İnsanın yaratılışından günümüze kadar yaşanan tüm olayların merkezinde hep Ortadoğu olmuş ve olmaya devam etmektedir.
İnsanın yaratılışından günümüze kadar yaşanan tüm olayların merkezinde hep Ortadoğu olmuş ve olmaya devam etmektedir.
Bütün ilahi dinlerin ana merkezi olması hasebiyle de insanlığın kahir ekseriyetinin dikkatini hep üzerine çekmiştir.
Ortadoğu gerçeklerini bilmeden yaşanan Filistin-İsrail savaşının arka planını göremez ve anlayamayız.
-Neden tüm oyunlar Ortadoğu üzerinden oynanmaktadır?
Elbette ki, petrol çok önemli; ancak, Ortadoğu'nun önemini sadece petrolle değerlendirmek bizi gerçekleri görmekten uzaklaştırır.
Yaşanan Filistin-İsrail Savaşında Filistin'e açıktan destek veren tek bölge ülkesinin İran olması bile oldukça düşündürücüdür.
-Ortadoğu'da son yirmi otuz yılda yaşanan savaşlardan en çok faydalanan Şii İran'ın olması ayrıca düşündürücü değil mi?
Şii yayılmacılığı da emperyalist projelerden biridir. Yani, İran'ın Filistin'e olan açık desteğinin de bu proje kapsamında olduğunu düşünüyorum.
İyi değil mi Filistin'e destek veriyor, denilebilir. Görüntüde öyle olabilir ama esasta öyle olmadığına kesinlikle inanıyorum.
-Öyle olsaydı Rusya ile birlikte Suriye'de Müslümanları katleder miydi?
Rusya ile İran'ın Halep'te yaptıkları katliamı unuttuk zannedilmesin!
-Filistin'e açık destek vermesi gereken kahir ekseriyeti sünni olan devletler niye açıktan destek vermiyor veya veremiyor?
Çünkü, verebilecekleri güçlü bir birlikteliğe sahip değiller.
-Mesela, İslam dünyası diye bir dünya var mı?
Eğer, dünyada 1,7 milyar Müslüman ve İslam Dünyası diye bir dünya olsaydı sadece Ortadoğu'da değil, dünyanın hiçbir yerinde bu kadar Müslüman kanı akmazdı.
İslam dünyası diye bir dünya yok!
Sadece içinde Müslümanların yaşadığı ülkeler var. Müslüman olan ülkelerin nüfusunun aritmetik toplamının sayısı Müslümanların toplam sayısını vermez.
Matematikle Müslüman sayısı belli olmaz. Matematikle Müslüman olunsaydı 7 milyon nüfuslu İsrail Filistin'de Müslümanlara kan kusturamazdı!
-Uzağa gitmeye gerek yok; yüzde 99'nun kendisini Müslüman olarak tanımladığı ülkem insanının hayatında İslam yüzde kaç var; Allahü Tealanın emirlerini ne kadar yerine getiriyor, yasaklarından ne ölçüde kaçıyoruz?
İslam dünyası denen dünya ne zaman İslam'ın yörüngesine girerse işte o zaman Müslümanlar katledilemez; Müslüman çocukları açlıktan ölmez; İslam coğrafyasının yer altı kaynakları sömürülemez ve bu kaynaklar çarçur edilemez!
Çarçur edilemez dedim. Petrol zengini ülke ve kişilerin paraları nerelerde nasıl harcanıyor bir bakınız. Bunların paraları hangi bankalarda azıcık düşünün!
Gerçek anlamda Müslüman olabilsek; İsrail'e ABD, AB ve tüm ülkeler istediği kadar destek verse bile İsrail'in esamesi okunmaz!
Sürekli kanayan bir yara olan Ortadoğu Coğrafyasının genelinde en huzurlu yıllar ehli sünnet Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanmıştır.
İşte bundan dolayı coğrafyamızda yaşanan tüm olaylar ülkemizi direkt ilgilendirmekte hatta bu olayların son hedefinin ülkemiz olduğu unutulmamalı!
Tüm İslam düşmanlarının tek korkusu kahir ekseriyeti ehli sünnet olan Osmanlı İmparatorluğu gibi güçlü bir Türkiye'nin olmasıdır.
Bütün planları da Türkiye'nin güçlenmesinin önüne geçmek ve bölge üzerindeki etkisini en aza indirmek olup bu durumu hepimiz iyi idrak etmeli, kendimizi Ortadoğu'dan soyutlama gafleti içinde olmamalıyız.
Ortadoğu huzur bulmadan bizde huzur bulamayız hele hele vahşi batıdan merhamet bekleme saflığına hiç düşmemeliyiz.
Bunların merhametinin olmadığını Sırp canilerinin Bosnalı Müslümanları katlederken gördük şimdi de İsrail katliamına destek verirken görüyoruz.
Çok fazla uzatmadan millet ve devlet olarak yapmamız gerekenler üzerinde kısaca duralım:
1-Her şartta milletin tüm fertleri birlik beraberlik duygusunu kaybetmemeli, günlük siyesi ve ideolojik çekişmelerin etkisiyle bu duygu zaafa uğratılmamalı,
2-Kesinlikle, Ehli Sünnet temelli İslam anlayışının zafiyete düşmesinin önüne geçilmeli; Ehli Sünnet dışı akım ve kişilerin olumsuz propagandalarına izin verilmemeli,
3-Savunma hattı ülkemiz sınırları içinde değil; ülkemiz dışında oluşturulmalı; tüm komşu ülkelerde Ehli Sünnet ve Türkiye'ye bağlı gruplar oluşturularak her türlü maddi ve manevi destek sağlanmalı,
4-Ülkemizin, başta savunma gücü olmak üzere her alanda güçlenmesi için millet ve devlet olarak her türlü gayret gösterilmeli; içeriden ve dışarıdan gelecek saldırılara karşı bir bütün olarak karşı durulmalı,
5-Eğitim sistemimiz, milli ve manevi değerlerimizin kazandırılması temelli yeniden dizayn edilmeli,
6-Türkiye büyük devlet olma rolünü her türlü dış etkiye rağmen iyi oynamalı;
Ya değilse ne Ortadoğu ne de ülkemiz huzur yüzü göremez ve hepimiz bu huzursuzluğun acı sonuçlarıyla karşı karşıya kalırız.
Bir HAMAS'a karşı ABD, İngiltere savaş gemilerini İsrail'e gönderdiler ve her türlü desteği veriyorlar.
-Bu durum mantık sınırları içinde açıklanabilir mi?
Yüce Rabb'imiz, 'Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.' (Maide Suresi 51.Ayet) buyurmaktadır.
-Başka söze gerek var mı?