BİR yere çirkin bir bina yapılınca, başta aydınlar olmak üzere halkın büyük kısmının isyan ve protesto etmesi gerekir. Mimarlık sanatı bakımından çirkin bir bina dolaylı bir şiddet hareketidir.
Ormanlar, kıyılar, tabiat güzellikleri tahrip edilince yine halk yasal sınırlar içinde ayaklanmalıdır.

İstanbul korkunç derecede çirkin binalarla dolduruldu, isyan misyan yok.

Yanlışlıklara, kötülüklere, çirkinliklere isyan etme şuurunu kaybeden bir toplum ağır hastadır.

Evcil veya vahşi hayvanlara yapılan çirkin zulümler de protesto edilmelidir.

Kötülüklere, çirkinliklere kanıksayan bir toplum bozulmaya mahkumdur.

Adamcağız yemek yemiş, ağzının kenarında salça bulaşığı kalmış. Böyle bir şey görenleri rahatsız etmelidir.

Bazı evlere, bürolara gidiyorum. Duvara asılı bir levha çarpık duruyor. Hemen düzelttiriyorum.

Camiye gidiyorum. Ana kapının yanında veya görünür bir yerde saplı bir süpürge duruyor. Rahatsız oluyorum.

En pasaklı insanlar bile, halıyı kaldırıyor, süprüntüyü altına koyuyor, bizde bazıları bunu bile yapmıyor.

Şu güzelim Türkiye’yi birileri, batasıca bir zihniyet çöplüğe çevirdi.

Türkiye vatanımızdır, çöplüğümüz değil.

Vatandaş mââile pikniğe gidiyor, bir ağacın gölgesinde yiyip içip eğleniyor. Akşam dönerken orasını mezbelelik halinde bırakıyor. Bu bir ahlaksızlık ve çirkinliktir.

Okumuş bir kimsenin Türkçeyi doğru ve güzel konuşamaması ve yazamaması da bir çirkinlik ve kötülüktür. Adam üniversite bitirmiş, konuşamıyor, eee eee eee deyip bocalayıp duruyor.

Tarihî bir camiye gidiyorum, mihrabın iki yanında iki berbat saat. Rahatsız oluyorum.

Geçenlerde bir İmam-Hatip mektebine gitmiştim. Kantinin önünden geçerken, “Ders saatlerinde yiyecek içecek satılmaz” levhası gördüm. Eciş bücüş, yırtık pırtık bir kağıttı. Üzüldüm kızdım.

Çok yazdım, yine yazayım: Hiçbir medenî insan, cep defterinden bir sayfa kopartıp üzerine yazı yazıp birine vermez. Çünkü bu kağıdın üç tarafı düzgündür, kopartılan tarafı ise fare yemiş gibi tırtık tırtıktır, bozuk ve çirkindir.

Adam süper zengin, evine gidiyoruz, kitch eşya ile dolu. Rezalet!

Kibar, medenî, efendi bir kimse hiç pahalı ve lüks telefonu ile övünür, caka satar mı?

Medenî kişi cebindeki güzel kalemden ve zarif defterden anlaşılır.

Be adam, çuvalla para kazanıyorsun, ofisindeki yazıhane masasının üzerine birkaç sanatlı obje koysana. Duvarına birkaç sanat eseri assana, yere küçük ama güzel bir halı atsana.

İnsanlar toplum halinde yaşıyor. Gözlerin rahatsız olmaması için elbiselerin derli toplu, güzel, rabıtalı olması gerekir.

En soğuk günlerde mini etek giyen kadınları yadırgıyorum. Soğuktan geberecek, yine bacaklarını teşhir ediyor.

Otobüste kalabalığın içinde sarılıp öpüşenler çirkinlik sergiliyor. Ben onun özel hayatına karışmam ama o da beni rahatsız edecek davranışlardan kaçınmalı.

Bütün kötü, yanlış şeyler çirkindir.

Sapık resmî ideoloji büyük çirkinliktir.

Kimsesiz yetim çocuklara tecavüz edilmesi çirkinliktir.

Lise mezunu bir kimsenin el yazısının çok ilkel ve cahilce olması yüz kızartıcı bir çirkinliktir.

Altmış yaşındaki kart play boy’un, yirmilik delikanlının giyebileceği kıyafetle gezmesi çirkinliktir.

Yine altmışlık karının boyacı finosu gibi makyaj yapması, her tarafını açması çirkinliktir.

İstanbulda çocuk parkında karı satılması öyle bir çirkinliktir ki, bütün Türkiyeyi çirkin çirkin kokutmaya yeter de artar.

Cuma hutbesinde edebiyat, vurgu hatası, cümle düşüklüğü yapılması çirkinliktir.

Efendim diyeceği yerde aha oha demek çirkinliktir.

Birine bir adres sordu, o da gösterdi, efendim yardımcı olduğunuz için size çok teşekkür ediyorum demeden ayrılması çirkinliktir.

Önemli bir kurumun çatısı altında ana avrat küfür etmek, yumruk atmak, tekmelemek çirkinlik değil de nedir?

En ufak trafik kuralının ihlali bile tehlikeli bir çirkinliktir.

Bütün çirkinlikleri protesto ediyorum. Onlar yüzünden huzurum yok.

(İkinci Yazı)

Ekmek Yememeliymiş!

BİR beslenmeci, sağlıklı beslenmek, şişmanlamamak için ekmek yenmesin demiş!

Temel gıdası buğday ekmeği olan bir ülkede bu lafı etmek hafiflik değil de nedir?

Buğday, Allahın insanlarda en büyük nimetidir. Elenmemiş tam buğday unundan sağlıklı bir şekilde yapılan ekmekte, insanı sıhhatli yaşatacak, ayakta tutacak, zinde kılacak her şey vardır.

Buğday ununu eleyip eleyip bembeyaz, en beyaz, daha beyaz, süper beyaz undan ekmek yapmak kolektif bir cinayet ve soykırımdır.

En iyi, en mantıklı, en sağlıklı, en kolay diyet hiç elenmemiş tam buğday ekmeği ile yapılır.

Tam buğday ekmeğinin yanında sağlıklı peynir, zeytin, domates, elma bulunursa tam bir ziyafet olur.

Şifalı şeyler çok yenirse zarar verir.

Hiç katışıksız tabiî bal… Günde bir tatlı kaşağı yenirse şifa olur, yarım kavanoz yenirse hastanelik eder.

Hükümetin beyaz ekmek yapımını yasaklaması gerekir. Bunu yapamıyorsa, her fırında ve marketlerin ekmek bölümünde devamlı olarak beyaz ekmek tüketmenin sağlığa zararlı olduğuna dair büyük afişler bulunmalıdır. Sigarada yapıldığı gibi…

Yakın zamanlara kadar dünyanın sayılı tahıl ambarlarından olan ve ürettiği buğdayın fazlasını ihraç eden Türkiyenin bugün her sene üç milyon tondan fazla buğday ithal etmek zorunda bırakılması bir cinayet ve hıyanettir.

Her gün beş milyon ekmeğin çöpe atılması da, israfın ötesinde yine bir cinayet ve hıyanettir.

Bendenize itimad eden muhterem okuyucularımdan rica ediyorum.

1. Evinize beyaz ekmek sokmayınız.

2. İstanbulda Halk Ekmeğin ürettiği kepekli ekmek çok ucuzdur ve çok lezzetlidir.

3. Parası olanlar Halk Ekmeğin ürettiği ve ambalaj içinde sattığı ekolojik buğday ekmeğinden alsınlar. Güvenli olmak şartıyla başka markalar da alınabilir.

4. Esmer ve kepekli görünsün diye içine gıda boyası konulan ekmekler zehirler, uzun vadede öldürür. Böyle yapanlar halk düşmanıdır.

5. Zayıflamak, perhiz yapmak isteyenler ölçülü miktarda kepekli doğal ekmek yesin.

6. Ekmek ulu nimettir, onu bayatladı kurudu diye çöpe atanlar nimet haini ve nankördür.