Kına deyince çoğu kişiden, eskiden ben de dahil “kokusunu hiç sevmiyorum, ayy çok demode” dendiğini duyarsınız. Kınayı yakın zamana kadar gerçekten hiç sevmezdim ama şimdi başımın üstünde taşıyorum 😊

Hadi bunu biraz açalım…

Kına (Lawsonia inermis)kına ağacının yapraklarından elde edilen doğal bir boyadır ve ilk kullanımı antik Mısır’a kadar dayanır. Mısır'daki kraliyet ailesi ve soylu sınıflar, kınayı hem güzellik amaçlı hem de ritüel anlamda kullanırlarmış. Mısır kraliçesi Kleopatra’nın kına kullandığına dair bilgiler bulunmaktadır.Bizim Kleopatra’dan ne eksiğimiz var 😊

Hindistan'da da, kına, düğün ve dini törenlerde geleneksel bir uygulama olarak kullanılmış. Hindistan'da kına, özellikle kadınların ellerinde ve ayaklarında desenler yapmak için kullanılır, aynı zamanda saç rengini değiştirmek amacıyla da yaygındır.

Günümüzde de kına saç ve vücut bakımı yanında dövme sanatı için de alternatif olarak kullanılmakta.

Bir kuantum tezahür ustası şöyle der; “Zannederiz ki kınayı sadece gelin olurken, kına gecelerinde eş dost eğlencelerinde yakarız. Halbuki kına çok eski yıllarda Orta Asya’da Türklerin göç etmeden önce kullandıkları bir materyaldi. Çünkü kına aslında insana güç ve bereket getirdiğine inanılan bir maddedir. Bu yıllar içinde değişerek özellikle de gelinlerin avuç içlerine yakılmaya başlandı. Neden koluna değil, bacağına değil de avuç içine? Çünkü inanışa göre avuç içinde insanın kaderi yazılıdır. Bazı insanlar bilirsiniz ki el falına bakarlar kaderi oradan okumaya çalışırlar. İşte gelinlerinde özellikle evlendikten sonra kaderleri daha da güzel olsun diye bolluk bereketle donansın diye avuçlarına kına yakılır. Ama bunun için ille de gelin olmanıza ya da bir kına gecesine davet edilmeyi beklemeden her yeni aylarda ya da her dolunayda yaktığınız zaman bolluk berekete niyet ettiğinizde bereketinizin artacağı ve size uğur getireceğine inanırız”

Nitekim Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) başı ağrıdığı zaman, başını kına ile kaplamış ve şöyle buyurmuşlardır: “Kına, Allah’ın izni ile baş ağrısına faydalıdır.

Tirmizi’nin naklettiği bir hadiste: “Her ne zaman Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) yaralanır veya vücuduna diken batsa, yaranın üzerine veya dikenin battığı yere, mutlaka kına koyarlardı.”

Buhari’nin Tarihinde, Ebu Davud’un naklettiği bir rivayette: “Peygamber efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) baş ağrısı çekenlere hacamat olmalarını, ayak hastalıkları olanlara da kına yakmalarını tavsiye etmişlerdir.”

Kınanın faydalarına baktığımızda da şaşırmamak elde değil.

Uzmanlar deri hastalıklarının tedavisi için kullanılan kınanın, içeriğinde bulunan maddeler sebebiyle deride oluşan tahribatın engellenmesine ve iyileşmesine yardımcı olabileceğini belirtiyor.

 Ayrıca dökülen saçlar için doğal bir şifa kaynağıdır. Genel saç sağlığı adına da oldukça faydalıdır. Düzenli olarak kullanıldığı takdirde saç uçlarında kırılma gibi bakımsız bir görüntüye yol açabilecek problemlerin giderilmesine fayda sağlayabilir. Yanlış bakımlar, yüksek ısı ile saç şekillendirme veya kimyasal ürünler ile saç rengini değiştirme gibi etkenler saçların sağlıklı halini kaybetmelerine yol açabilir. Kına içeriğinde bulunan pH dengesi sebebiyle saçların kaybettiği nemi geri kazanmalarını, doğal bir parlaklık kazanmalarını sağlar ve böylelikle kuruluk sebebiyle oluşabilecek rahatsız edici görüntünün ortadan kalmasını destekler. Bununla birlikte kınanın saç için kullanılması kepeğe karşı da etkili olmasını sağlarlar. Dolayısıyla saç için en önemli ürünlerden biri olduğunu söylemek mümkün. Saç renginizle uyum sağlaması için karışımına farklı maddeler ekleyerek renk tonunu ayarlamanız mümkün.  

Kınanın faydaları arasında ayak sağlığını olumlu etkilemesi de bulunuyor. Ayakta çeşitli sebepler dolayısıyla gelişebilecek mantarın, ayak kokularının, çıban ve yaraların tedavi edilmesine yardımcı olabiliyor.

Kendine has farklı bir kokuya sahip olan kına sinir sistemi için de fayda sağlıyor. Kınanın kokusu sinirler üzerinde olumlu etki göstererek anksiyete veya depresyon gibi problemlerin giderilmesine fayda sağlayabiliyor. Sivilce akne tedavisinde tercih ediliyor. Cildin ve derinin farklı bölgelerinde oluşan sivilce ve akne gibi problemlerin giderilmesi amacıyla da kına kullanılıyor.

Buraya kadar anlıyoruz ki; kına sağlığımız için gerçek bir nimet. Peki hiç mi zararı yok?

Antibakteriyel özelliğe sahip olmasına rağmen uzun süreli kullanımda alerjik reaksiyonlara yol açabileceği konusunda uzmanlar uyarıyor. Dolayısıyla kına zararlarına maruz kalmamak için yalnızca tavsiye edilen süre boyunca ve tavsiye edilen miktarda kullanmaya özen göstermelisiniz.

Ve yine anlıyoruz ki; saç ve deri bakımımız için ünlü markaların, içinde kimyasal dolu ürünlerine uçuk paralar ödemek yerine doğada doğal olarak yetişen kına ile çözüm bulabiliriz.

Özümüze ve doğamıza dönmek ümidiyle……