1. Hadîs-i şerif: “Mü’min bir mideyle yer, kâfir yedi mideyle.”
2. Doyduktan sonra yemek haramdır.
3. İstisnâ: Misafirlikte ev sahibini üzmemek, memnun etmek için biraz (ölçüyü kaçırmadan) fazla yenebilir?
4. İstisnâ: Çok uzun sıcak günde oruç tutmuş, iftarda biraz fazla yiyebilir? Her hâl ü kârda fil gibi yemesi doğru olmaz.
5. Sağlığın başı az yemek ve perhiz yapmaktır.
6. Fazla tıkınmaktan ileri gelen hastalıklar, yeterli beslenmemekten mütevellit hastalıklardan kat kat fazladır.
7. Helal yiyeceklerde ve yemeklerde bereket olur, bunlarla beslenenler sağlıklı yaşar. Haram yiyecekler hastalık, bereketsizlik, meymenetsizlik getirir.
8. İslam kriterlerine göre bir ziyafet mönüsü: Tarhana çorbası… Sebzeli, nohutlu, garnitürlü bulgur pilavı, cacık, kuru üzüm hoşafı… Böyle bir ziyafeti hor gören, tahkir eden Allaha isyan etmiş olur, beyinsizler zümresine dahil olur. Bu ziyafet dolayısıyla yemek sahibine candan teşekkür eden, Hak Tealaya “Ya Rabbi bana bu nimetleri yedirdiğin için Sana şükürler olsun” diyen kişi sâlihlerden, şâkirlerden olur.
9. Sâlih bir Müslüman için bir başka ziyafet: Taze simit… Kızarmış kepekli ekmek… Peynir… Zeytin… Sızma zeytinyağı… Bal… Domates söğüş… Kaynamış yumurta… Yanında açık çay… Böyle bir yemekten zevk alamayan, bunu tahfif eden (Hafife alan), tahkir eden, yahu böyle de yemek olur muymuş diye homurdan kişi kemalsiz ve faziletsizdir.
10. Dünya çok büyük bir sofradır. Gerekenden fazla yerseniz başka insanların hakkını ve payını yemiş olursunuz.
11. Müslüman, infak ve paylaşma ahlakına sahiptir.
12. Unu elemek bid’attir. Buğdayın ve diğer tahılların en kıymetli ve sağlıklı kısmı kepeğindedir. Kepeği eleyip hayvanlara yedirmek akıl sahiplerine yakışmayan bir beyinsizliktir. Asr-ı Saâdet’te elek yoktu.
13. En iyi ziyafet sofrası, bir fakirin de yediği sofradır.
14. Ekmek çok büyük ve aziz bir nimettir. Ekmeği çöpe atan fertler ve toplumlar nimet nankörü ve hâinidir.
15. İki kişi için hazırlanan yemek üç kişiye, üç kişi için hazırlanan yemek beş kişiye yeter.
16. Şişmanlamamak için ekmek yememek, sadece yemek yemek beyinsizliktir. En iyi diyet=perhiz kepekli, sağlıklı, doğal ekmek diyetidir.
17. Devamlı olarak beyaz un tüketenler uzun vâdeli intihar etmiş olur.
18. Rafine edilmiş beyaz şeker zehirdir, ne kadar çok tüketilirse o nispette zarar verir.
19. Azı şifalı olan şeyin çoğu zehirler, hasta eder. Bir kaşık bal şifadır, bir kavanoz balı yiyen bal halis ve hakikî ise) hastahanelik olur.
20. Devamlı olarak çok lezzetli, ağır, lüks yemekler yiyenler, başta gut hastalığı olmak üzere çeşitli vahim hastalıklara yakalanır.
21. İçlerinde yüzlerce çeşit kimyevî madde, aroma, boya, koruyucu, hormon bulunan gıdaları ve meşrubatı tüketenlerin sağlığı zamanla iflas eder.
22. Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) ömrü boyunca buğday ekmeğiyle eti birlikte doyasıya yememiştir. Ol Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimiz hazretleri yiyecek bir şey bulamaz ve bazen aç kalırdı.
23. Türkiye’de her gün (evet her gün) milyonlarca ekmek çöpe atılmaktadır. Bu korkunç bir israftır. Kur’anda israf edenlerin şeytanın kardeşleri olduğu yazılıdır.
24. Vicdanlı, olgun, şuurlu bir Müslüman tabağında yemek artırmaz, pilav yedikten sonra bir tek pirinç tanesi bile bırakmaz.
25. Açık büfelerden büyük tabaklara çılgınlar gibi yemek doldurup sonra bunların bir kısmını yememek ve çöpe atılmalarına yol açmak beyinsizlik, fısk ve günahtır.
26. Ehlullah hazeratı dokuz lokmadan fazla yemezlerdi.
27. Sofrada ne varsa silip süpürmek doğru değildir. Ölçülü ve dengeli olmak gerekir.
28. Nasıl ve ne kadar yemek yediğini göreyim, senin nasıl bir Müslüman olduğunu söylerim.
29. Akıllı Müslüman yemek için yaşamaz, yaşamak için yer.
30. Fâsık, fâcir, azgın, açıkça günah işleyen kötü Müslümanların, münafıkların; rızıklarının ve kendilerine verilen nimetlerin çok olması keramet değil, istidractır.
31. Gerekenden fazla yemeyen perhizkâr ve kanaatli insanlar ve toplumlarda hastaların ve hastalıkların sayısı; çok yiyen, çok tüketen müsrif fertlere ve toplumlara nispetle en az yüzde elli daha azdır.
32. Yeme, içme, beslenme meselesi din dışı laik bir mesele değildir. İslam’da dinî dünyevî ayırımı yoktur. Din, dünya hayatını tanzim, dünya hayatında başarılı olmak ve ebedî mutluluğu kazanmanın yollarını göstermek için gönderilmiştir. Yemenin içmenin mubahları, haramları, Sünnetleri, caiz olanları, caiz olmayanları vardır. Mahiyet itibarıyla helal olan şeyleri gerekenden fazla yemek, israf günahına sebep olacağından haramdır.
33. Âriflerin kutbu, mâneviyat âleminin güneşi Mevlânâ Celalüddin Rûmî hazretleri, vekilharcına sormuş, bugün evde yiyecek ne var demiş. Vekilharç boynunu bükmüş, efendim kiler bomboş, ocakta kaynayan bir şey de yok cevabını verince, ol Hazret “Ya Rabbi, çok şükür evim Peygamber evine benzedi” demiş... Kemâle toklukla ve mide şişkinliği ile değil açlık yolundan ulaşılır.
34. Eski Romalıların zengin ve güçlü takımı üzerinde en pahalı ve en lüks onlarca çeşit yemek bulunan mükellef sofralar kurar, bunların kenarında yan yatarak saatlerce yer içerlermiş. İçlerinden biri tıka basa yediği için artık yiyemeyecek hale gelince biraz uzağa gider, bir kaz tüyüyle boğazını tahrik ederek kusar ve tekrar sofraya gelip tıkınmaya devam edermiş.
35. Haram kazançlarla kurulan sofralarda hayır, bereket ve yümn olmaz.
36. Tarhana çorbası, bulgur pilavı ve erik hoşafından oluşan helal bir sofra; haram kazançla kurulmuş şu sofradan hayırlıdır: On çeşit sıcak ve soğuk ordövr, fırında kuzu dolması, zeytinyağlı baklalı enginar, salata, turşu, cacık, künefe, saray muhallebisi, on çeşit meyve, beş çeşit ayran ve şerbet, nefis Himalaya çayı, keskin kokulu Habeşistan kahvesi...
37. Peygamberimiz “Veren al alan elden hayırlıdır” buyurmuştur. Şeriat sınırları içinde yemek yediren, ikram eden, hele fakirleri ve yetimleri doyuran cömert kimse de böyle hayırlıdır.
38. Sofra başında çok tıkınan, helâda çok ıkınır.
39. İstanbul görgüsü: Kibar ve görgülü İstanbullu çok aç da olsa, açlıktan başı da dönse önündeki sofraya, gözlerini faltaşı, ağzını faraş gibi açarak saldırmaz. Aç değilmiş gibi sakin sakin, kibar kibar yer. Nasıl olsa yemekler önündedir…
40. Haddinden büyük lokmalarla yangından mal kaçırırcasına çok hızlı yemek görgüsüzlüktür.
41. İslam ahlakının ve hikmetinin temel prensiplerinden: İnsan yemek için yaşamamalı, yaşamak için yemelidir.
42. İhtiyacından ve gerekenden fazla yiyenler sağlıklarını koruyamazlar, bir sürü hastalığa yakalanırlar, bilhassa ihtiyarlıklarında çok çileler çekerler.
43. Her gün milyonlarca ekmeğin çöpe atıldığı halkımızın başına, bu nankörlük ve israf yüzünden birtakım sıkıntılar belalar musibetler gelirse buna hiç şaşmamak gerekir. Ekmeğe eskiden nân-ı aziz denirdi. Bu büyük ve aziz nimeti çöpe atmak ona hakarettir. Nimeti tahkir eden, gün gelir ondan mahrum kalır.
***
Cenab-ı Hak hepimizi yeme içme konusunda Kur’ana, Sünnete, ahlaka, hikmete, İslam nizamına ve medeniyetine, Resululah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) tıp, sağlık, yeme içme konusundaki emir ve öğütlerine riayet eden, Hak Tealanın rızasını kazanan salih kullarından eylesin. Bizi israftan, bedevilikten ve oburluktan muhafaza buyursun.