı cümleler kuruyor olmasını konjönktürel olarak bulanlar ve böyle yorumlayanların isabet etmeyeceğini söylememekle birlikte, bir de eziklik ve aradan yaklaşık on yılın geçmiş ve dolayısıyla ergenlikten sıyrılmış bir kişinin meydana gelmiş olması düşüncesinin hayal kırıklığını da eklemek istiyorum.
Hele videonun sonlarına doğru, oturduğu evlerinin vasatın altı olduğundan ve kendilerinin de anlatıldığı gibi bir maddi refahtan tamamen uzak olduğundan dem vurması yok mu ? yüreğimi parçalamış olması dolayısıyla aha buradan kendisine söz veriyorum ki, şayet birgün ehli zekat olursam ilk favorimin kendileri olduğunun da altını çizmek istiyorum.
Bir başka dikkat çekmek istediğim hususta, düğün ve bayram sezonunun virüs dolayısıyla tüm espirisini kaybettiği böyle bir sürecin orta yerinde, böylesi konuların yine bu hanımefendinin eliyle piyasaya sürülmüş olmasına ayrı ayrı anlamlar ve açıklamalar yükleyenleri de önemsediğimi ayrıca not etmek istiyorum.
Bu telaş ve bu endişenin gerekçesi nedir ve sayın Davutoğlu'na dair bu denli yüksek perdeden ateşli şekilde ateş açmanın gerekçesi ne ola ki!?
Tribün amigoloğunun miyadını doldurduğu, salt goygoy yapmanın gazetecilik erdem ve etiği ile bağdaşmadığının farkına varılmasının da ötesinde kanıksandığı bu süreç, kimi trol ve troliçelerin hak ettikleri seviyelere düşeceklerinin derinden hissedilmiş olmasının dışa vurumundan başka açıklaması var mıdır!?
Herşeyin bir zevali vardır denir ya!? Hah işte o sürecin başını da geçeli hayli zaman oldu.
Sen neymişsin be abla !? diye başladığımız yazımızı, geçmiş olsun be abla diyerek sonlandırıyorum...