Hercâîyim gerçi..
Seçim sath-ı mailine girdik sayılır.. Siyasi partiler, ittifaklar gündem. Kimse yoğurdum ekşi demezmiş. Herkes kendini savunacak, en büyük yanlışları yapmış olanlar dahi kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi anlatacaklar.
Bendeniz partici değilim. Zamanında bir siyasî partinin kurucuları arasında dahi bulundum. Lâkin artık tövbeliyim. Desteğim yalnızca seçimden seçime reyimi kulanmak olur. Onda da bin düşünür bir oy veririm..
Son zamanlarda Ziyâ Paşa misâli bazı şeyler yazmaya başladım. Ziyâ Paşa’nın Terkib-i Bend’leri, Terci-i Bend’leri var. Bendeniz de Hercâî Bend yazmaya karar verdim.
Ziyâ Paşa’nın hikmetli bendleri gibi olabilir mi? Asla ve kat’a olamaz. Zira o demler geçmiştir. Onlar mürûr-i zamana uğradı, onların zamanı maalesef geçti...
Ziyâ Paşa bir terci-i bendinde şöyle der:
Müncer olur umûr-ı cihân bir nihâyete,
Sayfın şitâya meyli, bahârın hazânedir..
Yani “Dünyanın işleri bir sona doğru sürüklenir, / Yazın meyli kışa, ilkbaharın ise sonbaharadır..” diyor ki bu müthiş hikmet dolu söz bir bakıma bahsettiğimiz gerçeği de anlatır...
Bendenize partici kardeşlerimden bazı talepler geliyor, kimseyi kırmak istemediğim için net cevaplar veremiyorum.. Bari burada bir hercâî bendimle derdimi anlatayım da bitsin bu dâva..
Bana fırka demeyin, fariğim anda, tevhid ehliyim
Hercâîyim lâkin dâva-i tevhidde sâbit kademim...
Yani bendenize parti pırtı işleriyle gelmeyiniz. Ben bu dâvalardan uzağım.. Bendeniz tevhid (birlik) yanlısıyım. Hercâîyim (eski zengin dilimizde; her yerde bulunur, kendine mahsus belirli bir yeri bulunmayan, serseri, derbeder, şıpsevdi manâlarında bir mefhumdur) fakat birlik dâvasında sâbit kademim, ısrarlıyım, bundan ayağım kaymaz (inşá’allah).
Muhterem okurlarım hercâî bendlere zaman zaman devam edeceğim. Size geçen gün yazdığım ve sosyal medyada da paylaştığım bir başka hercâî bendimi daha yazayım bugün:
Dili şahbaz olanın kamu bilir kıymetin,
Dili lâl olanın sermeyesi ne bilinsin
(Dili, belagati iyi olan, kendisini iyi ifade edip meramını anlatabilen kazanır, kıymetini bilirler. Susarsan içindeki cevheri kimse öğrenemez. O hâlde bir hünerin varsa anlatacaksın, daha güzeli yazacaksın...)
Fakir bu köşesinde yazmaya şöhret olmak için devam etmiyor. 30 yıldır yazıyorum ve Allah’a şükürler olsun, hiç öylesi bir derdim olmadı.. Fakat insan emekleri zayi olmasın istiyor, yazdıkları okunsun istiyor...
Yazdıklarının bir işe yarayacağını umarak yazıyorsun ama okunmuyor.. Bu her yazarı üzer mutlaka. Lâkin şunu da biliyorum tabi, milyonu aşkın köşe yazarı var hepsini okumak muhadir (imkân dahilinde değildir).
O hâlde affınıza mağrûren (güvenerek) son sözümüz de bir hercâî olsun:
Kıraat eyleyeceksen faydalı olanı eyle tercih,
Bilmiyorsan danış, sor faidendir medar-ı tercih
(Okuyacaksan faydalı yazıları okuyacak, faydalı eserleri tercih edeceksin. Hangi yazılar, hangi eserler faydalıdır bilmiyorsan bir bilene soracaksın, tercih sebebi senin için çok faydalıdır...)
Edebiyat önce edebdir, edeb bütün belâlardan uzaklaştıran sebeptir. Ziyâlılar en edebli kişilerdir. Elbette essah olanları...