SORU: Dünya nedir?.. CEVAP: Bir tarladır. İnsan dünyada ektiği ekini âhirette biçer.

SORU: İnsan için dünya hayatı nedir?.. CEVAP: Bir imtihandır.

SORU: Müslüman dünyada ne yapmalı?.. CEVAP: İslam’a, Kuran’a, Şeriat’ a, İslam ahlakına, İslam hikmetine uygun şekilde dünyayı imar etmeli, dünya vazifelerini yapmalı, bu esnada ahirete dönük olmalıdır.

SORU: Kendini tamamen dünyaya ve dünya işlerine verip ahireti unutmanın hükmü nedir?.. CEVAP: Büyük gaflet ve sapıklıktır. İnsanın felaketine sebep olur.

SORU: İnsanın dünyadaki ana, temel vazifesi nedir?.. CEVAP: Kendisini yaratmış olan Allah’a kulluk etmektir. Bu da Kuran’ın emir ve yasaklarına uymak, o Kitabullahtaki öğütleri tutmak, Resulullah’ın (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine bağlanmak, İslam ahlakıyla ahlaklı olmak, İslam hikmetinin irşadlarını dinlemek, dini râsih ve rabbanî alimlerden öğrenmekle olur.

SORU: Dünya zenginliklerinin ana sıfatı nedir?.. CEVAP: Fâni, gelip geçici olmasıdır. Bunlara güvenilmez. Mallar, zenginlikler, çoluk çocuk, gençlik, güzellik, dünya ikballeri, dünya saltanatları, dünya iktidarları hep gelir geçer.

SORU: Dünya hayatıyla ilgili ezberimizde olması gereken bir hadîs söyler misiniz?.. CEVAP: Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) şöyle buyuruyorlar: “Her sabah bir melek şöyle nida eder: Ey bugün doğacaklar! Ölmek üzere doğunuz… Ey bugün yapılacak binalar! Yıkılmak üzere inşa ediliniz…”

SORU: Küfür ve nifak güçleri en fazla neye çalışıyor?.. CEVAP: Onlar en fazla, Müslümanları, ahireti düşünmekten ve ahirete hazırlanmaktan alıkoymak için çalışıyor.

SORU: Ahireti unutan, ahiret için çalışmayan, bu konuda gaflet içinde bulunan bir Müslüman nasıl bir Müslümandır?.. CEVAP: Dengesini yitirmiş, sapıtmış, ayağı kaymış, durumu çok kötü olan bir Müslümandır.

SORU: Böyle bir Müslümana karşı vazifelerimiz nelerdir?.. CEVAP: Onu, aklının ve kültürünün derecesine göre en uygun ve güzel şekilde uyarmamızdır.

SORU: Bir Müslüman ahirete dönük olarak dünya vazifelerini doğru dürüst, hakkıyla, gereği gibi yapabilir mi?.. CEVAP: Tabii, elbette yapabilir. Bunun en güzel örneği Resulullah efendimizdir. Onun Ashab-ı kiramıdır, Selef-i sâlihîn’dir, onları takip eden sâlih Müslümanlardır. Hem ahirete dönük olmuşlar, hem de dünya işlerini, vazifelerini, imarını en güzel şekilde yapmışlardır.

SORU: Dünyanın en aldatıcı nesnesi nedir?.. CEVAP: Paradır… Altın gümüş… Dolar Euro… Para ikiye ayrılır: Helal para, haram para. Helalin hesabı, haramın azabı vardır.

SORU: Kazanç ve zenginlik olsun da helal haram fark etmez diyen kimdir?.. CEVAP: O ya kâfirdir yahut küfre yakın bir kimsedir. Her hâl ü kârda sapıktır, şakîdir, şerîrdir.

SORU: Paradan sonra en tehlikeli şey nedir?.. CEVAP: İnsanın nefs-i emmaresidir. Nefs-i emmare insanı büyük günahlara batırır, Allah’a isyan ettirir, her türlü azgınlığa, fısk ve fücura, çirkin işlere bulaştırır.

SORU: Nefs-i emmaresini dinleyen, ona kölelik eden kimsenin durumu nedir?.. CEVAP: O büyük bir zarar ve ziyan içindedir, ahireti tehlikededir. Onu elden geldiği kadar uyarmak, irşad etmek gerekir. Bu vazifeyi yapmayan bilenler, iyiler, doğrular sorumlu olur ve onun vebalinin bir kısmını yüklenir.

SORU: İslam’ın, Kuran’ın, Şeriat’ın dışında kurtuluş, necat, felah var mıdır?.. CEVAP: Yoktur.

SORU: İslam’ın dışında İbrahimî hak dinler olduğu, onların bağlılarının da ehl-i necat ve ehl-i Cennet olduğu iddiasına ne dersiniz? CEVAP: Bu iddia ve görüş Kuran’ın sarahatine tamamen aykırı olup küfür sözüdür.

SORU: İslam dini Muhammed Mustafa ile mi başlamıştır?.. CEVAP: İslam, ilk peygamber Hz. Âdem aleyhisselamdan beri, usul temel esas olarak vardır, değişen füruat hükümleri ve şeriatlardır.

SORU: Bugün Türkiye’nin İslami durumu nasıldır?.. CEVAP: Tam bir felakettir. Müslümanlar İslam’a Kuran’a Sünnete fıkha İslam ahlakına İslam hikmetine uygun bir hayat süremiyor. Çünkü bilinmesi kesin farz olan ilmihallerini ve ahlaklarını öğrenememişlerdir. Onlara bunları öğretmekle yükümlü olan şahıslar ve kurumlar vazifelerini yapmamaktadır.

SORU: Müslümanların durumunu düzeltmek için neler yapılmalıdır?.. CEVAP: Şunlar yapılmalıdır: (1) Halkı irşad edecek, aydınlatacak, bilgilendirecek icazetli ulema ve fukaha yetiştiren İslam Medreselerinin açılması… Bunlara paralel olarak İslam mektepleri açılması… (2) Halkı irşad ve tenvir edecek, salih ve kâmil Müslümanlar yetiştirecek tarikatlerin açılması ve bir Meclis-i Meşayıh tarafından sıkı şekilde denetlenmesi… (3) Üniter bir ümmet yapısı ve teşkilatı kurulması… (4) Bu ümmetin başında raşid ve adil bir halife bulunması ve Müslümanların bu muhterem zata biat ve itaat etmeleri.

SORU: Kâfirlerin, münafıkların, yarı mühtedilerin istediği İslam Protestanlığı nedir?.. CEVAP: Onlar ümmet birliği ve İmam istemiyorlar. Müslümanların birbirinden kopuk bin parçaya, cemaate, hizbe, fırkaya, tarike ayrılmasını istiyorlar. Bu ise fetrettir, kaostur, anarşidir; Kuran’a ve Sünnet’e aykırıdır.

SORU: Bir Müslümanın ilk yapması gereken şey nedir?.. CEVAP: Öğrenilmesi kadın erkek her Müslümana farz olan ilmihalini, kendisine yetecek, kendisini kurtaracak miktarda doğru olarak öğrenmektir. Bu bilgiler akaid, ibadetler, muamelat özeti, ahkâm-ı sultaniye, İslam ahlakı ve muaşereti bilgileridir. Bunları öğrenmeden, bilmeden İslam anlaşılamaz ve hayata uygulanamaz. İcazetli ulema, fukaha ve meşayıhtan oluşan bir heyet sahih bir İslam ilmihali, İslam ahlakı, İslam talimatnamesi hazırlamalı ve bu kitapçık bir milyon adet basılarak Müslümanların dikkatlerine sunulmalıdır. Ülkenin her yerinde bu ilmihali okutan kurslar açılmalıdır. Bu kursların hocaları kendi kafalarından hiç bir şey söylememeli ve ilave etmemelidir.

SORU: İslam’ın imandan sonra ikinci temel şartı ve emri nedir?.. CEVAP: Beş vakit namaz kılmaktır. Beş vakit namaz konusunda yurt çapında, bütün Müslümanları kapsayan bir seferberlik başlatılmalıdır. İlk etapta camiler sabah namazlarında ve diğer vakitlerde cumalarda olduğu gibi doldurulmalıdır. Şu anda halkın (sanırım) sadece %10’u namaz kılmaktadır. Bu oran %95’e çıkartılmadıkça düzelme ve ıslah olmaz.

SORU: İslam ahlakı konusunda durumumuz nasıldır?.. CEVAP: Felaketin ötesindedir. İslam güzel ahlak demektir. Ahlaksız Müslümanlık olmaz. Bugün dünyanın birçok medeni ülkesi din olarak İslamiyet’i kabul etmedikleri halde İslam ahlakına Müslümanlardan daha yakındır. Ahlakımızı Kuran’a, Sünnete, Şeriata, İslam’ın bilgeliğine uygun hale getirmedikçe bizim için izzet, necat, felah ve zafer yoktur.