Muhterem efendim… Mektubunuzu aldım, teşekkür ederim... İbn Teymiyeyi göklere çıkartıyor, Muhyiddin ibn Arabî’yi küfürle suçluyor ve yerin dibine batırıyorsunuz.

İbn Arabiyi tekfir eden çıkmıştır ama onu tebcil eden, ona Şeyh-i Ekber diyen ulema ve fudalanın sayısı daha çoktur.

İbn Teymiyeye gelince: O dinde gulüvv ile suçlanmıştır. Kendisini tekfir edenler az değildir. Size bir tek örnek vermek istiyorum:

“The Kufr and Shirk of Ibn Taimiyyah, by Majlis el-ulema, Port Elizabeth, South Africa.”

41 sayfalık gerekçeli fetvanın İngilizce metnini internetten indirip mütalaa buyurabilirsiniz.

İbn Teymiye iddia ettiğiniz gibi Ehl-i Sünnetin imamı değil, Vehhabîlerin, Selefîlerin, teröristlerin imamıdır.

Ehl-i Sünnetin imamları mezahib-i erbaa imamları, İmam Mâturidî, İmam Eş’arî, İmam Gazalî, İmam Buharî, İmama Rabbanî gibi zevattır.

İbn Teymiye mücessimedendir. Meşhur seyyah İbn Battuta Şamı ziyaretinde Emeviyye camiine gitmiş, hutbe okuyan zat minberden inerken, işte benim indiğim gibi Cenab-ı Hak da Arş’ı istiva ediyor demiş… İbn Battuta buna çok hayret etmiş, üzülmüş. Camide Mağribli bir kimse daha varmış, hutbedeki sözleri tenkit edince dayak yemiş…

Osmanlı devletini ve hilafetini yıkan Vehhabî isyanlarında İbn Teymiyye’nin bol miktarda tuzu biberi vardır.

Bugünkü terör hareketleri onun yolundan ve izinden giden aşırılar tarafından yapılıyor.

Ehl-i Sünnetin devleti Osmanlı devletidir.

İbn Teymiyenin devleti Suudî Arabistandır.

Vehhabiler İbn Teymiyenin vur dediğini öldürüyor.

Bilvesile ihtiramat-ı fâikamı arz ederim efendim.


(İkinci yazı)

Charlie’lerin Ahlaksızlığı ve Bilgesizliği


SİYASAL’da okurken, derslerden birinde “Hukuk asgarî ahlaktır” cümlesi geçmişti. Hangi derste, hangi kitapta zikr edilmişti hatırlamıyorum. Derslerini okuduğum kanunların hepsi, başta Anayasa olmak üzere çöplüğe atıldı ama bu cümleyi hiç unutmuyorum. Evet, ahlaksız hukuk olmaz, hukuk asgarî ahlaktır.

Hukuk sadece asgarî ahlak olmakla kalmaz, aynı zamanda hikmettir=bilgeliktir. Hikmetsiz hukuk olmaz. Olmasına olur da, o biçim, içi boş bir hukuk olur.

Fransadaki Charlie meselesini ve bizdeki yankılarını göz önüne alırsak Fransız ve Türk Charlie’leri hem ahlak, hem de hikmet bakımından çok fakirdirler.

Ahlakın ve hikmetin uygun görmediğini, sakıncalı bulduğu bir şeye hukukun izin vermemesi gerekir.

Bir hürriyet ve serbestlik anarşiye, teröre, fitne ve fesada yol açacaksa, o hürriyeti kullanmamak gerekir.

Evet, bu bir tercihtir ama her hürriyetin sonuna kadar, mutlak şekilde kullanılması gerekmez.

Sekiz katlı bir binanın üçüncü katında oturuyorsunuz. Günlerden pazar, balkonunuzdaki barbeküde ızgara yapacaksınız. O gün rüzgar tersten esiyor. Ocağın dumanları dışarıdan üst katlara gidiyor, yanında kebap kokuları da. Kanunen ızgara yapmak hakkına sahipsiniz ama ahlak ve bilgelik size yapma diyor, çünkü üst katlardaki komşular rahatsız olacak.

Charlie din düşmanı, provokatör, anarşist, nihilist bir kara mizah dergisiydi. Dünyadaki bir buçuk milyar Müslümanı çok üzecek, çok yaralayacak, çok öfkelendirecek yayın yaptı. Akılları, bilgelikleri, ahlakları yeterli olsaydı yapmazlardı. Sonunda ne oldu. Öfkeden kendini kaybeden iki Müslüman gazeteyi bastı ve 12 kişi öldü. Bu bir terör hareketi midir? Öyle olduğunu düşünelim ama madalyonun öbür tarafına da bakalım. Ağır tahrik vardır, kışkırtma vardır.

Bütün ülkelerdeki ceza kanunlarında hakaret suçu ve ona verilecek cezalar yazılıdır. Charlie bu suçu işlemiştir.

Dinlere, dinlerin Peygamberlerine, mukaddesata ulu orta ağır ve şiddetli şekilde saldırılırsa, hakaret edilirse bununu mutlaka cezalandırılması icab eder.

Charlie’nin yayınları çok aşırı idi.

İlim adamları, büyük düşünürler, araştırıcılar dinler hakkında doğru veya yanlış tenkitler yapabilir ve bunlara ceza verilmez ama iş hakarete gelince, burada dur demek gerekir.

Yıllarca önce okumuştum. İngilterede motosiklet kullananlara kask takma mecburiyeti getirilmiş. Ülkede yaşayan Hindistan kökenli Sih’lerin dininde sakal bırakmak ve başları sarıkla örtülü olmak mecburiyeti varmış. Sarığını çıkartıp kask taksa günaha girecek, kaskı sarıkla birlikte takmayla kalksa sığmayacak. Yüksek Mahkemeye müracaat etmişler ve onlara istisnâî bir serbestlik tanınmış.

İngiltere Başbakanı, Charlie konusunda Papanın “Benim anama söven, yumruğu suratının ortasına yemeye hazır olsun” sözüne içerlemiş, dinlere hakaret de özgürlüktür mealinde laflar etmiş.
Bilgelikten ne kadar uzak bir söz.

Avrupalılar ve bizdeki agresif egemen azınlık ateistleri, Müslümanlara hakaret etmenin ayıp, suç, ahlaksızlık, bilgesizlik, vandallık, barbarlık, anarşizm, nihilizm olduğunu anlayıncaya kadar (maalesef) bu ülkede iç barış ve sosyal mutabakat olmayacaktır. Sorumluluk saldırganlara küfürbazlara aittir.