Soru: Sen kimsin? Cevap: Mü’min bir Müslümanım.
SORU: Müslümanın mü’min olmayanı da var mı? Cevap: Her mü’min aynı
zamanda Müslümandır ama bazı Müslümanlar mü’min değildir.
SORU: Nasıl bir Müslümansın? Cevap: Elhamdülillah Müslümanım ama
iyi ve vasıflı bir Müslüman değilim. Tevazu icabı söylemiyorum, bu
fakir gerçekten iyi Müslüman değilim. İyi Müslüman olsam bile
kendime iyi Müslüman demem İslam ahlakını göre doğru olmazdı.
SORU: Müslümanlar yetmiş üç fırkaya, şubeye ayrılmışlar, sen hangi
gruptansın? Cevap: Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanıyım. Çoğunluğu
oluşturan Sevad-ı Âzam dairesi içindeyim. İtikad (inanç)
meselelerinde imamım (önderim) İmamı Mâturidî hazretleridir.
Fıkıhta İmam Ebu Hanife hazretlerine bağlıyım.
SORU: Bir tasavvuf tarikatına bağlı mısın? Cevap: Bu konuda
konuşmayı, beyanda bulunmayı adaba aykırı görürüm. Şeriata ve dinin
zâhirine bağlı olmak şartıyla tasavvufun ve bütün tarikatların
taraftarıyım.
SORU: Sen İslamcı mısın? Cevap: Müslümanım ama İslamcı değilim.
İslam bana din ve dünya nizamı olarak yeter. İslam kelimesinin
ardına cılık ekini koymaktan hoşlanmam, bunu doğru bulmam.
SORU: Türk müsün? Cevap: Türküm ama Türkçü değilim. Moiz Kohen
Tekin Alp gibi İslam düşmanlarının Türkçülüğünden uzağım.
SORU: Türkiye’nin bugünkü düzenini ve sistemini beğeniyor ve
benimsiyor musun? Cevap: Böyle bir şeyden Allaha sığınırım. Devlet
ile düzeni özdeşleştirmem, devlet düşmanlığı yapmam ama bozuk
düzene karşıyım, onun değişmesini, yerine hak, âdil, doğru, millî
bir düzen gelmesini isterim ve bunun için çalışırım.
SORU: Mevcut düzeni beğenen, doğru bulan kimseler sence günah mı
işliyor, yanılıyor mu? Cevap: İslama, Kur’ana, Sünnete, ahkam-ı
şer’iyeye, hikmet-i islamiyeye uymayan bir düzenden razı olmak
kişiyi küfre kadar götürür, imanından eder…
SORU: Sence, her Türkiyeli Müslümanın Türkçeyi İslam ve Kur’an
yazısıyla okuması şart mıdır? Cevap: Şarttır. Bu hususta ihmal ve
tembellik yapması ayıptır. En kısa zamanda öncelikle okumayı, sonra
da yazmayı öğrenmesi iyi olur.
SORU: Bu konu tartışılamaz mı? Cevap: Tartışılamaz. Bin yıldan
fazla kullanılmış geleneksel yazımızdır. Millî yazıdır.
Öğrenilmelidir, öğretilmelidir, korunmalıdır. Öğrenmek
istemeyenlere üzüntülerimi bildiririm.
SORU: Sen kendini aydın mı sanıyorsun? Cevap: Hayır, öyle bir
manyaklığım yoktur. Aydın değilim ama okuryazar bir Müslümanım.
Yemin etsem, başım ağrımaz. Devamlı okurum yazarım.
SORU: Türkiye’nin düzeni nasıl bir düzendir? Cevap: İdeolojik bir
düzendir.
SORU: Bu ideoloji hak bir ideoloji midir? Cevap: Hak bir ideoloji
değildir, İslama karşıdır. Zaten ideolojinin iyisi kötüsü olmaz,
hepsi kötüdür.
SORU: Hem İslamı, hem resmî ideolojiyi, ikisini birden benimsemek,
tutmak mümkün müdür? Cevap: Böyle bir şey yaman bir çelişki olur.
İki zıt bir arada bulunmaz. Ya İslam, ya ideoloji…
SORU: Lakin realitede ikisine birden iman edenler var, buna ne
dersin? Cevap: Allah akıl fikir, hidayet, akl-ı selim versin
derim.
SORU: Erkekler ile kadınlar eşit midir? Cevap: Hukuk önünde, insan
haysiyeti bakımından eşittir ama mutlak eşitlik yoktur. Erkeklerin
kadınlardan, kadınların erkeklerden üstün tarafları vardır. Tam
eşitlik olsaydı, orduların yarısının erkek, yarısının kadın olması
gerekirdi. Olimpiyatlarda, spor yarışlarında kadın atletler ile
erkek atletlerin birlikte yarışması gerekirdi.
SORU: Ailenin reisi kimdir. Cevap: Erkektir. Bugünkü Medenî Kanun
aile reisliği kavramını kabul etmiyor. Bunun sonunda aile
yıkılacaktır. Aile yıkılınca da Türkiye çökecektir.
SORU: Bugünkü eğitim sistemi millî midir, doğru bir sistem midir?
Cevap: Doğru bir sistem değildir, bozuk ve müflis (iflas etmiş)
zararlı, ideolojik, arkaik, çağdışı, fosil bir sistemdir.
Düzeltilmezse Türkiye ayakta duramaz.
SORU: Mevcut eğitim sistemi kendi içinde ıslah edilemez,
düzeltilemez mi? Cevap: Düzeltilemez. Bu sistemin tamamen
kaldırılması, yerine insan boyutlarına uygun, hak değer ve
kriterlere bağlı millî bir sistem getirilmelidir.
SORU: Bazıları, mesela Aziz Nesin Türkiye halkının çoğunluğunun
aptal ve salak olduğunu iddia ediyor, sen aynı görüşte misin?
Cevap: Hayır aynı görüşte değilim. halkımız nice ülke halkından
daha zekidir ama kötü eğitim, kötü sistem ve kötü medya tarafından
sistemli olarak aptallaştırılmakta, sersemleştirilmektedir.
SORU: Kaç medeniyet vardır? Cevap: Tarihte ve halen dünyada on
küsur ayrı medeniyet vardır. Bunların doğrusu, iyisi, güzeli İslam
medeniyetidir.
SORU: Batı medeniyeti hakkında görüşünüz nedir? Cevap: Temelleri
Yunan, Roma ve Yahudi kültürü üzerine kurulu olan, insan
boyutlarına, insanın fıtratına, evrensel hikmete uymayan güçlü,
etkili, saldırgan bir medeniyettir. Diğer medeniyetleri ikinci
plana itmiştir. İki dünya savaşına sebep olmuş, üçüncüsünü
hazırlayan kötü zalim dall ve mudil bir medeniyettir. Bir intihar
ve tahrip medeniyetidir. Sömürgecidir, vahşi kapitalisttir,
acımasızdır, dünyayı yaşanmaz hale getirmektedir. Allah ile olan
bağlarını koparmıştır.
SORU: Bugün Türkiyede İslam medeniyeti var mı? Cevap; Maalesef
yoktur.
SORU: İslam dünyasında İslam medeniyeti var mıdır? Cevap: Yine
maalesef yoktur.
SORU: İslam medeniyetine nasıl kavuşabiliriz? Cevap: İlimle,
irfanla, Kur’anla, Sünnetle, Şeriatla, islamî eğitimle, İslam
ahlakı ile, İslamı iyi öğrenip hayata doğru uygulamakla, vasıflı
güçlü iyi Müslümanlar olmakla, kendimizi ve toplumu ıslah
etmekle.
SORU: Müslümanları, İslam dünyasını kurtaracaklarını iddia eden
İslam aktivistleri hakkında ne dersin? Cevap: İslam öncelikle
dindir. Aktivizm bir tür ideolojidir. Yirminci asırda hiçbir
aktivist islamî hareket ilahî tevfikata nail olup başarılı
olmamıştır. Pakistan’da, Mısırda, öteki İslam ülkelerinde hep
hezimete uğramıştır.
SORU: Müslümanların kurtulmak ve izzete kavuşmak için ilk başta ne
yapmaları gerekir? Cevap: İslamı iyi bilen ve onun hükümlerini
hayata uygulayan güçlü, üstün, iyi, vasıflı, tesirli, tuttuğunu
koparır elemanlar yetiştirmesi ve işleri onlara vermesi
gerekir.
SORU: Bir örnek gösterebilir misiniz? Cevap. 19’uncu miladî asırda
Kafkasya’da kendisinden yüz misli güçlü olan istilacı, emperyalist,
sömürgeci Rus güçlerine karşı şanlı bir cihad hareketi başlatmış
olan Şeyh-İmam Şamil hazretleri…
SORU: Ama sonunda o yenildi, esir düştü. Cevap: Yapabileceği her
şeyi yaptı ve mukadderat-ı ilahiyye öyleymiş, mağlub oldu ama galib
sayılır bu yolda mağlub.
SORU: Şeyh Şamil’in metodu neydi? Cevap: Kur’an, Sünnet, Şeriat,
cihad, ihlas idi. Nakşî ve Kadirî tarikatlarını askerî bir düzen
haline getirmiş ve müridizm hareketini kurmuştur. Allah ona
rahmetiyle muamele buyursun, bize gerçekten örnek ve model
olmuştur.
SORU: Vehhabilik hakkında ne dersin? Cevap: Bozuk fırkalardan bir
fırkadır. Muhammed ibn Abdilvehhab bir din imamı değildir. Kardeşi
Süleyman b. Abdilvehhab ona karşı “es-Savaiq el-ilahiyye fi’r-Red
‘ale’l-Vehhabiye kitabını reddiye olarak yazmış ve bid’ate dayanan
batıl ve aşırı görüşlerini çürütmüştür.
SORU: İslamı kimlerden öğrenmeliyiz? Cevap: Zikir ehlinden, yani
râsih ihlaslı taqvalı faziletli icazetli ulema ve fuqahadan. İlmi
var ama ehl-i dünya, bunlardan din öğrenilmez. Dini, Kur’anı,
mukaddesatı ticaret metaı yapan, Allahın ayetlerini ucuza veya
pahalıya satan tâcir ve fâcir alimler dinlenilmez. Fasıkların,
facirlerin, din sömürücülerinin peşlerine düşenler sapıtır.
SORU: Şeyhler hakkında ne dersin? Cevap: İcazetli, Şeriata bağlı,
faziletli gerçek şeyhlerin ellerinden öper, hayırlı dualarını
beklerim. Müteşeyyihlerin şerlerinden Allaha sığınırım.
SORU: Müslümanlardan bir isteğin var mı? Cevap: Herkes selam ve
hürmetlerimi sunar, ehl-i dua olandan dua beklerim.