Nejat Buhara’nın Çarşambayı sel aldı türküsünü bizim kuşaktan hemen hemen
Nejat Buhara’nın Çarşambayı sel aldı türküsünü bizim kuşaktan hemen hemen bilmeyen yok gibidir. Türkü, Yeşilırmak'a kavuşan Abdal deresinin kıyısındaki köylerden birinde yaşayan ‘’Ahmet ile Melek’’ isimli sevip de kavuşamayan gençlerin hazin öyküsünü anlatır.
Çarşamba'yı sel aldı
Bir yar sevdim el aldı
Keşke sevmez olaydım
Elim koynunda kaldı…
Evet, keşke bizde sevmez olaydık ta… Neyse yine bir ‘’Vela havle’’ çekip esas konuya gelelim.Ne demiş atalar ‘’Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir..’’ Ve bugün o büyük gün Perşembe..!
Hatırlarsınız yaklaşık on gün önce, AP Türkiye Raportörü kasıntı Kati Piri, Türkiye'deki olağanüstü hal (OHAL) kapsamında HDP milletvekillerinin gözaltına alınması üzerine, AB üyelik müzakerelerinin derhal askıya alınması çağrısında bulunmuştu.. Bununla da yetinmeyip dolmuşa gelip haddini aşan Türkiye düşmanı Piri, geleneksel bir tavırla "Türk Parlamentosu'ndan 10 meslektaşımız alınıp demir parmaklıklar ardına kondu. Yüzlerce gazeteci susturuldu. Onlarca belediye başkanı görevden alındı. On binlerce vatandaş ya işten atıldı ya da tutuklandı" diyerek koltuğundan böğürmüştü… Böyle bir ortamda AB üyelik müzakerelerini sürdürmenin mantıksız olduğunu söyleyerek kendi çapında bize inceden rocon keserek, aklınca tukaka yapmıştı.. Bu çapsız arkadaş, yani ‘’Kötü Biiri..’’
İşte bu ‘’Kötü Biiri’’nin raporuna göre bugün yapılacak olan AP toplantısında, ülkemiz ile sürdürülen üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulması bekleniyor. Ancak kararın bir bağlayıcılığı da yok..! Zaten AP'nin Türkiye ile müzakereleri tek başına askıya alma yetkisi ’de yok.! Parlamentonun kararı, AB liderleri için sadece tavsiye niteliğindedir. Bu konuda son sözü ‘’Daha Kötüler’’yani AB’nin kamikaze liderleri söyleyecek… Oysa biz bu AB’yi yıllarca Çarşambalı asker ‘’Ahmet’’ gibi istemiş, yavuklusunu gözleyen ‘’Melek’’ gibi sevmiş, sabırla da beklemiştik..! Keşke beklemez olaydık...
Evet, kıymetli dostlar bildiğiniz üzere , bizim Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz, 31 Temmuz 1959'da ‘’Avrupa Ekonomik Topluluğu'’na yaptığımız ilk ortaklık başvurusu ile başlamıştır. Biz bu sülük mankurtlardan bütün iyi niyetlerimizi kuşanarak ülkemizin ve milletimizin refahı için her daim ‘’Tam üyelik’’ istedik. Ve bu minvalde birlikte çalışmak adına şartlarımızı da ve sabrımızı da hep sonuna kadar zorladık. Ama maalesef her ne hikmetse, yıllar boyu sürdürülen müzakerelerde, açılan kapanan fasıllarda, bizim için hiç bitmedi.. Dile kolay tam 57 sene, neredeyse bir ömür gibi.! Velhasıl işte bu bizim kadim dostlarımız(!) sudan bahanelerle sürekli ipe un serdiler. Ve biz böylece bu yolda maalesef bir arpa boyu bile yol alamadık…
Eee dostlar anlayacağınız uzatmalı sevgililere döndük, lakin ‘’Fazla nazda âşık usandırırmış ..!’’değil mi? Artık sabrında bir sonu var.. Sanırım şu karşılıksız ve tek taraflı sevgiye de artık bir son vermenin zamanı geldi de geçti bile… Artık öküzü öldürdüğümüze göre ortaklığımızda bozuldu.. O zaman eteğimizde biriken şu taşları bir bir dökelim hele…