BÜYÜK terazinin bir kefesine İSLAM’ı koyun, öbür kefesine
dünyayı koyun, hangisi ağır basar? İslam ağır basar.
O kefeye Kur’anı, İmanı, Sünneti, Şeriati, Ümmet ve Hilafet
kavramlarını, İslam ahlakını teker teker koyun, dünya yine öbür
kefede dursun, hangileri ağır basar? Kur’an, İman, Sünnet, Şeriat,
Ümmet ve Hilafet, İslam ahlakı ağır basar.
Biz Müslümanların çoğunluğu bunun farkında mıyız?
Şu büyük sayıdaki Müslümana bakınız, ne boş, ne kof, ne ağırlıksız
fantezi işlerle uğraşıyorlar, laflar ediyorlar.
Boş ve kof lafları ve işleri bırakıp da İslama, İmana, Kur’ana,
Sünnete, Şeriata, Ümmete, Hilafete ağırlık versek kurtulacağız ama
bunu yapamıyoruz.
İman eden herkes Müslümandır ama Müslümanlığımızı yenilesek,
güçlendirsek çok iyi ederiz.
Öncelikle İslam’ı doğru anlamamız gerekir.
Doğru İslam nedir? Allah’ın bildirdiği, Peygamberin (Salat ve selam
olsun ona) anlattığı, tebliğ ettiği, öğrettiği İslam.
İman nedir? Sahih itikattır. Onu öğrenmeliyiz.
Herkes din alimi değildir ama herkes kendine yetecek miktarda
ilmihalini bilmelidir. İlmihalini bilmek farzdır.
Kur’ana iman etmeliyiz, ondaki emirleri yapmalı, yasaklardan uzak
durmalı, öğütlere kulak vermeli ve tutmalıyız.
Peygamberin Sünnetine yapışmalıyız, Resulullahı dünya işlerinde
örnek, önder, rehber kabul etmeliyiz.
Allah’ın emri, Peygamberin buyruğu üzere, maruf ile emr eden ve
münkerden nehy eden tek bir Ümmet olmalıyız.
Bu Ümmetin başındaki râşid, âdil, muhterem Halifeye biat ve itaat
etmeliyiz.
İslam’ın şartı beş ama başka temel emirler de var.
Mü’min kardeşlerimizi Allah için sevmeli ve onlara düşmanlık
etmemeliyiz.
Kur’anın ve Peygamberin gösterdiği yüksek ahlakla ahlaklanmalı,
faziletli olmalıyız.
Dünya fanidir, aldatıcıdır, oyalayıcıdır, göz boyayıcıdır;
dünyaperest olmamalıyız.
Parayı put haline getirip ona tapınmamalıyız.
Birtakım ruhbanları, din baronlarını erbab (rabler, putlar) haline
getirmemeliyiz.
Allah yolunda ihlasla büyük ve küçük cihad etmeliyiz.
İslam düşmanı kafirlerden ve münafıklardan daha güçlü
olmalıyız.
Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmalıyız. (Tafsilâtı İHYÂ kitabının
emr-i mâruf bölümünde yazılıdır.)
İffetli olmalıyız. Fiilî zinadan ve göz zinasından uzak durmalıyız.
Başkalarının karılarına, analarına, bacılarına, kızlarına kötü
gözle bakmamalı; onların namus, şeref ve haysiyetlerine saygılı
olmalıyız.
Mü’minler, anasıyla zina etmek gibi çirkin bir günah olan ribadan
uzak durmalıdır.
Mü’minlerin emîrine biat ve itaat etmeliyiz.
Adaletli ve insaflı olmalıyız.
Yeryüzünde fitne ve fesat çıkartmamalıyız.
Islah edicilerden (Muslihlerden) olmalıyız, müfsid (fitna ve fesat
çıkartıcı) olmamalıyız.
İslamın men ettiği her türlü ırkçılıktan, holiganlıktan,
asabiyetten, cahilî ve şeytanî militanlıklardan, terörden uzak
durmalıyız.
İyi insan, iyi Müslüman olmalıyız.
Ne mutlu o kimselere ki, akılları fikirleri İman İslam Kur’an
Sünnet Şeriat Ümmet Hilafet ve İslam ahlakıdır.
Bunlara muhlisen lillah (ihlasla), ödülünü sadece Allahtan
bekleyerek ve isteyerek hizmet edenlere ne mutlu.
Bunları unutup yahut ikinci plana atıp da günlük şeytanî gevezelik
zevzeklik ve fanîliklerle uğraşıp ömür tüketenlere, âhirete müflis
göçenlere, kendi nefs ve menfaatleri için çalışan sahte
hizmetkârlara yazık ki yazık… Uyarmaları gerektiği halde Müslüman
halkı uyarmayan bilenlerin veballeri ne kadar büyük.
(İkinci yazı)
İNSANLIK
OKULLARIN çok disiplinli ve sıkı olması gerekir. Eğitim gevşer,
sulanır, cıvıklaşırsa vasıflı adam yetişmez ve ülke sarsılır ve
batar.
Adaletin ve hukukun çok sert olması gerekir. Suçluları
cezalandırmak konusunda sıkı hareket edilmezse toplum sarsılır,
bozulur ve batar.
Medenî ülkelerde emniyet kemeri takmadan vasıta sürenlere hemen
ceza veriliyor, kimsenin gözünün yaşına bakılmıyor; direksiyon
başında iken telefonla konuşanlara da… Bizde böyle mi?.. Şu
trafiğimizin rezil ve perişan haline bakınız.
ABD’de bir politikacı yalan söylerse kariyeri biter. Bizde öyle
mi?
Rusya Federasyonunda arıcılık yapan bir kimse bala şeker, glikoz,
mısır şurubu karıştırırsa hayatı kayar, onu yaşatmazlar. Bizde öyle
mi?
Medenî bir ülkede, hastahaneye her gelenin hemen paldır küldür MR’ı
çektiriliyor mu? Çektirilmiyor, bizde ise…
Fransa’da lise diploması alabilmek ve üniversiteye gidebilmek için
iki imtihan veriliyor. Biri lise bitirme, ikincisi bakalorya
imtihanı… Bizde, vaktiyle bu iki imtihan da yapılıyordu. Şimdi ise
yok. Kültür seviyesi tepetaklak düşmüş. Aldıran, umursayan var
mı?
Medenî şehir ne demektir biliyor musunuz?.. İçinde adresiniz,
telefon numaranız yazılı cüzdanınızı düşürdünüz, bulma umudunuz
yüzde 90’dır. Bu ümit ve ihtimal on binde bir ise, o şehir medenî
değil, vahşi ve bedevî bir kenttir.
Almanya’da en çok kullanılan kelimeler danke schön bitte schön’dür…
Bizde İstanbul’da vaktiyle efendim… teşekkür ederim… estağfirullah
kelimeleri çok kullanılırdı. Şimdi ise aha oho moho…
Beyim, insanlık lüks meskenle, lüks mobilyayla, lüks otoyla, lüks
giyim kuşamla, lüks yeme içmeyle, lüks konaklama ile para pulla
olmuyor. İnsanlık ilimle, irfanla, görgü ile, yüksek ahlak ve
karakter ile, mürüvvetle, nezaket ve kibarlıkla, doğruluk ve
dürüstlükle oluyor. Senin bundan haberin yok mu?