Futbol camiasında da Avrupalı dostlarımız, hocalarımız vardı bizim değil mi?
Futbol camiasında da Avrupalı dostlarımız, hocalarımız vardı bizim değil mi? Hani burada çalışıp ta paraya para demeyen, birde Euro olmaz ise asla kabul etmeyen… Yalnız dostlar, sanki Galatasaray’ın hocası Hollandalı Riekerink’e, Cim Bom birkaç gömlek küçük mü geldi ne? Biraz bocalıyor gibi… Oysa Fenerin Hollandalı hocası Advocaat eli kıçında ıslık çalarak bak nasılda yönetiyor takımı.. Şenol hocam başka aman nazar değmesin. Hani Beşiktaş’ın eski hocası İspanyol Vicente del Bosque’ye ödenen bir kamyon tazminat vardı ya, evlat acısı gibi oturmuştu yüreğime, düşündükçe hala göğüs kafesim kalbime dar geliyor..! Peki ya ihtiyar kurt Rumen Lucesku’ya ne demeli aha da buraya yazıyorum, yarın dönüyorum dese, gırtlağına kadar borçlu kulüplerimiz havalimanında sıraya girerek, uğruna gülde dökerler, servette… Paranın ne önemi var mühim olan insanlık…
Peki, iyide bu paraya tapan Avrupalı dostlarımıza (!) birde üste bol kepçe parada veriyoruz yine de günahı kadar sevmiyorlar bizi değil mi? Yaşanan bu kirli süreçte eski dostluklarımıza binaen olumlu bir çift laf duydunuz mu hiç? Hadi bunların mahsusçuktan da olsa gösterecekleri sevgiyi de geçtim de, artık birde utanmadan sıkılmadan açıktan saldırıyor ya ifrit oluyorum. Ellerinden gelse bir kaşık suda hemen boğacaklar alayımızı…
AB ülkelerinin bize karşı olan sevgi martavalları zaten külliyen hikaye idi.. Esasen yıllar boyu nefes almamıza bile tahammülleri yoktu..! Tek suçumuz, ‘’Vatanını satan fırlama Can’cık gibi, kancık olmamamız..! Birde mallıkta level atlamış bu tırsak adamlara, boyun büküp, sürdürülebilir bir şekilde itaat etmememiz..!’’ İşte bundan mütevellit, el bebek gül bebek besledikleri teröristlerine dokunmamıza artık dayanamıyorlar. Hele birde idamın geleceğini duyunca gari tümden tozuttular.
AB ’ülkelerinin de başrol oynadığı ve 15 Temmuzda sobelenen alçak Yedi düvel, memleketini bir dolara satan Fetö’cüler de ellerinde patlayınca, şimdi yedi başlı ejderha gibi bize her yerden saldırıyorlar. Bu kokuşmuş sistemin aptalları anlamıyorlar işte.. Zavallılar‘’Tanklara boyun eğmeyen bu aziz milletin, dolara boyun eğeceğini zannediyorlar.’’ Ekonomik olarak bizi vurmaya çalışan bu güruh şimdide tutturmuş, Türkiye’ye silahta satmayalım diyor. Oysa bizim alın teri ile kazanarak, kursağımızdan kesip te aldığımız bu silahları, şimdi kendi piyonlarına yani ‘’PKK’ya ve Haşdi Şabiye’’ terör karşılığında beleş veriyorlar..
Evet, bu günlerde ekonomik, sosyal ve siyasal olarak çok sıkıntılı günler geçiriyor olabiliriz. Lakin kriz tellallığı da yaparak Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürmeye de gerek yok! Elbette geleceğimize olan inancımızın sınandığı zor günlerden geçiyoruz. Evet, hem de hiç alışık olmadığımız kadar. Bu gözü dönmüş kefereler, bağımsızlığımızı yüreğimizden bir çırpıda söküp almak istiyorlar. O gün çıplak ellerle kazandığımız bağımsızlığımızı yani ‘’15 Temmuz İkinci Kurtuluş Savaşımızı’’ bir türlü hazmedemediler… Şimdi içeride kavga çıkararak bizi birbirimize düşürmenin derdindeler. Ama bizler onların bütün oyunlarını bir bir bozacağız Allah’ın izni ile.. Tamam, belli ki bu kış çok çetin geçecek, olsun önümüzdeki bahar da inşaAllah bir başka güzel olacak.
Kıymetli dostlar Allah’ın izni ile çok önemli bir dirilişin arifesindeyiz. Ve ‘’Bizi öldürmeyen her şey bizi daha güçlü kılıyor…’’Hayallerimizi gerçekleştirecek olan imanımızda, özgüvenimizde sapasağlam yerinde duruyor çok şükür. Biz yeter ki bir olalım, beraber olalım, diri olalım. Tek yumruk olduğumuzda hiç kimse bizi alt edemez. Ve biz çok iyi biliyoruz ki; Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır..
Evet, çok önemli bir eşikteyiz, lakin akıntıya karşı kürek çektiğimizin de farkındayız, geçecek inşaAllah bu sancılar, yeniden dirilişimize hep birlikte şahit olacağız… Bizler asırlardır ne badireler atlattık, bunları da atlatacağız Allah’ın izni ile.. Fikirlerin ve canların acıdığı bu günlerde yeter ki bizler bu birlik ve beraberliğimizi bozmayalım. Ne diyor yüce rabbim "Her zorluğun yanında bir kolaylık vardır." (İnşirah, 94/5).
Devletimizin direksiyonu hala büyük ustaların nasırlı ellerinde.. Deyin hele.! Başkomutanımız Erdoğan’ın Türkiye’sinde öyle boyun eğmek diye bir şey var mı? Başbakanımız arı gibi çalışıyor, gecesini gündüzüne katıyor. İçeride ve dışarıda İçişleri Bakanımız ve Genel Kurmay başkanımız, teröristlere bir an olsun nefes aldırmıyor. 15 Temmuz’da ortaya konmak istenen kirli oyunu görerek "Bu süreçte ’ya istiklal ya ölüm’ demekten başka seçeneğimiz yoktur’’ diyen Bahçeli ise, şimdi şoför mahallinin hemen yanı başında… Ana muhalefetin Genel Müdür mü? Güldürmeyin beni ne olur. Artık salık verdik ona, önüne kim çıkarsa çıksın dost düşman fark etmez, ülkemizi şikâyet ediyor..! Fetöcü teröristlerin avukatlığını yapan bu sahte demokrasi bekçisi, şimdilerde mültecileri iç politika malzemesi yapmanın derdinde. Bunların siyam ikizleri HDPKK’mı? Boş verin geçin bunları bir kalemde, sallayın gitsin..
Peki, birde şu ‘’Rüzgârlı havanın kuytusu, yağmurlu havanın uykusu iyi olurmuş’’ deyip te yaşananlara Fransız kalarak, miskin miskin uyuyup, erketede bekleyerek, ağzını bıçak açmayan siyasilerimize ne demeli..? Dünya yansa valla bu amcalarımızın umurunda bile değil..! Horul horul, horul uyuyorlar. Dünya yansa, alev alacaklarını da bilseler yine de kıllarını kıpraştırmıyorlar…
Bak kafam karıştı yine, acaba bu bölmeye matuf eski tüfeklerin bildikleri bir şey mi var?
Hemen kalbinizi bozmayın bi durun hele.! Kulislerde pişirdiklerinize bakın.! Siyasi ikbal kovalamanın sırası mı şimdi? Bu kadar sıkıntının içinde, yeni bir partimi olurmuş? Parti marti yok kardeşim…! Bırakın şu öküz altında buzağı aramayı.!
Nihai kertede, amcalarımızın uykusu biraz derin o kadar…