Kökleri, binlerce yıl gerilere ve elbette ki binlerce yıl ilerilere gidecek olan bir ülkenin ''küstüm oynamıyorum '' cinsinden ucube bir tavrı yönetim ve yönetme tarzı kabilinden kamuoyuna sunmuş olması kabul edilir gibi bir yaklaşım asla değildir.
Kökleri, binlerce yıl gerilere ve elbette ki binlerce yıl ilerilere gidecek olan bir ülkenin ''küstüm oynamıyorum '' cinsinden ucube bir tavrı yönetim ve yönetme tarzı kabilinden kamuoyuna sunmuş olması kabul edilir gibi bir yaklaşım asla değildir.
20 yıldır ülkeyi yönetenlerin hala ve hala mutlak bir dost anlayışının değil, güç ve güce dayalı çıkar ilişkilerinin hakim olduğunu öğrenememişliği, ferdi olduğum ülke adına bir utanç vesilesi olduğu kadar inanç ve umutlarımın da törpülendiği durumdur.
ABD ve Rusya arasında bir sarkaç olan, zamana, zemin ve değişken politik süreçlere göre bir ABD, yok olmadı Rusya ile cilveleşmeyi yönetim ve güç dengelerinin korunması, kollanması ve kullanılması diye takdim etmek, en hafif tabirle akılla ve çağcıl devlet yönetim tarzları ile bihaber olmuşluğun açık edilmesi halidir.
ABD gezisi ve bu süreç içerisinde Biden ile görüşülememişlik ve iletilen taleplerin de ciddiye alınmamış olması ve bütün bunların maliyetinin büyüklüğü, Türkiye dönüşü sonrası Cumhurbaşkanının zehir zemberek açıklamalarında kendisini çok açık şekilde göstermektedir.
Şikayet eden, kırgın, üzgün ve yılgın tarzın hakim olduğu bu açıklama şekli, Türkiye'yi yönettiğini zanneden akp ile uyum gösteriyor olsa da tarihi, kökleri, yaptıkları ve bıraktığı derin izleri dolayısıyla Türkiye ile teğet dahi geçmemiştir.
Yapılan açıklamalar ve hemen akabinde Moskova ziyaretinin sahaya ne gibi bir yansıması olacak? bu ziyaret ve akabinde yapılmış olan anlaşmaların, varılmış mutabakatların yaptırım gücünün neye ve nereye kadar sirayet edeceği ise ayrı bir trajedidir.
ABD Temsilciler meclisinin, Ülkü ocaklarını terörist yapılanma/ örgüt olarak kabul etmiş olmasının hemen karşısında Rusya'nın PKK/PYD'yi terörist bir örgüt olarak görmemesiyle birlikte başkentin göbeğinde büro açmasına izin ve destek vermişliği, mevcut yönetim için ne ifade etmektedir !?
Daha da ötesi Türkiye ve Rusya bileşkesinin Suriye üzerinde hayasız, vicdansız, haksız ve hukuksuz emel, amaç ve pratiği olan ABD için ne gibi bir caydırıcılık gösterecek ? burası da ayrı bir komedi, muamma ve politik oyalamadan başka bir izahat içerdiği kanısında değilim.
İşin çok daha ilginç tarafı ise Suriye üzerinde çok çeşitli görüşmeleri, anlaşma ve mutabakatları bulunan iki devletin ABD ve Rusya olduğu her ne kadar kamuoyundan saklanmış olsa da, en nihayetin de çok daha sert ve yüksek bir maliyet olarak gün yüzüne çıkacağı bilinen ve ezberlenmiş dış politik gerçekler arasındadır.
ABD gibi her anlam da devasa bir güce tekabül eden bir ülkeyi Rusya ile sübvanse edeceğine inanmak şöyle dursun, bir de iç kamuoyuna ideal bir politik hamle gibi sunmak ise akılla bağdaşır bir iş değildir.
Kaldı ki ABD ve Türkiye'nin NATO ülkesi olduğunu ve yarın saha da ABD ile RuSya'nın karşı karşıya geldiği zaman Türkiye'nin istese de istemese de ABD'nin yanın da yer alacağı ve almak zorunda olacağı gerçekliği, Rusya ve onun kurt yöneticisi Putin'in pas geçmiş olabileceği % kaç olasılık taşımaktadır !?
Neresinden baksanız elinizde kalır olan bu yönetim tarzı, mevcut Suriye, Irak, Mısır ve hatta tüm Ortadoğu da ki bitmişliğin de tek sorumlusudur.
Sağımız ve solumuz da bir tek ülke kalmış değildir ki ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalmış olmayalım. Avrupa ülkeleri ama özellikle iki motor ülkesi olan Fransa ve Almanya ile olan derin sorunlar sonrası ABD'nin de buraya ekletilmiş olması izahı mümkün işler kabilinden değildir.
Ekonomi yönetimi ile, eğitim politikaları ile, dış politikaları ile, iç ve adalet politikaları ile ve elbette sağlık politikaları ile koca bir ülkeyi bir dehliz ve karanlığın dibine çekmiş olan AKP'nin bir an evvel gitmesi gerekmektedir.
Zira ülke ve millet olarak dayanacak tek saniyemiz dahi kalmamıştır...