Anneler bebekleri doğmadan önce kız olursa şunu erkek olursa bunu koyalım diye düşünür. Kızının kendine yada babasına benzeyeceğini varsayar. Varsaydığı onca şey arasında kızının bir cinayete kurban gideceği yoktur ama.
Anneler bebekleri doğmadan önce kız olursa şunu erkek olursa bunu koyalım diye düşünür. Kızının kendine yada babasına benzeyeceğini varsayar. Varsaydığı onca şey arasında kızının bir cinayete kurban gideceği yoktur ama.
Kızının kocası tarafından kurşunlanacağını varsaymaz. Eski nişanlısı tarafından boğulacağını, saplantılı biri tarafından canice parçalara ayrılacağını, psikolojisi bozuk birinin rastgele seçtiği kurbanı olacağını varsaymaz. Hangi anne kızının bir samuray kılıcı ile öleceğini varsayabilir ki? Hangi anne kızının parmak izi alınmasın diye ellerinin kesileceğini varsayabilir ki?
Kadınlar, kadınlarımız… İsimler değişiyor ama olaylar hep aynı değil mi? Cinayet aletleri değişiyor ama acılar hep aynı? Duruşmalar değişiyor ama suçlular hep aynı. Evlatlar değişiyor ama anne babaların yüreğindeki acı hep aynı. Caniler hep aramızda değil mi?
Okumuş okumamış fark etmiyor. Yüksek lisans tezi bitiren bir doktor da canileşebiliyor, geçim sıkıntısı çeken manavda. Psikolojisi bozulan polis de canileşiyor, adaleti temsil eden avukatta.
Kimi çocuğunun gözleri önünde öldürülüyor. Kimi yerlerde saçları sürüklenerek. Kiminin yüzüne kezzap atılıyor kimi parçalara ayrılıyor. Bu kadınların bir ortak noktası var oda canilerin kurbanı olmaları.
Neden bu kadar çok ölüm var peki? Her gün neden bir kadın ölüyor? Karıncayı incitmekten korkan insanlar ne zaman bu kadar körelmiş vicdanlara büründüler?
Bir baba nasıl çocuğunun gözü önünde vurabilir karısını? Mantığı zaten eledik ama ya vicdan? O nerede?
Eskilerinde dediği gibi ateş düştüğü yeri yakıyor. Bugün tüm televizyonlar tüm gün aynı ismi duyururken, ertesi gün unutuluyor. Çünkü ertesi gün dünü unutturacak daha vahşisi duyuluyor.
Boşanmak isteyen ama boşanamayan ki genelde sonu hep ölüm olan kadınlar, saatlerce yediği dayaktan sonra morluklarını fondötenle kapatan kadınlar, kimsesi olmadığı için evindeki cellada muhtaç kalan kadınlar, çocukları için susan kadınlar, çalışamadığı parası olmadığı için katlanan kadınlar…
İnsanları böyle canileştiren ne peki? Biri sizi sevmiyorsa onu neden öldürürsünüz mesela? Yemeğin tuzu çok oldu diye neden kemerle vurursunuz sırtına? Neden eve hapis edersiniz? Sizden korkunca neden gururlanırsınız yada? Onsuz neden yaşayamayacağınızı düşünürsünüz?
Hangi sinir anı çok sevdiğiniz birine kıymanıza neden olur? Hangi yürek birini boğarken soğuk kanlı durur?
Eskiden birine yolda bir şey olursa sahip çıkardık. Eskiden kimse kimseyi taciz etmeye yeltenemezdi. Bir sese bin olurduk. Şimdi ?
İnsanlara yardım etmeye korkar hale geldik. O kadını öldürecek ya beni de öldürürse der hale geldik. Aile içi mesele karışmayın sözünü duyar olduk. Ya da karıştığımızda o benim kocam döver de sever de diyen kadınları duyduk.
İnsanlar ne yapacağını şaşırdı. İnsanlar yardım etmekten, suçlu çıkmaktan korkar hale geldi. Gözlerini kapadı, kelimelerini sustu.
Kadınlar ölüyor, anneler ölüyor, evlatlar ölüyor, ablalar, torunlar ölüyor. Bir yerlerde bir sokakta, bir evde, bir okulda, bir otel odasında, bir yurtta, bir parkta… Kadınlar ölmeye deva ediyor.