Çarın kötü kokan elçisi

1497 yılında, Osmanlı padişahı Sultan 2. Beyazıt'ın zamanında Rus çarı 3. İvan kendi elçisi Mihail Pleşeyev'i İstanbul'a gönderir. Fakat Rus elçi sarayda padişahın huzuruna çıkmadan önce muhafızlar tarafından hamama götürülür. Elçinin hamama götürülme nedeni ondan yayılan iğrenç ve kötü kokuydu. O kadar iğrençti ki, kokunun şiddetinden onu karşılayan saray muhafızları sıra sıra hepsi kusuyorlardı.


Fakat yıkanmaya götürülen Rus elçi Pleşeyev ömrü hayatında bir kez dahi banyo görmediği için Türk hamamına bakmakla yetinmiş, yıkanmaktan imtina etmişti. Hamamdan ve yıkanmaktan imtina eden kötü kokulu elçi yıkanmaktan imtina ettiği için padişahla görüştürülmeden Rusya'ya geri gönderilmiştir.


Neden padişahla görüştürülmediğini anlamayan Rus elçi 3. İvan'a padişahla görüştürüleceğine kendisine Türk hamamı gösterildiğini söylediği zaman çarın kabul odasında ortaya yayılan kötü kokunun kaynağı tespit edilmiş ve Sultan 2. Beyazıt'ın onu bu nedenden kabul etmediği anlaşılmıştır. Nitekim Rus çarı kendisi dahi elçiyi yaydığı kötü koku sebebiyle fazla dinlemeye tahammül edememiş, huzurundan bir an önce çıkmasını istemiştir.

Daha sonra bu olay Rus tarihçisi A. A. Polovtsov tarafından Rus Biyografi Sözlüğü'nün 25. Cildinde kayıtlara alınmıştır.





Not! - Bahsi geçen yıllarda Ruslarda banyo kültürü olmadığı için genelde bitler tarafından rahatsız edilene kadar yıkanmazlardı. Yıkanmak istediklerinde ise içine 2 ila 4 kişinin sığabileceği büyük bira fıçısı gibi fıçılara su doldurup içine girerek beklerlerdi. Hâla günümüzde geleneksel Rus banyosu diye üretimi devam eden bu fıçılar alternatif sauna olarak müşterilere sunulmakta.


Yazının başlığında söylediğim gibi, nereden nereye?! Dün banyo yapmasını bile bilemeyen Ruslar bu gün dünyaya yön veremeseler de en azından meydan okuyorlar. Kremlin Meydanında Sovyetlerin Almanya üzerindeki tarihi zaferini simgeleyen 9 Mayıs Zafer Günü gösterisinde gururla %100 kendi silahlarını ve güçlerini dünyaya sergileyerek gözdağı vermesini iyi biliyorlar. İşte size tarihse tarih, işte size dün ise dün, bugün ise bugün. Her kes düşen petrol fiyatlarıyla birlikte Rusya da kaderinin düşüşünü ve çöküşünü yaşayacak diye umutlanıyor iken Putin yine bildiğinden taviz vermiyor. Kim bilir, daha nereleri Kırım'laştırmanın planını yapıyordur.



Fakat ecdâd şöyle, ecdâd böyle diye tartışmaktan başka hiç bir şey yapmayan, hatta ecdâdına ve bıraktığı mirasa bile doğru dürüst sahip çıkmayan boş adamlara baktıkça insan kendisini ezik hissediyor. Mesele dün senin ne ve kim olduğun değil! Mesele kimin dünüyle teselli bulduğu, kimin dünü önemsemeden bugünüyle gurur duymasından ibarettir. Nitekim dünü bugününden muhteşem olana, olsa olsa ya müflis ya da geçmişte yaşamış ölmüş adam denir. İtibar sonadır, denmiyor muydu? Bir ihtimal, bir şık daha vardır ki düşünüp gereğini yapanın ellerinden öperim. O da: İtibar sona değil, İtibar En Sonadır! Hadi bakalım Türkiye, göster dünyaya o muteber ''En Sonu''...