Gazeteci Mohammed Abu Taqiya önümüzdeki günlerde (27.07.2023) sözde tapınağın harabesinin yıldönümü nedeniyle büyük baskınlara hazırlandıklarını yazdı.

Gazeteci Mohammed Abu Taqiya önümüzdeki günlerde (27.07.2023) sözde tapınağın harabesinin yıldönümü nedeniyle büyük baskınlara hazırlandıklarını yazdı.

Daha önce de belirtmiştim şahsıma göre şu an bölgedeki gelişmeleri en iyi takip eden gazeteci

Mohammed Abu Taqiya…

Hemen kendisini aradım.

Gazeteci Mohammed Abu Taqiya endişelerimi üst seviyeye çıkaran gelişmelerden bahsetti.

İşgalci İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun liderliğindeki Likud Partisi'nin

Knesset üyesi Amit Halevy'in geçen ay Mescid-i Aksa'yı Müslümanlar ve Yahudiler arasında bölmek için bir plan sunduğunu uzun uzun anlattı.

Aynen aktarıyorum sizlere;

'İşgalci İsrail gerçek ve fiili planlamaya girmiş diyebiliriz. Mescid-i Aksa'yı mekansal olarak 'taksim etmek adına' bu planlama artık meclise sunuldu ve onun üzerinden çalışmalar başlatıldı.

'Onun önerisine göre, Kubbetü's-Sahre da dahil olmak üzere Aksa'nın yaklaşık üçte ikisi Yahudilere, geri kalan Müslümanlara kalacak.

Amit Halevy, Netanyahu partisinden yani 'hükümete yeni giren en radikal' siyonist gruplardan da değil.

Mescid—i Aksa'nın neredeyse yüzde 70'i (üçte ikisi) işgalcilere tahsis edilecek, geri kalan 'Müslümanlara'…

Mescid-i Aksa 144 dönüm ve tamamı Müslümanlara ait. Hatta BM ve UNESCO tarafından da böyle bir karar verilmiştir ve kabul edilmiştir. Şayet böyle bir plan gerçekleştirilirse bu 'bölgeyi' savaşa ve

bilinmeyen sonuçlara sokmak adına yapılmış bir adım olacaktır.

Daha önce bunun örneğini de yaşamıştık, hatırlarsınız 1994 yılında Filistin El Halil kentindeki Müslümanların 4. Camii olarak kabul edilen Hazreti İbrahim Camii'nde Ramazan ayında bir sabah namazında İsrailli işgalciler katliam düzenledi, katliamda yaklaşık 30 Filistinli şehit edildi. Ondan sonra 6 ay boyunca cami kapatıldı ve açıldığında işgalci İsrail tarafından şöyle bir taksim uygulandı. Caminin yaklaşık yüzde 70'i işgalcilere tahsis edilmiş ve geri kalan yüzde 30'u Müslümanlar tarafından kullanabilir hale gelmişti.

Bugünlerde Hz İbrahim Camii'nde neredeyse her ay yaklaşık 60 defa ezan okunması yasaklanıyor. Bunu işgalciler Mescid-i Aksa'da da uygulamak istiyorlar.

Yapılmak istenen çok tehlikeli ve daha önce benzeri yaşanmış, ne yazık ki başarılı olunmuştur.

Bu gelişme işgalcilerin Mescid-i Aksa ve Kudüs'ü işgal ve Yahudileştirme adımlarının bir parçasıdır ve devamıdır.

Onların planları Mescid-i Aksa'yı tamamen ortadan kaldırmak ve gerçekdışı olan üçüncü tabanı Mescid-i Aksa'nın yerine inşa etmektir.

Bu son radikal hükümetin gelmesiyle birlikte bu isteği daha yoğun görüyoruz. Geçtiğimiz yılın ilk 6 ayında İsrail tarafından Filistinlilere ait ev ve tesislere yönelik yaklaşık 300'den fazla yıkım gerçekleştirildi. 3.5 binden fazla kişi esir alındı ve yaklaşık 210 kişi şehit edildi.

Kudüs'ü Müslümansız bırakmak için oradaki Filistinlileri sınırdışı etmek adına bunlar yapılıyor.

Mescid-i Aksa'da da aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar. Aksa'nın yüzde 70'ini işgalcilere tahsis etmek daha önce de dikkat çekmek istediğim gibi bölgeyi ateşe atmak, Müslümanlara karşı durmak ve onlara karşı bir dini savaş açmaktır demektir.

Zaten şu an Cuma ve Cumartesi günleri hariç belli saatlerde Mescid-i Aksa'ya sadece Yahudilerin girişine izin veriliyor. (Cuma günü olmaması da Müslümanların yoğun bir şekilde orada bulunması ve onlar için tatil günü, Cumartesi ise işgalcilerin dini tatilidir.)

Mescid-i Aksa'yı yıkma planlarına adım adım ilerleyen Siyonistler, meslektaşım Gazeteci Mohammed Abu Taqiya'nın da dikkat çektiği gibi amaçlarına adım adım ilerlerken yeni planları tamamen yıkım için alttan alttan oymaktan çok daha etkili gibi gözüküyor.

Müslümanların kırmızı çizgisi Mescid-i Aksa ile ilgili yeni plan belki de Gazeteci Mohammed Abu Taqiya aracılığı ile ilk kez bu köşeden böylesine net gündeme getiriliyor.

Ne diyebilirim İslam dünyasının kırmızı çizgileri renk körlüğü yaşıyor.

İlahi adalet konusunda Mohammed Abu Taqiya gibi düşünüyorum.

Netanyahu'nun liderliğindeki koalisyon, tartışmalı yasa tasarısını Meclis Genel Kurulu'na getirmeye hazırlanırken protestolar havalimanlarından, tren istasyonlarına kadar hayatı durduracak şekilde devam ediyor.

Netanyahu hükümetinin tartışmalı yargı düzenlemesine devam etmesi durumunda İsrail ordusunda bazı savaş pilotları, denizaltı subayları, elit komando birliklerinin yer aldığı yüzlerce yedek asker de görevlerini sürdürmeyecekleri yönünde açıklama yapmış.

Şu an renk körü olan İslam dünyasına karşı belki İsrail'i kargaşaya sürükleyecek tek şey Netanyahu hükümetinin bu yargı düzenlemesinden vazgeçmemesi. Kendi kendilerini yok etmelerinin yolu bu olabilir. En azından bunun için dua edebilirsiniz.

Bu hale mi geldik diyebilirsiniz. Üzgünüm. Şayet Mescid-i Aksa'yı mekansal olarak taksim etme planını ilk kez duyuyor ve hiçbir İslam ülkesinden tepki sesleri yükselmediyse yapabileceğiniz sadece şu an bu!