Önümde sekiz sayfalık Gülnihal gazetesinin birinci sayısı duruyor. 1928’den bu yana yayınlanmış, çok manalı, çok önemli, belki de en önemli gazetedir bu. Çünkü Osmanlıcadır, İslam-Kur’an harfleriyle basılıp yayınlanmıştır. Bu gazeteyi yayınlayan Karaman Kız İmam-Hatip mektebi müdiresini, idarecilerini, muallimlerini, öğrencilerini yürekten tebrik ediyorum. Bir ilke imza attılar, vahim bir kültür ve medeniyet kopukluğunu tamir konusunda gayret ve himmet gösterdiler, öncülük yaptılar.

1928’de, bin yıldan fazla bir zaman dilimi içinde güzel Türkçemizi yazmak ve okumakta kullandığımız millî-islamî yazımızın faşistçe despotça, insan haklarına aykırı olarak yasaklanması ve Latin yazısının cebren kabul ettirilmesi, millî kimliğimizin, millî kültürümüzün belini kıran ve bizi geri bırakan büyük bir arıza olmuştur.

İslam-Kur’an yazısının zor olduğu, gelişmeye engel olduğu iddia ediliyor. Tamamen yanlış bir görüştür bu. Zor bir yazı ve alfabe gelişmeye ve ilerlemeye mâni olsaydı, Japonların geri kalmış olması gerekirdi. Tam tersine onlar, çok çetrefil, öğrenilmesi ve öğretilmesi çok zor millî yazılarıyla harika bir şekilde kalkındılar, ilerlediler, İMKÂNŞEVKET EYĞİsızlıklar içinde, dünyayı hayran bırakan başarılara imza attılar.

Ortadoğu’nun Japonya’sı olabilecekken, olmayan ülkemiz ise, çok kolay Latin-Frenk alfabesi ile geri kaldı.

Demek ki, zor alfabeler ve yazılar, bir ülkeyi ve toplumu geri bırakmak bir tarafa, ilerlemesine yol açıyormuş.

Japonya tek örneğimiz değildir. Ya Çin, ya Çin… Akıllara durgunluk verecek derecede zor olan yazısıyla Çin geleceğin süper gücü olmaya hazırlanıyor.

Alfabe ve yazı kopukluğu arızası, bir halkın, bir ülkenin, bir devletin başına gelebilecek en büyük kültür afeti ve felaketidir.

Ateistlere, dinsizlere, Kemalistlere, Selanik Dönmelerine, iki kimlikli iki dinli Kriptolara bir şey demem ama bütün Latince okur-yazar Müslümanların Osmanlıca da öğrenmelerini tavsiye ederim. MEB’in Osmanlıca derslerine katılsınlar ve eksikliği gidersinler.

Osmanlıca bilmenin çok faydaları ve avantajları vardır ama hiçbir, evet hiçbir mahzuru=sakıncası yoktur.

Osmanlıca öğrenilmesini istemeyen bazı Yahudiseverlere soruyorum: Yahudiler, İsrail kendi anadilleri olan İbraniceyi niçin Latin harfleriyle okuyup yazmıyorlar da, kendi millî dinî yazıları olan İbranî yazısıyla alfabesini kullanıyorlar?

Yine soruyorum: Türkiye Latin yazısıyla niçin Almanya, Japonya, Çin gibi kalkınamadı?

Latin yazılı Türkiye’nin niçin Toyota gibi dünya birincisi bir otomobil fabrikası yok? Bırakın Toyota’yı, bizim henüz yüzde yüz yerli ve millî bir otomobil sanayiimiz ve markamız bile yok!

Sadede dönüyorum: Yazı ve alfabe konusundaki arıza ve kazayı tamir etmeli, millî ve islamî yazımızı mutlaka öğrenmeliyiz. Bu yazı ile günlük gazeteler, haftalık ve aylık dergiler, kitaplar yayınlamalıyız.

Yazısız, eğitimsiz, mektepsiz kalırsak zilletten, esaretten, geri kalmışlıktan, ezilmekten, öz vatanımızda sömürge yerlisi muamelesi görmekten kurtulamayız.

Türkiye’nin ayakta kalabilmesi, ilerlemesi, ülkeler yarışında ön safta koşabilmesi için mutlaka köstekleyici arızaları tamir etmesi ve tarihî kültürel devamlılık mecrasında yürümesi gerekir.

Gülnihal gazetesini yayınlayan Karaman Kız İmam-Hatip okulunu tekrar tebrik ediyor, daha böyle nice hayırlı başarılara imza atmasını can-u gönülden diliyorum.

(İkinci Yazı)

İmtihanın Şartları, Soruları

Lise veya lise dengi okulların öğrencilerinden bu imtihana katılmak isteyenlerde aşağıdaki şartlar aranacaktır:

1.1920’li yıllarda basılmış Osmanlıca bir romanı kolayca akıcı şekilde okuyabilecek derecede Osmanlıca bilmek.

2.İmtihanda mürekkepli dolma kalem kullanılacaktır. Diğer kalemlerle yazılacak kâğıtlar kabul edilmeyecektir.

3.İmtihanda “Allah’ın on dört sıfatını sayınız”, “Bütün Peygamberlerde bulunan beş sıfat nelerdir”, “Ef’âl-i mükellefîn’i sayınız” gibi ilmihal soruları sorulacaktır. Bu derecede ilmihal bilgisine sahip olmayanlar boş yere müracaat etmesinler.

4.İmla ve noktalama kurallarına uymayan, gramer ve edebiyat yanlışları içeren kâğıtlar okunmayacaktır.

5.El yazılarının düzgün ve estetik olması gerekir. Eciş bücüş, yamru yumru, çarpık çurpuk yazılı kâğıtlar kabul edilmeyecektir.

6.İmtihanlar test usulüyle değil kompozisyon usulüyle yapılacaktır.

7.Yazılı sınavlardan sonra mümeyyizler huzurunda sözlü sınav yapılacaktır.

8.İmtihana katılabilmek için IQ seviyesinin 100’ün üzerinde bulunması gerekir.

9.İmtihanda Fuzuli’den, Bakî’den veya Şeyh Galib gibi büyük şairlerden birinin herhangi bir gazeli verilecek, bunun tahlili ve metin şerhi istenilecektir.

10.Şöyle bir felsefe sorusu sorulabilir: Hüccetü’l-İslâm İmamı Gazali İslam filozoflarını hangi konularda tenkit etmiştir. Bunları açık ve seçik şekilde sıralayınız?

11.Beşeri ve iktisadi coğrafya konusunda, “Altı yüz küsur kilometre karelik minik Singapur Devleti hangi taraflarıyla örnek ve modeldir? Bu konuda bin kelimelik bir kompozisyon kaleme alınız” gibisinden bir soru sorulabilir.

12.Sanat sorusu: Ayasofya ile Sultanahmet arasındaki farkları sanat kültürü açısından açıklayınız?

13.Avrupa liselerinde okutulan mantık dersleri seviyesinde bir mantık sorusu sorulacaktır.

14.Şuna benzer bir soru: İngiltere’deki demokrasi ile Türkiye’deki demokrasiyi mukayese ediniz? (Üç sayfalık kompozisyon.)

15.İngiltere cumhuriyet değil, krallık… Orada laiklik yok, din-devlet birliği ve uyumu var… Aynı zamanda İngiltere’de demokrasi bulunuyor ve insan haklarına saygı ve bağlılık var. Bu konuda bir kompozisyon yazınız?

İmtihan günde birkaç saat olmak üzere bir ay sürecektir.

Ehliyetli bir jüri, başarılı olan on öğrenciyi seçecek, bunlara (istedikleri, kabul ettikleri ve sıkı çalışacaklarına söz verdikleri takdirde) şu imkânlar sağlanacaktır: (a) En yüksek seviyede Osmanlıca öğretilecek, ileride Osmanlıca konusunda yüksek lisans ve doktora yapma imkânı sağlanacaktır… (b) Kitap yazacak seviyede mükemmel İngilizce öğretilecektir. Bu maksatla İngiltere’ye veya başka bir ülkeye lisan tahsiline gönderilecektir… (c) İngilizce gibi mükemmel seviyede Arapça öğretilecektir… (ç) Geleneksel milli İslami sanatlarımızdan biri mükemmel şekilde öğretilecektir… (d) Yüksek seviyede İstanbul İslam kültürü, ahlakı, görgüsü, nezaketi, efendiliği, kibarlığı dersleri verilecektir. (e) Kamil mürşidler tarafından tasavvuf terbiyesi verilecek, kendilerine fütüvvet ahlakı aşılanacak, ihlâslı ve salih Müslümanlar olmalarına çalışılacaktır.

Yukarıda sayılan şartlara sahip gençlerden, arzu edenlerin müracaatları rica olunur. (Bu şartlara sahip olmayanların zahmet edip müracaat etmemeleri istirham olunur.)