Ülkemizde çok vahim bir kavga, savaş var; bunu durdurmaya çalışmıyoruz, dedikodusunu yapıyoruz.

Vahşi ve kanlı gladyatör oyunlarını zevk ve heyecanla seyr eden Romalılar gibiyiz.

Gladyatör oyunları ne kadar yersiz, ahlaksız, insafsız oyunlar idiyse, bugün Müslümanlar arasında cereyan eden kavgalar, savaşlar da öyledir.

Bu savaşları keyf alarak seyr etmek de ahlaksızlıktır, vahşettir.

Müslümanlar arası savaşlar hep birer yangındır, seyr edilmez, söndürülmeye çalışılır.

Rivayete göre, Neron Romayı yaktırmış ve zevkle seyrine bakarken şiirler yazmış.

Müslümanların bir kısmı, facialar karşısında vazifelerini yapmıyor.

Birinci vazife: En azından yürekten üzülmek.

İkinci vazife: Müslümanlar arası kavga veya savaşı seyr etmekten zevk almamak. Alan varsa bilsin ki, bu zevk meşru değil, sapık bir zevktir.

Üçüncü vazife: Kavgaya karışmamak, yangının söndürülmesi için doğrudan doğruya veya dolaylı olarak çalışmak.

Bir kısım medya yağının üzerine neft döküyor, alevleri körüklüyor.

Türkiye haftalardan beri yangın, savaş, çekişme dedikodusu yapılıyor.

Bir geminin kaptan köşkünde, bir tayyarenin pilot kabininde kavga çıkınca, yolcuların yapması gereken birinci vazifesi kavgayı durdurmaktır.

Askerî veya sivil darbeleri isteyenler, yapılınca sevinenler ruh hastasıdır.

Dedikodu, gıybet, tecessüs din ahlakında da, seküler ahlakta da kötülenmiş ve kınanmıştır.

Hiçbir medenî ülkede askerî veya sivil darbe teşebbüsü olmuyor. Böyle darbeler geriliğin, cahilliğin, bedeviliğin hüküm sürdüğü ülkelerde olur.

İngilterede, Norveçte, İsveçte, İsviçrede, Avusturyada, Danimarkada, öteki medenî ülkelerde darbe teşebbüsü ve dedikodusu var mı?

Son bir buçuk asırlık tarihimiz darbelerle doludur.

Serasker Hüseyin Avni Paşa nankörünün velinimeti Sultan Abdülazizi devirmesi.

Selanikten gelen çoğunluğu Yahudi ve Dönme Hareket Ordusunun Sultan Abdülhamidi devirmesi.

Sultan Vahidüddinin başına gelenler.

Son sûrî Halife AIbdülmecid Efendinin yurttan kovulması darbesi.

27 Mayıs darbesi ve Adnan Menderesin vahşice ve barbarca idam edilmesi.

12 Mart 1971 darbesi.

12 Eylül 1980 darbesi.

28 Şubat darbesi.

Bugün seyrine baktığımız ve dedikodusunu yaptığımız sivil saray darbesi.

Türkiyenin hakim çoğunluğunu oluşturan biz Müslümanlar bu darbelere, bu savaşlara, bu dedikodulara son vermezsek, söndürmeye çalışmadığımız yangının alevleri içinde yanıp kavrulacağız.

Dedikodular pek meraklı ve caziptir ama yakar.

* (İkinci yazı)

Böcekçi Müslümanlar

KİMLER yapıyor bilmem, şunlar veya bunlar yapıyor demem ama şu hususu çok iyi bilirim: İslam dini gıybet ve tecessüsü yasak ve haram kılmıştır.

Müslümanlar açıkta işlenen günahları, fuhşiyatı(=azgınlıkları) önlemeye çalışırlar, fâsık-ı mütecahirleri kötüler ve kınarlar ama insanların gizli günah ve ayıplarını araştıramazlar.

Zamanımızda ilimler ve fenler ilerledi ve böcek denilen küçük aletler icat edildi. Birtakım kimseler, kurumlar, sektler, çeteler bunları yatak odalarına, gizli günah mekanlarına, ofislere, bürolara koyuyor ve bilgi topluyor, bu bilgileri silah olarak kullanıyor.

Bu metodlar Haşhaşî metodudur, ahlaksız Papa Altıncı Aleksandr Borjiya metodudur.

Şu adamlara bakınız: Açıkta, açıkça, küstahça, dine ve ahlaka meydan okurcasına işlenen günahları önlemeye çalışmıyorlar, gizli günah ve ayıpları araştırıyorlar. Böyle bir şey din ahlakına da, seküler ahlaka da aykırıdır.

Bazıları şöyle diyebilir: Biz böyle yapıyoruz ama niyetimiz temizdir, hizmet için yapıyoruz. Gülünç ve bâtıl bir gerekçedir bu. İslamın, Kur’anın, Sünnetin, Şeriatin, İslam ahlakının yasak ve haram kıldığı metodlarla hakka ve doğruya hizmet edilmez.

Allahü Tealanın güzel isimlerinden(=Esma-i Hüsna’sından) biri de Keffardır. O, Keffarü’z-zünubtur, yani kullarının günah ve ayıplarını örter.

Müslüman, Müslümanları aldatmaz… Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) “Bizi aldatan bizden değildir” buyurmuştur.

Müslüman yalan söylemez.

Müslüman (Savaş hilesi dışında) hilekarlık yapmaz.

Müslüman, başkalarının gizli günah ve ayıplarını araştırmak bir yana, istemeden öğrendiği takdirde o ayıp ve günahları örter.

Müslüman, kardeşinin ayıp ve günahlarına karşı karanlık gece gibi olur.

Olgun Müslüman fitne ve fesat çıkartmaz.

Olgun Müslüman, kendi ayıp kusur ve günahlarını düşünmekten ve onlara üzülmekten başkalarınınkileri göremez.

Müslüman, başka meşreplere mensup kardeşlerini ötekileştirip onlara yabancı, düşman gözüyle bakmaz.

Müslüman, Müslümanların meleğidir, kurdu değil.

Müslüman, asıl ismini ve kimliğini gizleyip, takma isimlerle âdice ve düşmanca saldırmaz, küfür ve hakaret etmez.

Müslüman bağışlar.

Müslüman kin tutmaz, intikam almaz.

Müslüman, kendisine kötülük eden kardeşine iyilik eder. Kur’an böyle emr ediyor.

Böcekçi, mütecessis kimseler ham Müslümandır, yarı Müslümandır, yarı mühtedidir.

İbretli bir hadîs: Bir kimseyi, onda olan bir ayıpla ayıplayan kimsenin canını, Allahü Teala hazretleri aynı ayıbı ona vermeden almaz.