Bazı konuları dikkatlerinize sunuyorum.
İslam dininin ilk şartı iman olduğuna göre imanî meseleler
konuşulmalıdır. Sahih iman nedir? Ehl-i Sünnet inancının esasları
asılları nelerdir?.. Halk bu konuları kendi re’y ve hevasına göre
konuşamaz. Sohbet meclisinde mutlaka icazetli bir alim fakih, kâmil
bir şeyh bulunmalıdır. Alim olmayanların imanî ve islamî meseleleri
mıncıklamalarına izin ve fırsat verilmemeli; bu konular muteber din
ve akaid kitaplarından parçalar okunmak suretiyle müzakere
edilmelidir… Bid’at ve dalalet fırkalarının Ehl-i Sünnet
İslamlığını yıkmak için açıkça ve gizlice nasıl çalıştıkları…
Allahü Teala hazretlerine noksan sıfatlar izafe eden sapık
fırkalar… Okullardaki mecburî din kültürü derslerini bir işe
yaramadığı… İnançları bozuk Mutezile ve Fazlurrahman mezhebi
mensuplarının Diyanet’e ve İlahiyat fakültelerine sızdığı… Bir
kısım halkın ve gençliğin kafasının çok ama çok karışık olduğu…
Ülke çapında bir “Tashih-i İtikad” seferberliği başlatılması
gerektiği.
Bu maksatla çok kısa, sahih, içindeki bilgilerin ezberlenmesi
gereken çok müfid bir risale hazırlanıp bunun milyonlarca adet
basılıp dağıtılması ve okutulması gerektiği… Dinler arası Diyalog
ve Hoşgörü cereyanının itikad bakımından çok bozuk olduğu, Allah
katında tek hak din İslamdır Kur’anî temel inancına aykırı olduğu,
bu konuda halkın uyarılması icab ettiği…
**
İslam’ın ikinci şartı beş vakit namazın dosdoğru kılınmasıdır.
Günümüzde günlük namazları kılanların nispeti yüzde ona düşmüştür.
Bu durum son derece vahimdir… Namaz seferberliği başlatılmalıdır.
Camiler, bilhassa sabah namazlarında ön saftan kapıya kadar
cemaatle doldurulmalıdır… Diyanet bu konuda üzerine düşen vazifeyi
yapmamaktadır. Sayısı üç bini geçen (veya üç bine yaklaşan)
İmam-Hatip mekteplerinde bile bütün öğrenciler cemaatle namaz
kılmamaktadır… Namazı terk eden bir İslam toplumunun çökeceği
kesindir… Namaz dinin direğidir… Ramazan yaklaşıyor… Bu mübarek
ayda sahih itikad ve namaz konusunda ne gibi etkili hizmet ve
faaliyetler yapacağız?.. Farz namazların (şer’î bir özür yoksa)
cemaatle kılınması gerekir… Cemaate katılıp katılmamak Müslümanın
keyfine ve tercihine bırakılmış bir şey değildir… Namaz
Müslümanların gündeminin baş tarafında yer almalıdır… Müslümanların
açtığı özel okullarda bütün öğrencilere cemaatle namaz
kıldırılmalıdır… Cami imamları, namaz kıldırma memurları değil,
cami çevresindeki Müslümanların önderleri ve rehberleridir… Cemaati
olmayan camiler, ne kadar süslü püslü olsalar bile mânen haraptır…
Kadınlar camiye gelebilir ama onların namazları evlerinde kılması
efdaldir. Camileri kadınlarla doldurma cereyanı büyük ve yıkıcı bir
bid’attir.
**
İslamın temellerinden olan zekat ibadeti zamanımızda gereği gibi
yapılmıyor. Zekatların bir kısmını birtakım uğrular; Kur’ana,
Sünnete, Şeriata, fıkha, ahlaka aykırı olarak topluyor ve sarf
ediyor… Zekat paraları ve malları ile cami bile yapılmaz… Zekatlar
mutlaka ve mutlaka Şeriata ve fıkha uygun bir şekilde verilmelidir…
Tüzel kişilere (derneklere, vakıflara, cemaatlere) zekat verilmez…
Zekat Kur’anda açıkça belirtilen gerçek kişilere verilir… Zekatını
Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun olarak vermeyenler, uğrulara
kaptıranlar bu borçlarından kurtulmuş olmazlar, tekrar doğru dürüst
vermeleri gerekir…
**
İslam yüksek ahlak dinidir… Ülkemizin ve İslam dünyasının ahlakı
çok (az değil!) bozulmuştur. Yalan, iftira, gıybet, tecessüs,
dedikodu, aldatma, çeşitli fuhşiyat (azgınlıklar), riba, zina,
lüks, israf, şatafat, türlü türlü beyinsizlikler yaygın hale
gelmiştir. Bu konuda halka mutlaka nasihat edilmelidir… Her yıl
yayınlanan uluslararası anketlerin sonuncusunda Türkiyenin temizlik
ve şeffaflık notu 10 üzerinden 5’tir. Bu not utanç vericidir. En
kısa zamanda ahlak notumuzun 10 üzerinden 9’a çıkartılması
gerekir.
**
Bütün mü’minler tek bir Ümmet olmalıdır. İslam tefrikayı, bölünüp
parçalanmayı, çekişip tepişmeyi yasaklamaktadır. Bütün islamî
cemaatler, hizipler, fırkalar, tarikatlar Ümmet çatısı altında
toplanmalıdır. Bu Ümmetin başında âdil ve râşid bir İmam bulunmalı
ve Müslümanlar bu zata biat ve itaat etmelidir. Zamanımızda Ümmet
ve İmamet din kitaplarında teorik olarak vardır ama realitede
yoktur. Ümmet olmayan ve başlarında râşid bir İmam bulunmayan
Türkiye Müslümanlarının ileride âkıbetinin Suriye ve Mısır
Müslümanlarınınki gibi olmasından korkulur…
**
Müslümanlar faydalı sohbetler esnasında cemaat ve hizip
holiganlığına karşı uyarılmalıdır. Dindarlar arasında elbette
meşreb çeşitlilikleri olabilir ama bu konuda holiganlık, militanlık
yapmak, fanatizm sergilemek ayıptır, yanlıştır. Müslüman, futbol
kulübü tutar gibi tarikat tutamaz. Onun bir tarikatı olabilir ama,
tarikatçilik yapamaz… Meşrebler ikiye ayrılır: Kur’ana, Sünnete,
Şeriata, hikmete uygun faydalı meşrebler… Bir de tefrikaya, nifaka,
şikaka yol açan zararlı meşrebler. Müslümanlar bu ikincilerden uzak
durmalıdır.
**
Durum müsait iken, hürriyet ve fırsat varken Sünnî Müslümanların,
en zeki, en kabiliyetli, en istidatlı, en ahlaklı, en faziletli, en
işe yarar çocuklarının yeterli miktarını askerî okullara göndererek
subay yetiştirmemeleri ölümcül bir hatâ olmuştur. Bir subayın
dindar olmasında hiçbir sakınca yoktur. Yeter ki, cemaat, tarikat
holiganı ve militanı olmasın. Müslüman subayların bilgi kültür,
ahlak, fazilet, zeka, işe yararlılık bakımından üstün olmaları
gerekir. Orduyu ele geçirmek yanlış ve sakim bir emeldir. Müslüman
subaylar orduya, Türkiyeye, dolaylı şekilde İslam’a hizmet eder,
asla militanlık yapmaz. Her hâl ü kârda bu ülke halkının yüzde
sekseni Sünnîdir, o halde subayların yüzde seksenin de Sünnî
olmasını istemekte hiçbir çarpıklık ve garabet yoktur… Askerî
okullara yazılacak Müslüman gençlerin tizlikle seçilmesi, özel
olarak zeka ve karakter testleri yapılması, ruh soyluluğu aranması,
onlara paralel bir eğitim verilmesi gerekir. Birkaç yabancı dil…
Fuzulî Divanını orijinal metninden okuyup anlayacak derecede
Osmanlıca (Shakespeare’i okuyup anlayamayan bir İngiliz subayı
düşünülebilir mi?)… İstanbul görgü, terbiye ve kültürü… Sanat
kültürü… Düşmanların ve karşıtların bile takdir ve kabul edeceği
faziletler… Mutlak doğruluk, centilmenlik… Subay konusunda olduğu
gibi, Müslümanlar en zeki ve üstün çocuklarının yeterli miktarını
süper öğretmen olarak yetiştirmelidir.
**
Din görevlilerinin kaliteli olması gerekir… İslamî eğitim görmüş ve
icazet almış olmaları icab eder… Din hizmetleri karşılığında
geçimini temin için maaş alabilir ama bu yolla asla zengin olamaz…
Din hizmetlerini zengin olmak için alet edenler hain ve münafıktır…
Büyük camilerin imamları, hatipleri, vaizleri karizmatik kişiler
olmalıdır… Ehl-i bid’atten, reformcudan, Mutezilîden,
Fazlurrahmanîden, mürcieden, mücessimeden, haricîden, müşebbiheden,
Necdîden, mezhepsiz selefîden, ayakta tebevvül edenden,
reformcudan, Diyalogçudan, BOP’çudan, Feministten, hadîs
ayıklayıcısından, doğru dürüst yeterli fıkıh bilmeyenden, itikadı
sahih olmayandan, sekülerleşmişten, Kemalistten, Kitabullahı kendi
re’y ve hevası ile tefsir edenden imam olmaz, böylesinden köy
olmaz, kasaba olmaz. (Sahih itikatlı, taqvalı, veralı, âbid,
ihlaslı, vazifeşinas, gerçekten hizmet eden, âlim, ârif, faziletli
din görevlilerini tenzih eder, ellerinden hürmetle öper, dualarını
beklerim…)