İşte mesele budur.

Din kutsaldır ve şahsî menfaatlere, siyasî emellere, paraya, zenginliğe alet edilemez.
Elbette dine, imana, Kur’ana, Şeriata, ahlaka hizmet edilecektir ama ihlasla, ilimle, irfanla, taqva ile, hikmetle, yüksek kültürle, firasetle, keskin zeka ile, üstün akıl ile, doğrulukla, garazsız ivazsız, hasbeten lillah edilecektir.

İslam biz Müslümanlara doğruluğu, dürüstlüğü, adaleti, temizliği, ahlaklı ve faziletli olmayı emr ediyor; öyleyse hizmetler bu değerlerin ışığında yapılacaktır.

Yaratan için, din için, iman için, Kur’an için yapılan hizmetlerin ücreti yaratıklardan istenmez. İstenirse ihlas gider, hizmet lafta kalır. Kur’ana ve imana yaptıkları hizmetin ücretini kullardan isteyenler yüksek değil, alçaktır.
Kurana aykırı metotlarla hizmet olmaz, hezimet olur.

Peygambere iman ediyorsan, onun Sünnetine ve ahlakına uygun şekilde hizmet etmeye mecbursun.

Hizmet esnasında yalan söyleyemezsin, halkı aldatamazsın.

Hizmet edeceğim diye rüşvet alamazsın.
İhalelere fesat karıştıramazsın.
Haram rantlar yiyemezsin.

Kara ve kirli para zengini olamazsın.
Kur’an ne diyor?.. “Sana nasıl emr edilmişse öylece dosdoğru ol!..” Bütün ihlaslı, samimî, gerçek hizmetkarlar dosdoğru olmaya mecburdur.
Hile ve hüd’a mı?.. Evet istisnaî olarak savaşta yapılabilir. Savaş dışında yapılamaz.

İslam’da küffar ile cihad yapıp ganimet toplamak var mıdır? Vardır ama küffardan… Cihad yok, savaş yok… Halktan ganimet toplanıyor… Böyle rezillikleri ve soygunları İslam kabul etmez.

Savaş ganimetlerinin de kuralı, usulü erkânı vardır. Toplanan ganimetler ortaya konulur, İslam kumandanı, onların beşte birini Beytülmal için ayırır, geri kalan beşte dördü âdil şekilde gazilere ve şehid ailelerine dağıtılır.

Günümüzde küffar ile cihad fi sebilillah yok, kıtal yok, peki bunca ganimet nereden geliyor?

Evet, İslam’ı İslamcıların ve bozuk Müslümanların ellerinden kurtarmak gerekiyor.
Din ticaretini, mukaddesat bezirganlığını mutlaka önlememiz gerekiyor.
Din sömürüsü yapmayan temiz Müslümanlar, sömürücüleri önlemeye çalışmazlarsa onlar da sorumlu olur, vebal altında kalır.
İslam’ı yarı mühtedilerin şerlerinden korumak…

Bunlar öyle azdılar ki, öncelikle fakirlerin ve miskinlerin hakkı olan zekatlara bile göz diktiler.
Vakıf mallarına, işletmelerine bile el uzatıyorlar.

Din sömürücüsü münafıklar ve mürailer!..
İslamın has ve muhlis askerleri değil, parayla tutulmuş kiralık askerleri.
Parayla tutulmuş rezil ağlayıcı karılar.
Allahın ayetlerini ucuza pahalıya satanlar.
Haram rantların köpekleri.

Onları saf dışı etmezlerse temiz Müslümanlar da yanacaktır.
Öyle bir musibetten korkunuz ki, o sade kötülere gelmez, genel gelir, toptan gelir…

(İkinci yazı)

Alışmışız Kanıksamışız

SURİYE’deki korkunç iç savaş konusunda fazla heyecanlanmayan Müslümanlar… Milyonlarca mülteci… Sadece Türkiye’de bir milyon Suriyeli… İki yüz bin insan ölmüş… Türkiye Müslümanları bu haberlere aldırmıyor, okuyor geçiyor, dinliyor geçiyor…

Mısır faciası… Meşru iktidar devrilmiş, Müslümanlara zulm ediliyor… Bin küsur Müslüman için idam kararı verilmiş… Meşru cumhurbaşkanı zindanda… Başlangıçta heyecanlanmıştık ama artık bu faciaya alıştık…

Irak’ta büyük facialar yaşanıyor… Bir kısım Müslümanlara büyük zulümler yapılıyor… Alışmışız, kanıksamışız…
Orta Afrika Cumhuriyetinde Müslümanlar sürülüyor, kırılıyor… Kan, gözyaşı, açlık, ölüm…

Arakan Müslümanlarının durumu çok kötü… Camileri bile ateşe veriliyor…

Libya’da durum karışık… Güney Sudan’da acaba neler oluyor?...

Biz Türkiyeli Müslümanlar aylardan beri Cemaat-İktidar savaşı dedikodularına kilitlenmiş vaziyetteyiz…. Bu savaş da büyük bir facia…

Güney sınırımızda bir İslam Devleti kurulmuş… Bu devletin rengi meşrebi içyüzü nedir?.. Bu konuda bilgimiz yok.

Paris’te burkalı bir İslam kadınına el uzatılsa tepki gösteriyoruz ama burada zina serbest olmuş, aldırdığımız yok.
“Biz bu parçalanmışlıkla, bu tefrika ile bu gayretsizlik ve hamiyetsizlikle Suriye ve Mısır Müslümanlarının durumuna düşeriz” uyarılarına aldıran yok.

Var mı yok mu, Cemaat-İktidar savaşı…
İrili ufaklı bin kadar birbirinden kopmuş parça… Yüzlerce çeşit İslamcılık…

Ramazanlarda papazlarla can ciğer kuzu sarması iftar açan Müslümanlar… Bu iftar ziyafetler hangi mekanlarda veriliyor?.. Beş yıldızlı içkili, fuhuşlu, günahlı, Şeriat ölçülerine göre fısk ve fücur yuvası otellerde…

Haramlar, bid’atler, yalanlar, iftiralar, dedikodular, sınav sorularını çalmalar, holiganlıklar, militanlıklar, fanatizmler, lüks ve ihtişamlı umreler, israflar, gıybetler, tecessüsler…
Şeriat çoktan elden gitmiş, şimdi din elden gidiyor…

Riba tufanında yüzen Müslümanlar…

Bina zina… Bina zina… Bina zina…

Namaz yitirilmiş… Sabah namazında, etrafındaki evlerde on binlerce Müslümanın yaşadığı bir camiye gidiniz, görünüz…

Cuma ezanı okununca İstanbulda isyan dorukta. Müslümanların çok büyük kısmının dükkanları, işyerleri, lokantaları, pastahaneleri açık… Din, Kur’an, Sünnet, Şeriat ne diyor: Cuma ezanı okununca ticareti, alış verişi bırakın, Allahı anmak üzere camilere seğirtin…

Caddelerde herkesin içinde yalaya yalaya dondurma yiyen tesettürlü kadınlar…
Herkesin içinde kahkaha ile gülen Müslüman kadınlar…

Dinî toplantılarda kadın erkek karışık oturan bazı Müslümanlar…

Ah zekatlar ah zekatlar… Dâvalar develer…
Durum çok iyidir, zafer bizimdir, ufuklar çok pembedir edebiyatı…

Facialar, bir yanda feryatlar, ah vuruldum sesleri, öbür yanda kahkahalar…

Alışmışız, kanıksamışız…

Suriye, Mısır, Türkiye… Bu gidiş nereye?..