Kuran’ın süreleri ve ayetleri rastgele değil akıl ile anlaşılabilir
bir hikmet ile dizildiğini kabul etmek meal okuma ve anlamlandırma
çalışmasında önemli bir ilkedir. Bu ilke ile hareket etmeden,
yapılan paragraflandırma ve yorumlamalardaki mantık zinciri bozuk
olacaktır. Sure ve ayetlerin dizilişi vahiy ile peygambere
bildirilerek, belirlenmiştir. Bu ilke çerçevesinde Fatiha ve Bakara
Suresi’nin arasındaki ilişkiliyi irdeleyebiliriz.
Dinin özü Fatiha’dır. Fatiha anlaşılmadan Kuran anlaşılmaz. Bakara
Suresi ise tüm Kuran’ın özetidir. Kuranın ziplenmiş dosyasıdır.
Kuran’da geçen bütün temel konular, Bakara Suresinde az da olsa yer
almaktadır. Fatiha Suresi de Bakara Suresi’nin özetidir. Şöyle de
diyebiliriz. Kuran’ın özeti, Bakara Suresi; Bakara Suresi’nin özeti
de, Fatiha Suresidir. O nedenle Fatiha Kuran’ın özetinin özeti,
özün özüdür. Kitabın anası olarak isimlendirilen Fatiha, insanları
imtihan etmek için vaaz edilen dinin özünün özüdür. Tersinden yola
çıkarak anlatır isek; Fatiha Süresi’nin açılımı, Bakara Suresi’dir.
Bakara Suresi’nin açılımı ise Kuran’dır.
Fatiha ve Bakara surelerini tam olarak anlayarak okuyan kişi
Kuran’ın diğer konularının yer aldığı sureleri de kolayca anlar. Bu
nedenle gelenekte bazı alimlerimiz sadece Fatiha ve Bakara
surelerinin tefsirini yazmakla yetinmişlerdir.
Özetleme işini daha ileriye götürürsek, Fatiha’nın özeti de “iyyake
na’büdü ve iyyake nestain” (yalnız sana ibadet (kulluk) eder,
yalnız senden yardım dileriz.) ayetidir. Kuran’ın özünün (Bakara),
özünün (Fatiha), özü bu ayettir. Asılın, aslının, aslıdır.
Fatiha yedi ayettir, üç paragrafa ayırabiliriz. Birinci paragraf
besmele de dahil olmak üzere, 1-4 ayetlerden, ikinci paragraf tek
başına 5. ayetten, üçüncü paragraf 6-7 ayetlerden oluşur.
Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla.(1) Hamd
(övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a
mahsustur.(2) O, rahmândır
ve
rahîmdir.(3) Ceza
gününün
mâlikidir.(4)
(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet
umarız.(5)
Bize doğru yolu
göster. (6) Kendilerine
lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların
ve sapmışların yolunu
değil! (7) (Diyanet
vakfı meali)
Fatiha’nın birinci paragrafında ibadetin ve yardım istemenin sadece
Allah’a (c.c.) olmasının nedenini anlatıyor. Üçüncü paragrafta ise
Allah’tan (c.c.) istenecek en büyük yardımın doğru yola iletilmek
olduğu belirtiliyor. Doğru yolun tarifi ağyarına mani efradına
camii olarak yapılıyor. Yani doğru yolun ne olduğunu ve olmadığını
kapsayacak şekilde tarifi yapılıyor. Doğru yolu; nimet
verdiklerinin yolu, gazaba uğramışların ve sapmışların yolu değil
diyerek tarif ediyor.
Bu üçüncü paragraftaki tarifte üç sınıf insandan bahsediyor, 1-
nimet verilenler, 2- gazaba uğramışlar, 3- sapmışlar. İşte Bakara
süresinin ilk yirmi ayeti, bu üç sınıfın niteliklerinden bahseder.
Bakara süresinin 1-5 ayetleri müminleri, 6-7 ayetleri kafirleri,
8-20 ayetleri münafıkları anlatır. Nimet verilenler- müminlerle,
gazaba uğramışlar- kafirlerle, sapmışlar- münafıklarla
eşleştirilebilir. (En doğrusunu Allah (c.c.) bilir.) Böylece Fatiha
Suresi ile bakara süresi arasında ilişki kurularak, Bakara
Suresi’ne başlanmış olur.
Bakara Suresi’nin giriş ve mukaddime niteliğindeki ilk 20 ayetinden
sonraki ayetleri iki ana bölüme ayırabiliriz. 21- 176 ayetleri
birinci bölüm, 177-286 ayetleri ikinci bölüm olarak ayırabiliriz.
Birinci bölümde (21-176) yoğunluklu olarak itikadi konular
anlatılmakta; ikinci bölümde (177-286 ) yoğunluklu olarak ameli
konular anlatılmaktadır.
Aslında Bakara süresinin 177. Ayeti ne birinci bölüme ne de ikinci
bölüme ait değil gibi… Yani iki bölümün tam ortasında, Bakara’nın
tam özü gibi duruyor. Tıpkı Fatiha Suresi’ndeki 5. Ayet gibi…
Birinci bölümden ikinci bölüme geçiş ayeti konumundadır. Birinci
bölümün özeti, ikinci bölünüm girişi-mukaddimesi niteliğindedir.
Birinin sonu iken diğerinin başlangıcıdır. İman ve amel ilişkisini
anlatmaktadır. İmanın meyvesi, semeresi olan amelin önemini
anlatmaktadır. Muttaki olmak için ikisinin birlikte olması
gerektiğini anlatmaktadır.
Not: Diyanet Vakfı meali, günümüz türkçesi ile
yazılmış, ehli sünnet inancı ile örtüşen bir tercümedir. Ben
çalışmalarımda öncelikle bu mealden faydalanıyorum.