Peygamberler (aleyhimüsselam) dışında herkes hatâ edebilir, günah işleyebilir. Binaenaleyh, bir kimsenin ben hatasızım, ben ismet sıfatıyla sıfatlı bir masumum demesi doğru olmaz. Böyle derse sapıtmış olur.
Peygamberler dışındaki bazı insanların da masum olduğu inancı Ehl-i sünnette yoktur.

Allahü Teala hazretleri bazı veli kullarını günahlardan koruyabilir ama bu koruma onların ismet sıfatıyla muttasıf olmaları manasına gelmez.

Ehl-i Sünnete göre en büyük müctehidler bile ictihadlarında hatâ etmiş olabilir.

Tenkitler ve uyarılar ikiye ayrılır: (1) Olumlu, yapıcı, faydalı olanlar… (2) Olumsuz, yıkıcı, zararlı olanlar.

Hiçbir aklı başında, faziletli ve hikmetli Müslüman olumlu ve faydalı tenkit ve uyarıları reddetmez, düşmanlık olarak görmez.

Benim şeyhim her şeyi bilir ve o asla yanılmaz, hatâ etmez diyen kimse, bu sözü ve inancı ile büyük bir vartaya düşmüştür. Tevbe etmesi gerekir.

Şeriata aykırı işler yapanlarda, Kur’an ve Sünnet ahlakı ile ahlaklı olmayanlarda görülen kerametimsi işler ve haller istidractır.

Devamlı şekilde haram yemek, haramla zenginleşmek çok büyük ve çirkin bir günahtır.

“İnsanların namazları ve oruçları seni sakın ziyana uğratmasın. Sen onların para ile olan muamelelerine bak” ölçüsünü bir Müslüman hiçbir zaman hatırından çıkartmamalıdır.

Haramların helal olduğuna itikad etmek kişiyi küfre düşürür.

Açlıktan ölmek durumuna düşen bir Müslüman haram bir gıda yiyebilir ama ölmeyecek kadar… Fazla yiyemez. Yine, susuzluktan ölecek duruma gelen bir Müslüman haram bir içeceği içebilir ama zaruret miktarınca, yani ölmeyecek kadar.

Küfrü beğenen kafir olur.

Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. (Hadîs meali)

Allahın sevmediği zalimlere, fasıklara hayır dua eden, Allah sizlere ömürler versin diyen kimse çok kötü meddahlardandır. Suratlarına toprak saçılsın onların.

Para, dünya zenginlikleri, makam, mevki, riyaset, şan, ün, şeref için âhiretini satanlar, edebî saadetlerini tehlikeye atanlar beyinsizdir.

Tarihe bak: Dünya saltanatları fanidir, bir varmış, bir yokmuştur. Bunlara bel bağlanmaz.

Namaz kişiyi azgınlıklardan alıkoyar. Bir Müslüman ki, hem namaz kılıyor, hem de azgınlıklar sergiliyor, onun namazı yüzeydedir, yürekte değil.

Tâ Hazret-i Âdem Safiyyullahtan bugüne kadar gelmiş geçmiş, halen yaşayan, Kıyamet’e kadar gelip geçecek insanların en hayırlısı, seyyidi, en şereflisi, en faziletlisi olan Resulullaha (Salat ve selam olsun ona) bak; ne kadar alçak gönüllü, ne kadar mütevazı yaşamış, ibret al. Sen de onun gibi bu fâni dünyada garip bir yolcu gibi ol.

Hiçbir aklı başında, bilge, kamil Müslüman deliler gibi holiganlık, militanlık, fanatizm sergilemez.

Müslüman Allah için sever, Allah için buğz eder.

Müslüman yağcılık, yalakalık, meddahlık, dalkavukluk yapmaz.

İmam Gazalî hazretleri “Zalimlerin huzuruna çıkma. Çıkarsan, Allah ömürler versin efendim demek zorunda kalırsın. Hak Teala ve Tekaddes hazretleri ise, yeryüzünde zulmeden kimselerin ömürlerinin uzun olmasına dua edilmesinden razı ve hoşnud kalmaz” buyuruyor.

Ben hatâ etmem diyenlerin gerçekten hiçbir hatâları olmadığı farz edilse bile, sadece bu sözleri bile onları günahkar ve hatâlı kılmaya yeter de artar.

İlahî Şeriata, Nebevî Sünnete, İslamî hikmete aykırı her şey bâtıldır, sapıklıktır, hederdir.

Ribayı, hırsızlığı, zinayı, işreti, rüşveti, israfı, tebziri, Kur’an’da ve Sünnette kötülenmiş bütün azgınları ve beyinsizlikleri kötü görmek ve gücü yettiğince kötülemek gerekir.

İslam’da insanların gizli günah ve ayıplarını tecessüs etmek, araştırmak haramdır ama açıkta, açıkça, küstahça işlenen günahlara karşı bigane kalmak, onların işlenmemesi için emr-i maruf ve nehy-i münkeri yapmamak da haramdır.

Biz Müslümanlar, kendimizi ve toplumu Kur’ana, Sünnete, Şeriata, Hikmete göre ıslah etmekle yükümlüyüz. Bunu yapmazsak bizi karanlık günler bekliyor.

İslam’ın, Kur’an’ın, Sünnetin, Şeriatin kötü gördüğü, Allahü Tealanın ve Resullahın sevmediği, hışım ettiği kötü şeylere en azından kalben buğz etmeyen kimseler gafildir, cahildir.

(İkinci Yazı)

Osmanlıca Kurslarına Gidelim

Osmanlıca öğrenmemekte direnen, inat eden, bu konudaki bütün öğütleri ve teşvikleri kulak ardı eden (tanıdığım) lise ve üniversite öğrencileri ile, inatlarından vazgeçmezlerse alakamı kesmeye karar verdim.

Bin yıllık millî ve islamî yazımıza sırt çevirenlerin akılları ve idrakleri çok yetersizdir.

Kendilerine nasihat ediliyor, yine dinlemiyorlar, aldırmıyorlar.

Aklı, vicdanı, mantığı, idraki, şuuru olan bütün liseli ve üniversiteli Müslüman gençlere tekrar sesleniyorum:

Liseler ve üniversiteler açıldı, yaz aylarında tâtil edilen kültür faaliyetleri başladı. Lütfen, internetten MEB Osmanlıca kursları kelimeleriyle arayıp, gereken yerlere müracaat edip kurslara kayd olunuz. Bu kurslarda ehliyetli elemanlar ders vermektedir. Dikkatli olan, sıkı çalışan herkes kurs sonunda Osmanlıcayı okuyabilecek, yazabilecek ve anlayabilecektir.

Ben doktor olacağım, mühendis, bilgisayarcı, ziraatçi olacağım diyerek Osmanlıcayı öğrenmemek ayıptır, cahilliktir, bir kültür intiharıdır.

Bir genç Risale-i Nur talebesi ise, mutlaka Osmanlıca öğrenmelidir. Hem ben Nurcuyum diyen, hem de Osmanlıca bilmeyen kimselere doğrusu şaşıyorum.

Osmanlıca bilmeyen, öğrenmeyen, öğrenmemekte inat edip direnen Müslümanlar cahil ve bedevî kalırlar. Bundan dolayı kimseye kızmasınlar, kendilerini suçlasınlar.

Birkaç sene içinde en az beş milyon Müslüman Osmanlıca öğrenmeli ve ülkemizde İslam Kur’an harfleriyle günlük gazete, haftalık veya aylık dergi, broşürler, kitaplar yayınlanmalıdır.

Zamanı gelince hem İslam yazısıyla, hem de Latin yazısıyla tedrisat yapacak (eğitim verecek) özel İslam okulları açılmalıdır.

Bin yıldan fazla bir zaman dilimi içinde kullanageldiğimiz İslam Kur’an yazısı bizim kendi yazımızdır. Latin alfabesi millî ve islamî alfabemiz değildir. Türkçe tarih boyunca ondan fazla alfabe ile yazılıp okunmuştur ama kültür, tarih, edebiyat hafızamız İslam yazısıyla kayda geçirilmiştir.

Müslüman anne babalar, çocuklarınıza Osmanlıca öğrettiriniz…

Bunu yapmazsanız, onların cahil kalmalarına sebep olur ve günaha girersiniz.

Bugüne kadar bilmemek ayıp değildir diyelim ama öğrenmemekte inat edip direnmek çok ayıptır.