BAŞTA İmam-Hatip liselerinde ve İlahiyat fakültelerinde okuyan
gençler olmak üzere bütün Müslüman öğrencilere: İranlı Ali Şeriatî,
bir kısım Şiî ve Câferî hocalar tarafından bile tenkit edilmiş ve
dışlanmış bir kimsedir. Bu zat İslam Şeriatî adlı kitabında şu
cümleyi kullanıyor:
“Allah (bazı baskılarda Hoda) yek Janus-i hakikî est.”
Bunun Türkçe tercümesi “Allah gerçek bir Janus’tur.”
Janus iki çehreli bir Roma putudur.
İslam dini Allahı kemal sıfatlarla sıfatlar ve noksan sıfatlardan
tenzih eder.
Kur’an, Allahü Tealanın hiçbir şeyle benzetilemeyeceğini beyan
buyurur.
Allahı bir Roma putuna benzetmek, kişiyi dinden çıkartan vahim bir
bozukluktur.
Müslüman gençler bu konuda dikkatli olsunlar ve İbn Sebe’cilerin
tuzaklarına düşmesinler.
Böyle bir inanca sahip Ali Şeriatî’nin kitaplarını, kendi kitapçı
dükkanlarında satan Diyanet İşleri Başkanlığını protesto
ediyorum.
Şeriatî propagandası yapan İlahiyatçıları tenkit ediyorum ve
uyarıyorum. Onların vazifesi Şeriat propagandası yapmaktır.
Bazı İmam-Hatip mekteplerinde öğrencilere “Aman çok önemlidir, Ali
Şeriati’nin kitaplarını okuyunuz, feyz alınız” denilmesini de çok
kınıyor ve ayıplıyorum.
Ne günlere kaldık!
***
Şiî gibi görünen ve gözüken bazı Kriptolar tek kimlikli gerçek Şiî
değildir, taqiyye yapan Meşhed Yahudileridir.
Bunlardan Türkiye’de de vardır.
Bunların bir kısmı Ehl-i Sünnet Müslümanlarına saldırmakta ve
onları Emevî dinine, Osmanlı dinine mensup olmakla, sapıklıkla
suçlamaktadır.
Bunların çoğu radikal ve aktivisttir.
Yüce ve ulvî İslam dinini süflî ve denî siyasete alet
ediyorlar.
Açıkça ve sinsice terörizmi destekliyorlar.
İslam dini kadınların, çocukların, ihtiyarların, inzivaya çekilmiş,
dünyadan el etek çekmiş rahiplerin öldürülmesine izin vermez.
İslam devletinde ehl-i zimmetin hakları vardır. İslam devletine
zarar vermemeleri, düşmanlık etmemeleri şartıyla onların can, mal,
ırz, din hürriyetleri korunur.
Müslüman gençlik ve halk aşırılıklar sergileyen aktivistlere karşı
uyanık olmalıdır.
Evet İslamda din dünya devlet ayırımı yoktur, lakin aktivistlerin
ve radikallerin bu konudaki anlayış ve siyasetlerinde büyük metot
hataları vardır.
***
Türkiye’de yekûn olarak çoğunluğu oluşturan, birbirinden kopuk bin
parçaya ayrılmış olduğu için azınlığa düşmüş olan Ehl-i Sünnet
Müslümanlarının sekiz büyük noksanı ve açığı şunlardır: (1)
İcazetli ulema ve fukaha yetiştiren İslam medreselerinin açılmasını
istememek… (2) Bunların yanında, öğrencilerinin hepsinin beş vakit
namazı cemaatle kılacağı gerçek İslam mektepleri açılmasını
istememek… (3) Şeriata bağlı tasavvuf tekkelerinin açılmasını
istememek… (4) En zeki, en kabiliyetli, en istidatlı çocuklarını
subay, öğretmen ve din görevlisi yapmamak… (5) Şifahî bedevî kültür
çukurlarından çıkıp medenî Müslümanlar olmak için neler yapılması
gerekiyorsa onları yapmamak… (6) Tek bir Ümmet olmak için
çalışmamak… (7) Kendisine biat ve itaat edilen râşid bir Halife
seçmemek… (8) Bütün Türkiye’yi, bütün halkı kapsayan mükemmel bir
“Islah Projesi” hazırlayıp bunu hayata geçirmemek.
***
Ölçü şudur: Kişinin namazı ve orucu sakın sizi aldatmasın ve zarara
uğratmasın. Siz onun parayla, malla olan muamelesine bakınız…
Müslümanlar siyasete atıldılar ve bu sahada bazı başarılar
gösterdiler ama para, zenginlik ve mal imtihanını kayb ettiler.
Haram yeme yaygın hale geldi, riba her yeri istila etti. Birtakım
beyinsizler lüks, ihtişam, aşırı tüketim, saçıp savurma
beyinsizliklerine duçar oldu. Allahın israf etmeyin öğüdü göz ardı
edildi. Sonradan görme, türedi bir kısım Müslümanlar lüks
meskenlere, lüks yazılıklara, lüks mobilyalara, lüks giysilere,
lüks otellere, lüks yeme içmelere mübtelâ oldular. Dinimizin
kanaat, iktisat prensipleri ayaklar altına alındı. Bu gidişatın
sonu iyi olmaz.
***
Namaz kılanların, oruç tutanların sayısı azınlığa düştü. Bunun suçu
kime aittir?.. Maalesef Müslümanları çekip çevirmesi gereken
camiler vazifelerini, hizmetlerini yapamaz oldu. Mihraplara
icazetli alim ve fakih imamlar geçirilemedi, hepsi için söylemem
ama imamlık parayla maaşla namaz kıldırma memurluğu haline
getirildi. Dine hizmet etmesi gereken bir kurum, dinin içine
boşaltmak, AB kriterlerine uygun light ve ılımlı bir İslam uydurmak
ve türetmekle vazifelendirildi. Rezalet ve hıyanet o dereceye vardı
ki, AB normlarına uymayan sahih hadisler ayıklandı. Sonunda din
hizmetleri konusunda kısır bir döngü içine düştük.
***
Lüks ve ihtişama pek düşkün, bulabilirse yedi yıldızlı hotelde
kalan, pahalı restoranlarda fink atan, 70 bin liralık otomobil
ihtiyacını pekala görecekken 170 bin liralığını alan gösteriş
hastası bir Müslümana: Âhir zaman savaşlarına az kaldı. Büyük
İstanbul zelzelesinin ayak sesleri duyuluyor. Elektrikler
kesilecek, onuncu kata asansör çalışmayacak… Doğal gaz kesilecek,
senin şahane dairende soba borusu deliği yok. Olsa bile odun kömür
bulamayacaksın… Tıkınmaya lüks restoran bulamayacaksın… Peş melba,
böf ala sos nisuaz ve kup griyye yiyemeyeceksin. Keşmir yünü
paltoya bürünemeyeceksin… Pufla kazı tüylü lüks yorgana sarınıp
yatamayacaksın… Lüks arabana benzin bulamayacaksın… Kötü günlere
hazırlanıyor musun?