Geçen hafta darbe mahkemesinin seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve arkadaşlarına 20 yıl civarında kararlar vermiş olması cuntacı general Abdülfettah es Sisi ile darbecileri tatmin etmemiş olmalı ki buyrukla hareket eden mahkeme bu defa Cumhurbaşkanı sn Mursi ve arkadaşları hakkında idam kararı verdi. Darbeye karşı direnişin yiğit ismi şehide Esma Bedii'nin babası Muhammed Bedii ile İsrail'in şehit ettiği Raid el Attar dahi idama mahkûm edildi.

İdamlık suç nedir?

Muhammed Mursi ve arkadaşları, hangi ağır suçu işlediler ki hayatlarının ortadan kaldırılmasına karar verildi?

İnsan, bu sorunun cevabını öğrendiğinde kulaklarına inanamıyor. Demokratik yolla iş başına gelmiş Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin Hamas kadrolarıyla görüşme yapmış olması idamlık cürüm sayılmıştır. Halbuki Hamas, Filistin'de seçilmiş bir iktidardır. Velevki öyle olmasa; iddia edildiği gibi bir "örgüt" olsa bile onlarla görüşmek idamlık suç sayılabilir mi? Filistin, Mısır'a komşudur. Filistin'de Hamas ve El Fetih diye iki ağırlıklı unsur mevcuttur. Mısır-İsrail-Filistin üçgeninde cereyan eden hareketler Mısır'ı alâkadar etmektedir. Bir devletin bir örgütle doğrudan veya dolaylı bir münasebeti varsa o devlet ilgili istihbarat veya diğer birimleri vasıtasıyla onlarla müzakereler yapar. Bunun son örneği Türkiye ve "Barış Sürec"dir. Mümkündür ki İsrail de Hamas'la görüşmüştür.

Kararı veren, aslında ne taşeron Sisi ve ne de kukla mahkemedir. Hüsnü Mübarek zamanında Mısır Filistin hudut kapısı kapatılmıştı. Filistinlilerin açtıkları tünellerin çalışmasına da izin verilmiyordu. Filistin nefes alamaz haldeydi. Yukardan da bombalar yağıyordu. Muhammed Mursi, hududu ve tünelleri açtı. Bu yüzden Yahudi sermayenin güdümündeki sömürgeci başkentler, Kahire'de darbe yaptırıp binlerce insanın ölümüne sebep oldular. Onlar için önce İsrail, sonra yine İsrail vardır.

Mısır'daki darbenin bir sebebi budur, diğer sebebi de Akdeniz çevresinde Sünni hükümetlerin iktidara gelmeleridir. Bir tarafta Türkiye, Filistin’e sahip çıkıyor, diğer tarafta Mısır destek oluyordu. Hal böyle olunca "Arap Baharı" denen proje tehlike karşısında kendini zehirleyen akrep gibi intihar etti. BOP/Büyük Orta Doğu Projesi nasıl ki Afganistan ve Irak'ı mahvettiyse Arap Baharı da Libya, Mısır, Yemen ve Suriye'yi mahvetmiştir.

Arap Baharı'nın gelmesiyle halkın meydanlara dökülerek devirdiği Hüsnü Mübarek hapse atılmışken Mursi idaresinin Recep Tayyip Erdoğan'la ahenkli şekilde çalışması üzerine kıdemli diktatör hapisten çıkartılarak O'nun yerine meşru cumhurbaşkanı hapse konmuştur.
Şimdi verilen bu cinayet kararının infaz edilip edilmemesi Mısır Müftüsü'ne bağlıdır. Muhammed Mursi'nin iktidar seyri Sultan Abdülaziz'e benziyor. Sultan, devlette kimi vazifelendirdiyse onlar, masonlarla işbirliği yaparak cuntalaşıp kendisine cephe aldılar. Cunta toplantı halindeyken Fetva Emini Kara Halil çağrıldı. Midhat Paşa, bu şahsa "Padişah aklını zayi eylemiştir; hakkında fetva verir misin?" dediğinde "hekim raporu olmadan bunu nasıl yapabilirim?" diye haysiyetli bir cevap vereceğine "bu hayrlı işe çarşaf kadar fetva veririm!" diyerek ne kadar kara vicdanlı olduğunu göstermiştir. Kara Halil "fetva" adlı katilnameyi hazırlamış, Şeyh'ül İslam Hayrullah Efendi de bunu şerli eliyle tasdik etmiştir. Darbenin bir numaralı faili Hüseyin Avni Paşa gibi Midhat Paşa ve Hayrullah Efendi de Sultanın tayin ettiği isimlerdi...

Abdülfettah es Sisi, Muhammed Mursi'nin seraskeri/genel kurmay başkanı Hüseyin Avni Paşasıdır. Mısır Müftüsü Ali Cuma'nın Kara Halil olup olmayacağı mes'elesine gelince; ümitler zorlanmakta. Müftünün beyanatlarına bakılırsa her şey bitmiş görünüyor. Dünya ise Adnan Menderes'in idamında olduğu gibi sahnedeki bu dramı susup seyretmekte.